hhwang: ağlarken yüzün çok tapılası gözüküyor.
bunu sana söyleyen hiç oldu mu bilmiyorum ama umarım ilk kişi benimdir.
ve bir gün sadece benim için ağlaman dileğiyle yanıp tutuşuyorum.
|tw: yeme bozukluğu|
🔖131022, Perşembe'
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hwang Hyunjin
"Hazır mısın?" Üzerime giydiğim montun yakasını düzeltirken Felix'i süzdüm, hoş görünüyordu ancak aralık ayı için fazla baharlık giyinmişti.
"Mont alsana yanına, üşüyeceksin."
"Arabayla gidip geleceğiz, bir de kapalı alanda olacağız bir şey olmaz."
"Hasta olursan bakmam sana."
"İyi, bakma. Olmayacağım zaten hasta falan."
"Sen bilirsin." Kollarımı dirseklerimden kırıp avuçlarımı yukarı çevirdim ve alt dudağımı aşağıya sarkıttım. Bu, günah benden gitti adlı çalışmamdı.
"Ben bilirim tabii, hazırım artık çıkalım mı?"
Sırıttım. "Sen bilirsin."
"Köpek." Kolumdan tutup beni çıkışa kadar sürükledi, onu sinir etmek gerçekten eğlenceliydi. Ayakkabılarımı giymem için önüme bıraktı ve kendininkileri giydi hızlıca.
"Şoför abiye haber verdin mi?"
Telefonumdan saate baktım. "Evet, hatta şu an bekliyordur bizi."
"Tamamdır." Kapıyı kilitledikten sonra binanın asansörüne binip çalışması için zemin katın tuşuna bastık. Bir kat indikten sonra aniden duran asansörle tavandaki yanıp sönen ışıklara baktım.
"Oha, asansör fantezisi yapalım mı? Var mı klostrofobin falan, lütfen olsun. Yoksa da varmış gibi yap, böyle durumlarda müthiş bir çekim oluyor insanlar arasında."
Bana yan yan bakıp önüne döndü. "Saçma salak konuşma, yakalanırsan görürsün fanteziyi." demesine kalmadan yeniden çalışan asansörle sıkıntılı bir nefes verdim, sanki bilmiyorlardı sevgili olduğumuzu.
"Tüh ya, en azından öpüşebilirdik."
"Topluma açık alanda mı?"
"Canlı yayında yaptın ama?"
"Sus ya, o başka. Hatırladıkça yerin dibine giresim geliyor zaten." Açılan kapıdan koridora çıkıp çıkışa doğru ilerledik. Sanki, yağmur mu yağıyordu?
"Sen de duyuyor musun?"
"Sanırım yağmur bastırdı ama hava durumunda göstermiyordu hiç."
Kapının önünde dikilip sağanak şeklinde yağan yağmuru izledim bir süre. "Demiştim ben sana kalın giyin diye."
"Saçım bozulacak, sikeyim ya." Islanmaması için yanına yaklaşıp montumun bir tarafını üzerine koyacakken havaya kaldırdığı elini fark edemedim ve tırnakları çenemi çizdi.
