17• KAN, TER, GÖZYAŞI

147 10 15
                                    

Çok olaylı bir bölümle geldimmmm

Çok ağlayıp çok sövüp çok güleceksinizz

Yorumsuz bırakırsanız darılırım😑🥲

Bu arada Ramazan'ımız mübarek olsunnn🥰

Keyifli okumalarrrrr


17. BÖLÜM: KAN, TER, GÖZYAŞI

Berkay- Sen Varsın



O an onlara bağıracakken son anda aklıma gelenle durdum, bağırırsam dikkatlerini çekerdim ve Alev’i kurtarmak için bir şansım olmazdı. Transa girmiş kadın yığıldığı sandalyede öylece boşluğa dalmıştı, Alev ise can acısından bana bakamıyordu bile. Korkudan terliyordum, telefonlarımız arabanın içinde kalmıştı. Hışımla etrafımı taradım ve kenarda gördüğüm kadife koltuğun arkasına doğru yavaş adımlarla kaydım, hızla eğilip arkasına saklandım.

Adam, Alev’i saçlarından çekerek sürüklerken peşindeki adamlarla birlikte odadan çıktılar. Odada sessizlik var oldu, dönüp hâlâ şokta olan kadını kontrol ettim.

“Aptal!” diye tısladığımda onca şeye rağmen bu transtan çıkmasına vesile olmuştu. “Sen... Alev’i hak etmiyorsun, sen çok kötü bir annesin!” diye ona son sözlerimi söyleyip odadan hızla çıktım.

İlk defa bulunduğum bu yerde yönleri karıştırdım, yanlış odalara girip durdum, korkudan ne yaptığımı bilmiyordum. Kafamı toparlamak için durdum, gözlerimi yumup derin bir nefes çektim içime. Evet, şimdi hatırlıyordum.

Dikkat çekmemek adına köşeden köşeden ilerledim ve sokağın ucu göründü bana, o an yaşadığım sevinci tanımlayamazdım. O karanlıklara boğulmuş izbe yerden sonra şu an soluduğum oksijen kendime getirmişti beni.

Çok şükür ki Alev arabayı kilitlememişti, kapıyı açtığım gibi telefonumu elime aldım ve pek çok arama ile birlikte mesajın geldiğini gördüm. Elim tirreye titreye Karan’ı aradım. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi, her şeyi elime yüzüme bulaştırmaktan korkuyordum. Aramanın yanıtlanmasını beklerken sağımı solumu kontrol ediyordum bir yandan da.

“Alo, Efnan?” Bir anda telefonun diğer ucundan kulağıma dolan sesle irkildim. “Karan...” diyebildim sadece, ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. “Efnan neredesiniz?” dedi Karan endişe kokan sesiyle ve birazcık da öfkeyle.

Epeydir bize ulaşamıyorlardı bu nedenle sinirli olmalılardı. “Biz,” demiştim ki telefonun diğer ucunda bir patırtı oldu.

“Neredesiniz siz aptallar?! Kaç saattir neden açmıyorsunuz o telefonları?”

Sonat.

“Karan’a ver telefonu!” dedim buz gibi sesimle, cevap gecikmedi. “Efnan iki saattir yeterince delirdim, yeter artık, neredesiniz söyle!” O an caddedeki herkesin dönüp bana bakmasına neden olacak şekilde bağırdım. “Sana telefonu Karan’a ver dedim!” Bağırmaktan sesim çatlamış ve boğazım acımıştı. Sessizlik oldu, sonra telefon istediğim kişinin eline geçti. “Efnan, seni dinliyorum.”

Karan’a sakin sakin nerede olduğumuzu ve başımızın belada olduğunu söyledikten sonra, bana arabanın içinde onları beklememi, birazdan burada olacaklarını söyledi. Onların gelmesini beklemek korkumu ikiye katladı ve duygusal boşalma yaşamam işten değildi. Arabanın içinde kafamı dizlerime gömmüş hüngür hüngür ağlıyordum. Başımıza gelen bu şeyden nefret ediyordum. Ve Allah kahretsin ki ben burada aptalca ağlarken Alev’in canı yanıyordu, başına ne gelmiştir kim bilir...

TEHLİKELİ MELODİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin