7•ÖDÜLLER VE BORÇLAR

305 28 79
                                    

Arkadaşlar bölümlerin fazla uzun olduğunu düşünüp sizin için biraz daha kısa tuttum. Böylece daha fazla bölüm yüklemiş olurum.

Lütfen bol yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin🥰

İyi okumalar.

Bergen- Acıların Kadını, Seni Kalbimden Kovdum


°•○●

Çok normal bir şey anlatırmış gibi cümlelerini sarf edişini geri zekâmla takip ediyordum. O an hâlsizliğim, uykum ve üşüyüşüm bir araya gelerek karışık çorba oldular, zihnimi devre dışı bıraktılar.

Düşünmeyi bir kenara bırakıp ayaklarımla geri adımlayarak sıcak suyun altına tamamen girdim. Tamamen sıcağa maruz kaldığımda kaslarım gevşiyordu fakat o karşımda dikilmeye devam edince, “Bana borçlanmamıştın ki. Yapmam gerekeni yaptım. Sadakat...” diye söyledim.

O ise konuya farklı bir bakış açısı getirmemle huzuru kaçmış gibi gözlerini kaçırdı. “O zaman sadakatli eşler ödüllendirilmelidir, değil mi?” fazla zekalıydı.

Onun zekâsı bana külliyen zarardı. Doğru söylüyordu bir yerde, ben nasıl sadakat gösterip tüm korkularıma rağmen onun yanından ayrılmadıysam o da kriz harbinde beni düzeltmekle uğraşmıştı. Sadakatin karşılığını vermişti. Fakat ben ondan ödül istememiştim...

Ama mesut oldun...İnkâr edemezsin, o öpücük içini ısıttı.

Hayır, ısıtmış olsaydı onu itmezdim.

“Ödül mü istiyorsun?” saçma sapan sorularımla midesini bulandırıyor olmalıydım.

Gözlerime bazı zamanlar istediğini almak için inada binen o muzır ifadesiyle baktı. Ne diyeceğimi bilemiyordum, bu bir nevi onaylamaktı. Neden sonra ayaklarına ulaşan sıcak suya iğrentiyle bakarak küvetten bir çırpıda çıktı. “Ödülümü sonraya saklayacağım.”

Kapıya kadar ulaştı, durdu, omzunun üzerinden bana baktı. “Önce iyi olmaya bak.”

Dün geceden beri belki de bininci kez aklımda tekrarlanan sahneleri tüm gün şimdi olduğu gibi düşünmüş durmuştum. Her seferinde ayrı bir noktaya ayrı bir söze takılıyorum. Her seferinde ayrı bir acı, ayrı bir heyecan almış başını gidiyordu. Sonat banyodan çıktığında maalesef ki o anın heyecanıyla ve söylediklerinin tüylerimi ürpertmesiyle kapıyı kilitlemiştim. Evliliğimizden beri, aynı yatağı paylaşmaya başladığımızdan beri tek kaldığım her yerde kapıları kilitliyordum. Aptallıktı! Yan yanayken neden bir şey yapamayacağını düşünüyordum ki!

Çünkü o bir erkek. Ve her an seni kıstırabilir! Sus. O öyle birisi değil, bana zor kullanarak yaklaşmıyor bile...O zaman neden kapıları kilitliyorsun? Üstelik Sonat’ın bunu bildiğini bile bile...Söylesene, korkmuyor musun bir gün sana ona sapık muamelesi yaptığın için kızmasından? Belki de bir gün artık sabrı dayanmayacak, tepesinin tası atacak ve korktuğun o vahşi adama dönüşecek. O zaman hak etmedim mi diyeceksin? Söylesene, sen hep böyle bir korkak gibi kaçacak mısın? Annende olduğu gibi, o gölde olduğu gibi...

Oturduğum yerden hışımla kalktım. Düşüncelerime kulak vermeyecektim. Verirsem canım yanacaktı ve kuvvetle muhtemel yeni bir kriz geçirecektim. Hayır, bu kadar sık olamazdı. Adamın karşısına bir gün olsun sağlam çıkamayacak mıydım! Yeterince delirmiş hâllerime katlanıyordu. Dünden beri içimde sönmeyen ateşin acısını görmezden gelerek üzerime montumu giydim. Alev evde midir acaba?

TEHLİKELİ MELODİWhere stories live. Discover now