XVIII ʰ

872 83 14
                                    

31 Ekim 2022, Pazartesi gece yarısı'

31 Ekim 2022, Pazartesi gece yarısı'

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hwang Hyunjin

Elimdeki boş kahve bardağını çöpe atıp adımlarımı hızlandırdım. Midem sancıyla kasılıyor ve başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Kulaklarım uğulduyor, gözlerim kararıyordu.

Okulun kötü kokan tuvaleti gözüme çarptığında kapıyı sertçe ittirerek açtım, içeri girip kapıyı bırakınca gıcırdayarak geri kapandı.

Aceleyle bomboş olan kabinlerden birine girip midemde ne varsa çıkarmaya başladım. Hoş, kahveden başka bir şey yoktu aslında.

Bunu bilmeme rağmen içimdeki bu saçma histen kurtulamıyordum. Eğer çok geç olmadan önüne geçemezsem olabilecek şeylerin hepsi ayrı birer felaket senaryosuydu.

En sonunda tamamen rahatladığımda -ki bu bir rahatlama sayılır mıydı tam emin olamasam da- kabinden çıktım ve ellerimi yıkayıp ağzımdaki acı tattan kurtulana kadar gargara yaptım.

Cebimden telefonumu çıkartıp saate baktığımda neredeyse buluşma zamanımızın geldiğini fark ederek okulun dans odasına gitmek üzere tuvaletten çıktım.

Geç kalmak istemiyordum, bu yüzden koşar adımlarla ilerliyordum. Hedefime vardığımda güçsüz bedenim anında nefes nefese kalmıştı. Bundan nefret ediyordum.

Soyunma odasına gidip dolabımdan kıyafetlerimi alıp üzerime daha rahat bir şeyler giydikten sonra müzik çalarım ve hoparlörümle birlikte içeri girdim.

En köşe kısma gidip Felix'i beklemeye başladım, bu sırada da aklımdan her şeyini kendim hazırladığım koreografiyi tekrar ediyordum. Müziğin hayali sesi kulaklarıma doluyor ve dans eden silüetimle uyumlu davranıyordu.

Çok geçmeden bakışlarım açılan kapıya doğru kaydı. Felix elindeki kamera ile görüş açıma girerken içime bir titreme gelmişti. Aynı koştuğumda olduğu gibi kalbim hızlanırken güçlü bir yutkunma ihtiyacı hissettim.

Açık kahve saçları, örtmediği için kendini uzaktan bile belli çilleri ve düz ifadesi ile benim için bir tablodan farksızdı.

Ben onu görüyor, inceleyebiliyordum ve bu ruhuma olağanüstü bir haz bırakıyordu. Ama o beni göremiyordu, ben onda herhangi bir etki bırakamıyordum.

Adımlarının onu bana getiriyor olması bizi birleştiremiyordu.

"Selam." dedi yanıma oturarak, aramızda taş çatlasa yirmi santim kadar boşluk vardı.

"Selam." diye karşılık verirken gözlerimi üzerinden çekip yere sabitlemiştim. Çünkü ne gözlerine bakmaya cesaretim vardı ne de gözlerimdeki biraz önce olan şeyin verdiği kırmızılığı fark etmesini istiyordum.

"Kamera ne için?"

Elinde döndürdüğü kamerayı incelemeyi bıraktı. "Kayıt alacağım, bu sayede eksiklerini ve hatalarını analiz edip geliştirebilirsin."

cry for me ↬hyunlixWhere stories live. Discover now