Bölüm 24: Simya (2)

35 5 1
                                    

Işık Hüzmesinden Bir Kaç Dakika önce

Mais onların gidişini seyrettikten sonra önündeki kazana döndü. Şimdi etrafı tamamen sessizdi. Herhangi bir kuşun sesi yoktu. Herhangi bir akıntının sesi yoktu. Korku yoktu. Öfke yoktu ve herhangi bir duygunun gürültüsü onu rahatsız etmiyordu. Mais'in yüzünde herhangi bir ifade yoktu.

O an ilk kez çevresi Mais'in görüşü ile uyum sağladı.

"Karanlık..."

Onun benliğini kaplayan bu özellik her zaman onunla beraber değildi.

Hayır, başlangıçta bu karanlık ona çok uzaktaydı. Mais bununla doğmadı. O daha çok ışığı taşımıştı.

Önündeki kazanın uçlarına dokundu. Yeterince ısınmamıştı. Fakat sıcaktı.

Daha sıcak olmalıydı. Izdırap verici bir acı hissetmeliydi. Mais kör olduğundan beri ısının yeterliliğini böyle anlıyordu. Çünkü 3 kuyruklu kedi bile kazanın ne kadar ısındığını anlayamıyordu.

Geçmişte ateşi gözleri ile izler onun sıcaklığını teniyle ölçerdi. Artık tamamen aynı değildi ölçüm şekli. Fakat geçmişten kalan bir alışkanlık hala ona yol gösterebiliyordu.

Eskiden simyaya o kadar odaklanırdı ki sürekli yanlışlıkla kazana dokunurdu. Yanardı ve sürekli iyileştirilirdi. İmparatorluk doktorları hep onun için çalışırdı.

'Bütün bunlar... nasıl başladı?'

Hatırlıyor musun?

"O gülümseme..."

Aklında aniden o kadın canlandı. Yüzünü hatırlayamıyordu fakat gülümsemesini hatırlıyordu. O oyuncakları ile oynarken sürekli yanına gelip bir şeyler anlatırdı. Mais ne anlattığı hakkında hiçbir şey hatırlamıyordu.

Fakat bazı şeyleri hatırlıyordu. Bu da o anılardan biriydi.

Küçük bir çocuktu. Çok mutluydu, heyecanlıydı. Abisinin yanında sunağa yaklaştı. Etraftaki herkes bulanıktı. Yanı başında bulunan öz ağabeyi bile. Sadece siyah zemin ve beyaz tavan. Öteki her şey bulanıktı. Sırtındaki değneğin varlığını hatırlıyordu ve de önündeki sunmakta bulunan kızıl ateşi.

Bir hayali vardı. Bir gelişimci olacak ve bilinmeyen diyarların içinde hiç görmediği dünyaları seyredecekti. Harika manzaralar görecekti. Güzel bir kadınla evlenecekti. Harika hayalleri olan çocukları olacaktı. Hayalleri olmasa da olurdu gerçi. Mais güçlü olduğu sürece onların zayıf olması önemli değildi.

O güçlü olduğu sürece.

Bir çocuk için şaşırtıcı derecede yaratıcı bir hayaldi. Mais yaşamaya başladığı andan itibaren her şeyi çok hızlı kavrar olmuştu.

Sunağa yaklaştı. Sonrasında etrafında bir çok sesin var olduğunu hatırlıyordu. Abisi geriye doğru bir adım atmıştı ve ateşin arkasında bir kadın figürünü görmüştü.

Mais'in de bir annesi vardı. O zamanlar annesinin ona çok kıymet verdiğini hatırlardı. Ateşin arkasındaki figürü çok üzgündü. Hayal kırıklığına uğramıştı. Mais annesinin ona sarıldığını hatırladı. Yüzüne bulaşan ıslaklığı hatırladı. Sonrası yoktu.

"Bir geleceğim yoktu. Bir yeteneğim yoktu. Hayallerim yok oldu. Ömrüm kısa, gücüm az olacaktı. Ölüm çok da uzak değildi."

'Annem döndüğünde ben çoktan ölmüş olacaktım.'

Bu gerçek her şeyden fazla acıttı. Annesi için de bu kadar acı verici olduğunu biliyordu. Çok daha acı verici. Bu yüzden günlerini onunla geçirmişti. Bu yüzden onun kucağında ağlamıştı.

Antik Ölümsüzün Günceleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin