Bölüm 1: 8 Yaşında Bir Çocuk

157 19 8
                                    

"Topu gönder! Topu gönder soylu!"

Çorak topraklarda parlak ve temiz yeşil kıyafetler giyen bir genç gülerek önündeki topu sürüyordu. Sesi duyduğu anda kalenin önüne doğru koşan 1,5 metre boyundaki çocuğu gördü. Onun tutanlar vardı. Yerden bir vuruşun gol olma şansı düşüktü. Yanındaki 2 çocuk da ondan kısaydı ve kafa golü atması için harika bir pozisyondu. Kendi önünde onu engelleyen çocuk ise ondan bir kaç yıl daha büyüktü ve daha uzun zamandır futbol oynuyordu. Daha tecrübeliydi. Onu bire bir karşılaşmada geçemezdi fakat topu iyi bir kavisle yollamayı başarırsa mükemmel bir kafa golünün asistini yapabilirdi.

Fakat falsoyu verebilecek kadar oynamamamıştı ve ıskalayabilirdi.

"Soylu! Buraya!"

O anda karşısındaki çocuğun arkasına doğru koşan başka bir takım arkadaşını gördü. Savunma oyuncusu arkasından koşuyordu fakat görünüşe göre bu kanat oyuncusundan yavaştı. Çocuk bütün gücüyle koşuyor ve topu istiyordu. Buna rağmen onun topu içeri gönderme olasılığı kesinlikle daha azdı. Çok hızlı koşuyordu ve topu son çizgiden çevirse bile kaleci ile aralarındaki mesafe çok az kalacaktı. Ortayı açabilse bile gol olacak bir kafa vuruşu beklenmeyecekti.

Paattt...!

Mais topu ileri itti ve sağ kanata giden çocuğun koşu yolunda belirdi top. Mais'in köşeye yolladığı top çocuğun ayaklarında belirmiş ve çocuk sahanın uç noktasından kirlenmeyi ufacık dahi olsun umursamadan kayarak içeri göndermişti.

Uzun boylu çocuk topa kafayı vurdu ve gol oldu.

***

"Efendim, gerçekten halk içerisine karışıp böyle hareket etmeniz doğru mu? Hem de bugün Yıldız Yolu Turnuvasının Finali. Ağabeyinizin zaferini izlemek istemediğinizden emin misiniz? Eğer şimdi arenaya gidersek hala yetişebiliriz."

İmparatorluk Başkenti Yeşimağ'ın içerisinde normal şartlarda milyonlarca insanın taştığı sokaklarda şimdi sadece bir kaç bin kişi vardı. Bir at arabası güçlü bir aura yayarak sokağın içerisinden geçiyordu. Bu güçlü aura içerideki kişinin soylu bir aileye mensup olduğunu gösteriyordu fakat gerçek bunun çok daha ötesindeydi.

At arabası dışarıya yaydığı auradan çok daha güçlü bir savunmaya sahipti. Arabacı ise az önce konuşan kişiydi. Sıradan bir insan gibi görünüyordu fakat o bir hadımdı. Hadım Reter 3. Prensin baş hadımıydı.

3. Prens ise az önce çamurlu toprakta halkla beraber futbol oynayan soyludan başkası değildi. Parlak yeşil kıyafetlerini değiştirmiş ve üzerine kızıl imparatorluk cübbesini giymişti. Siyah saçları ve turuncu gözleri vardı. Sadece 8 yaşındaydı fakat oldukça zeka fışkıran gözlere sahipti. Vücudundan yayılan aura içinde bulunduğu arabada kaybolacak kadar zayıf olsa da yanında koltukta bulunan ince siyah beyaz değnek arabanın içerisinde varlığını belli edebiliyordu.

Bu değnek kaba ve barbarlara ait olanlara benzemeyen tamamen dümdüz ve ince bir çubuk gibiydi. Rengini de ele alırsak Budist Savaşçıların bazılarının da böyle ince sopalara sahip olduğu ve hatta onlarla Dengenin Kadim Tao'sunu anlamaya çalıştıkları bilinirdi.

Fakat Mais bu sopayı denge yoluna adım atmak için kullanmıyordu. Hatta bir savaşçı olmak gibi bir niyeti dahi yoktu. Mais sadece ondan hoşlanıyor ve yanında olmazsa rahatsız oluyordu. Doğduğu günden kısa süre önce bu sopa bulunmuştu ve o gün bugündür yanından ayırmazdı.

"Ağabeyim güçlüdür ve kazanacaktır. Eminim tarihimizde büyük ağabeyim dışında ondan daha genç bir şampiyon olmayacak. Ne de olsa sadece 19 yaşında ve benim aksime Suzin gezegeninin dahi en büyük dahilerinden."

Antik Ölümsüzün Günceleri Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu