Bölüm 14: Güçlü Jong

34 8 0
                                    

PATT!!

ÇATT!!

GÜMM!!

Durmadan çarpışma seslerinin yükseldiği barbar kampında şimdi yangın da çıkmıştı. Barbar evlerinden biri yanmaya başlamıştı ve siyah dumanlar dört bir yana yayılıp dikkat çekiyordu. Bu iki tarafın da istemediği bir şeydi. Bu yüzden bir an önce işi bitirmek istiyorlardı.

Fakat ne kadar bunu istese de iki tarafta önde olmadıklarını biliyorlardı. Joro'nun belinde ona sürekli acı çektiren, Jong'un köken silahının kudreti yüzünden işkence gibi gelen bir kılıç yarası vardı. Jong'un zırhı ise çoktan parçalanmıştı. Vücudunun bir çok yerinde yaralar ortaya çıkmıştı.

Joro başını çevirdi ve yere kanlı bir balgam fırlattı. Yüzü beyazlamıştı. Sert bir şekilde Jong'un yüzüne baktı. O da pek farklı değildi.

"Genç olman ne yazık. Aksi takdirde bir teknik öğrenmiş olup çoktan beni öldürmüş olurdun. Neyse ki ben o kadar genç değilim."

Teknik öğrenmek kolay değildi. Köken Enerji Aleminde başlayan bu zorlu serüven kesinlikle inanılmaz bir yetenek ve çaba istiyordu. Çok teknik bilmek çoğu zaman önemsizdi. Zamanını boşa harcamaktan fazlası olmazdı. Güçlü bir teknik öğrendiğin bütün teknikleri parçalayabilirdi. Bu yüzden bir tekniği öğrenmenin süresi ne kadar uzunsa gücü de o kadar yüksek olurdu.

Jong bunca zamandır sakladığı yeşil hapı ağzına atarken Joro da elini göğsüne götürdü.

Siyah saçları rüzgarda dalgalandı ve kaslı göğsündeki yeşil ay kolyesini çekip çıkardı. O anda kolye parlamaya başlamıştı.

"Bu tekniği öğrenmek 3 yılımı almıştı."

Jong bunu biliyordu. Onun Köken Enerji Alemine geçmesini sağlayan hadisede Joro bir teknik öğrenmişti. Bu yüzden bir teknik öğrenmeden onun karşısına çıkmak istememişti.

Bir gün elbette Joro'nun karşısına çıkması gerekeceğini, sırrını fazla uzun süre koruyamayacağını biliyordu. Jong ölmeliydi fakat bunun için kendinden emin olduğu bir zamana kadar beklemeyi planlamıştı.

Fakat şu an elinden bir şey gelmiyordu. Işık parladı. Yeşil pantalonundaki kahverengi lekeler ortadan kayboldu ve pantalonu tekrar eski rengini aldı. O anda Joro'nun gözleri tamamen yeşil ışıkla kaplanmıştı.

"Yeşil Ayın Rüyası!"

Jong kuvvetli bir yeşil dalganın Joro'dan üzerine doğru geldiğini gördü. Yeşil dalga ona çarptığı anda dudağını ısırdı ve ardından kan kustu. Cansız nesneler hiçbir hasar almamıştı fakat her şey titriyordu. Bunun nedeninin bilincini kaybetmeye başlaması olduğunu biliyordu Jong. Onu bir an önce indirmeliydi. Aksi takdirde bir sonra ki dalga da yeşil ayın rüyasına girebilirdi.

Bunun sonucu hiç iyi olmazdı.

"Bu tekniğin beni durdurmasına izin vermeyeceğim!"

Jong içeri atıldı. Joro'nun yeşil gözlerine katiyen bakmıyordu. Başını eğmişti. Bir sonraki hamlede onun başını kesmeye niyetliydi. Şimdi Joro odaklanmışken bu tek fırsatı olabilirdi.

Hapın gücünü hissediyordu. Belki başarabilirdi fakat yine de hapın beklediği kadar güç getirmediğini fark edince acı acı iç çekti. Mais gibi kör bir çocuğa fazla güvenmişti.

Jong yaklaştı. 10 metre, 7 metre, 4 metre, 2 metre, yarım metre...

O anda kılıcını savurmak için mükemmel bir fırsattı.

"Çok geç..."

Yeşil dalga kılıçtan daha hızlıydı. Joro'nun bu kadar süre beklemesi bu yüzdendi. Bir köken silahı onu oldukça güçlü kılmış olsa da bu güçlü köken ustasını yenmek için yeterli değildi. Yeşil dalga ona vurdu.

Antik Ölümsüzün Günceleri Where stories live. Discover now