20

218 32 3
                                    

Evdeki en büyük odanın bu olduğuna yemin edebilirdi. Tamamen ses geçirmeyecek şekilde ayarlanmıştı. Kocaman bir koltuk, küçük bir buzdolabı, birkaç gitar ve en köşede özenle yerleştirilmiş gibi görünen bir piyano. Farklı büyüklüklerde tablo ve fotoğrafların yanında küçük peri ledleriyle süslenmiş odaya ilk girdiği anda resmen bayılmıştı. Piyanonun başına geçip pencereden görünen muhteşem bahçe manzarasını izlemişti.

Ertesi gün Louis'nin birkaç arkadaşıyla tanışmıştı ve onların yazdıkları sözleri düzenlemeleri, albüm hakkında konuşmaları sırasında hep yanlarında bulunmuştu. Hatta Louis'nin yazdığı sözlere ekleme bile yapmıştı.

"Güzel oldu değil mi?"

"Evet, çok eğlendim."

"Yani itiraz etmenin hiçbir anlamı yokmuş değil mi? Hem bana yardım etmiş oldun, hem birlikte zaman geçirmiş olduk, hem de arkadaşlarımla tanışmış oldun." derken mutfakta hareket eden sevgilisini kendine çekti. Kalçasını tezgaha yaslayıp Harry'nin beline sarıldı.

"İşim bitmemişti."

"Buraya temizlik yapmaya gelmedin, boş ver onları. Benim seni sevme zamanım geldi." Harry ellerini onun göğsüne koyup utangaç bir gülümseme gönderdi. "Çok mu hızlı gidiyoruz?" diye sordu. Harry'yi rahatsız etmekten korkuyordu.

"Hayır, birbirimizi epey zamandır tanıyoruz ve iki haftadır birlikteyiz. Benim bazı şeylere alışmam uzun sürüyor. Tabii seninleyken sanki hep olmam gereken yerdeymişim gibi hissetmem benim için yeni bir şey."

"Ahh, gururum okşandı." deyince Harry kıkırdadı. "Odama gidip biraz dinlenmeye ne dersin?"

"Eğer sen istiyorsan-"

"Ben senin isteyip istemediğini merak ediyorum."

"Hadi gidelim o zaman." Louis onun elini tutup odasına ilerledi. Yatağa birbirlerine dönük bir şekilde yattılar.

"Bugün gerçekten iyi zaman geçirdin mi? Senin rahat etmiş olman benim için önemli."

"Evet, çok güzeldi. Arkadaşlarını da çok sevdim. Çok iyi bir yazar ekibin var."

"Onlardan daha iyisi ne biliyor musun?" başını iki yana sallayarak ne olduğunu sordu. "Sensin. Bugün o kadar çok yardım ettin ve ilham kaynağı oldun ki bana… Tanrım, öpmek istiyorum seni." Harry kıkırdayarak ona yaklaştı.

"Buna izin verebilirim sanırım." Louis burunlarını birbirine sürterek dudaklarını onun dudaklarına dokundurdu. Yumuşak bir şekilde öperken Harry'nin sırt üstü yatmasını sağlayıp bir yandan da belini okşuyordu. Harry onun dokunuşları altında nefesinin kesildiğini hissediyordu. Üstüne eğilmiş olan bedenin altında kıvranıyordu. Ayak tabanlarını yatağa bastırıp avuç içlerini Louis'nin göğsüne yasladı.

Louis dudaklarını ayırsa da hala çok yakınında duruyordu. Nefesleri birbirine karışırken göğüsleri birbirine çarpıyordu. "Birbirimiz için çok geç kalmışız gibi hissediyorum. Daha önce bir araya gelmemiz gerekiyormuş gibi. Bu kadar fazla ortak arkadaşa sahip olup tanışamamış olmamız büyük talihsizlik."

"Sonuca bak sen." Louis küçük bir öpücük kondurdu dudaklarına.

"İşin buraya kadar geleceğini hiç tahmin etmemiştim." diyerek güldü. Yatağa sırt üstü yatıp Harry'yi göğsüne çekti. "Sadece Abby ile değil de daha iyi anlaşabileceğim biriyle birlikteymiş gibi yapmak istemiştim. Nereden bilebilirdim ki bu hale geleceğimizi?"

"Niall biliyordu. Her zaman uyardı beni. Ben sana hayran olduğumu söylediğimde bu hayranlığın farklı boyuta ulaşmamasına dikkat etmemi söylemişti."

Fake Relationship | LarryWhere stories live. Discover now