19

231 40 4
                                    

"Sıçacağım ama Louis, koca üç gün oldu. Kendini toparla biraz. Üç gündür içmek dışında bir şey yapmıyorsun."

"Sende üç gündür beynimi yemek dışında bir şey yapmıyorsun." dedi halsizce.

"Böyle yaparak hiçbir şeyi yoluna koyamazsın. Kalk bir kendine gel. Seni reddetti mi?"

"Bir şey söylemedi ki? Şok olmuş gibiydi. Belli ki beklemiyordu benden böyle bir şey." Parmakları arasında duran bardak çekildi. Sızlansa da arkadaşının sert bakışları susmasına neden oldu.

"Neden karalar bağladın o zaman? Tabii ki şaşırması normal."

"Benimle hiç iletişime geçmeye çalışmadı." Oli ona üzgün bir bakış atsa da hemen kendini toparladı.

"Bir anda öpüp aşık olduğunu söylemişsin. Bir şeyleri sindirmesi ve kafasını toplaması gerekiyor. Zaman tanımalısın. Bu sürede sende kafanı toplamalısın. Kalkıp duş almakla başlayabilirsin."

"Bana bakıcılık yapmak zorunda değilsin."

"Bakıcılık falan yapmıyorum sana. Arkadaşımı böyle görmek istemiyorum. Ne yaşamış olursak olalım hayat devam ediyor. Kötü bir tepki vermemiş bile."

"Adının tekrar benimle anılmasını istemiyor gibiydi."

"Nereden çıkardın bunu?" omuz silkti.

"O günkü konuşmalarından çıkardım. Ödü koptu kadın hakkımızda haber yapacak diye."

"Çünkü herkes ayrıldığınızı sanıyor geri zekalı. Tekrar yan yana görünmüş olmanız demek diğer haberlerin hepsini etkisiz hale getirecek. Menajerinizin ne tepki vereceğini tahmin edebiliyor musun?"

"Sen benim arkadaşımsın, biraz bana hak verir misin artık?"

"Mantıklı şeyler söylersen hak veririm. Şimdi ben markete kadar gidip geleceğim, döndüğümde biraz da olsa toparlanmış ol." deyip evden çıkan arkadaşının arkasından baktı. Aslında o günden sonra Harry'nin üç gündür sessiz kalmış olması gururunu kırmıştı.

Başını koltuğun arkasına yaslayıp gözlerini kapattı. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar depresif hissediyordu. Bu koltukta oturmak ve bir şeyler içmek dışında bir şey yapmıyordu. Yorgun bir nefes verip başını ovdu. Doğru düzgün uyku uyuyamadığı için halsiz hissediyordu. Belki de hayatında ilk defa biri için kendini bu kadar berbat hissediyordu.

"Louis?" duyduğu sesle kaşları çatıldı. Başını kaldırıp baktığında Harry hemen onun yanına gelip yanaklarını elleri arasına aldı. "İyi misin?" Louis onun burada olmasının verdiği şaşkınlıkla birkaç saniye tepki veremedi.

"E-evet." kekelediği için dişlerini birbirine bastırdı. "Sen nasıl girdin- diye sormam hata olacak."

"Oli kötü olduğunu söyledi." derken göz altlarında gezdirdi parmaklarını. Çok uykusuz ve bitkin görünüyordu. "Alkollü müsün?" sarhoş musun demek yerine bunu demesi normalde olsa Louis'yi güldürebilirdi. Şimdiyse sadece başını sallamakla yetindi. "Daha yeni öğle oldu, neden bu kadar çok içiyorsun ki?" diye söylendi.

"Hadi kalk, bir duş al. Sakın itiraz etme. Ayılman gerekiyor." Louis'yi ayağa kaldırdı. "Dikkatli ol, tamam mı?" Louis neden onun burada olduğunu, üç gündür yokken neden şimdi geldiğini sormak istese de söylediği şeye ayak uydurarak banyoya gitti. Özlemişti onu. Hemen etrafını saran kokusu ciğerlerine dolduğu anda nefes alabildiğini hissetmişti.

Duş alırken elinden geldiğince düşünmemeye çalıştı. Gergin olan tüm kaslarının yavaş yavaş gevşemesiyle üstüne bornozunu geçirip banyodan çıktı. Üstünü giyinip saçlarını havluyla kurutmaya çalıştı. Odasının kapısı tıklatılınca havluyu kenara bıraktı. "Louis?"

Fake Relationship | LarryWhere stories live. Discover now