³ 𝖇ø𝖑ū𝖒 "galanthus?"

119 15 0
                                    

.

.

güncel:

Kesintisiz ve oldukça rahat olan uykuma tuvaletimin gelmesi ile son verildi. Doğrudan yüzüme vuran öğlenin parlak ışıkları rahatsızca gözlerimi kırpıştırmamı sağlıyor, üzerimde duran ve beni terleten ince örtü onu yataktan atmam için bağırıyordu.

Düşüncelerimin sahip olduğu hırçınlığın aksine sakince üzerimden çektim örtüyü. Ardından bir hışımla ayağa kalkarak dönen başım ile sendeleyerek uzun perdeler doğru ilerledim. Sinirle kapattığım perdeler ile hala ışığın etkisi üzerinden geçmemiş olan gözlerim kısık bir şekilde etrafta dolanıyodu.

Bordo renklere ev sahipliği yapan oda yavaşça sulanmış beynimi açarken nerede olduğumu daha yeni kavrayabilmiştim. Korku ile çırpınan kalbimin, ayaklarımı yerden kesmesine az kalmıştı.

Hızlı adımlar ile odanın içindeki tuvalete ilerledim. İşlerimi hallettiğim gibi aynı hızla çıktım. Üzerimde bana ait olmayan kıyafetleri takmayarak gece yatmadan önce kilitlediğim kapıya yöneldim. Fakat gece bıraktığımın aksine üstünde anahtar bulunmayan kapıyı korku ile kulpunu indirdim ve kendime doğru çektim. Açılmasını beklemediğim için gereğinden fazla kuvvet uyguladığım kapı hızla geriye doğru sendelememi sağladı.

Fazla gurur kırıcı bulduğum bu durum karşısında diyecek bir söz bulamadım ve yavaş adımlarım ile odadan çıktım. Ilık mermere çıplak ayaklarım ile basarak ilerliyordum. Bir kaç kapının önünden geçerek koridorun sonundaki merdivene ulaşmıştım en nihayetinde.

Üzerimdeki oversize siyah tişört bana ait olmadığını haykırır bir şekilde büyük geliyor ve geniş omuzlarımı açığa çıkarıyordu. Omuzlarımı kapattığımda ise daha kötüsü olarak süt beyazı gerdanım gözler önüne seriliyordu. Kötünün iyisi olarak omuzlarımı kurban etmiştim.

İplerini sonuna kadar sıkıca bağlayarak bile bana tam olduramadığım kırmızı kumaş şort neredeyse tişörtün yüzünden görünemeycekti. Ortaya fazla müstehcen bir görüntü çıkabileceğini düşündüğüm için zar zor aşağı çekiştirerek birazdaha uygun hale getirmiştim.

Elimi demir korkuluğa dayayarak merdivenden yavaş adımlarla inmeye başladım. Her attığım adım çıplak ayaklarım yüzünden ses çıkartırken bunun sinir bozucu olduğuna kanaat getirdim ve yola parmak uçlarımla devam ettim.

Kısa süren merdiven yolculuğum sonrası aynı şekilde kısa bir koridorun ardından geniş salona çıkmıştı. Biraz göz gezdirdiğim odada kimsenin olmadığını anladıkdan sonra adımlarımı mutfağa doğru ilerlettim.

Evdeki ölüm sessizliği pek fazla yabancılık duyduğum bir şey değildi.

Masanın üzerinde hazırlanmış kahvaltı karın açlığımı meydana çıkarırken merakla kolumdaki saate kaydı bakışlarım.

Öğlen sularında olduğumuzu gösteren saatim ile elim önümdeki tabaklardan birisinin altına kayarken ısısını kontrol ettim. Tabağın altında var ile yok arası bir ılıklık sezdiğimde, yapılalı hatırı sayılır bir zaman geçtiğini anladım. Gururumu bir kenara bırakarak kendime sandalye çektim ve bir şeyler atıştırmaya çalıştım.

Muhtemelen evde telefon arayacaktım. Bulamazsam ise mecburen kimse gelmeden evden çıkacaktım.

Karnımı doyurduğumda ayaklarımın yere değmediği yüksek sandalyeden inmeye çalıştım fakat düşmeme ramak kala tutunduğum masa ile son anda kurtuldum.
Vücudumu işgal eden adrenalin ile hızlı kalp atışlarımı kısa sürede dindirmeyi başardım.

•••

Saat beşe doğru gelirken didikleyerek heryeri aradığım telefon bulma faslına son vermiştim. Sonuç olarak ise herhangi telefon bulamamıştım.

Galanthus Nivalis || taekook ' omegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin