Bölüm 8: Köy

44 7 0
                                    

"Haha! Bu köydeki meyveler gerçekten lezzetliymiş! Her biri birer hazine gibi hissettiriyor."

Taş evi ve bir çok bina yanmaya başlamıştı. Otlar birbirini tutuşturulmuş ve yangın iyice ormana saçılmıştı. Köyün ortasında ise yanında 20 adamıyla bir adam elindeki elmanın tadına bakıyordu. Kulakları çok uzundu ve kafası saçma bir şekilde üçgene benziyordu. Zayıf görünüyordu fakat güçlü olduğu kaslı kollarından belliydi. Arkasında her biri sinirli görünen iri yarı barbarlar onu ikiye katlayabilirmiş gibi görünüyordu fakat bu da bir yalandı. O adamlar fiziksel güçleriyle Başlangıç Alemi uzmanlarına meydan okuyan sıradan barbarlardı. Kendisi ise Temel Kurma Aleminin ilk aşamasında olan biriydi. Barbarların liderlerindendi. Tüm bu barbar birliği arasında onun gibi sadece 3 kişi daha bu aşamaya ulaşabilmişti.

"Şurayı da havaya uçurun! Belki gizli bir sandık vardır."

Fakat gizli sandık falan yoktu. Bütün bunlar onun eğlencesinin bir parçasıydı. Yerdeki ölü köylüleri umursamıyordu. Siyah dumanların kendi askerlerinin dahi nefesini kesmesini umursamıyordu. Sadece yıkma ve eğlenme odaklıydı.

" Afedersiniz?"

" Ha? "

Barbar lider başını eğdi ve kendisinden daha kısa görünen çocuğu gördü. İlk anda çocuğun elindeki değneği görünce ürktü ve anında onu öldürmek istedi. Dibine kadar o fark ettirmeden yanına yaklaşabilmiş birisi tehlikeli olmalıydı fakat ardından bu çocuğu hatırladı.

Bu çocuk öldürdüğü kadının beslediği kör çocuktu. Kör olduğu için insanlar etrafında ölürken ne kadar korkacağını düşünüp onu orada bırakmıştı fakat çıktıktan sonra onun evden bile çıkmasının mümkün olamayabileceğini anlamıştı.

Fakat çocuk çıkmıştı ve hatta kendisini bulup neler olduğunu sormuştu. Yüzünde bir gülümseme oluştu.

"Öldüler. Bütün köyü dümdüz ettik. Soyduk. Hatta biliyor musun? Seni besleyen o kadını yanı başında öldürdüm. Farkına bile varmadın! Haha!! Korkunun nasıl bir şey olduğunu görebiliyor musun?! "

Mais'in yüzü bembeyaz kesildi. O anda karşısında kahkaha atan adamı görmüyordu. Adamın sesinin hareketleri dolayısıyla alçalıp yükseldiğini anlayabiliyordu. Fakat bu kadardı. Onun bu köyden olmadığını biliyordu. Bu sesi daha önce duymamıştı ve söylediklerinde ciddi görünüyordu. Çevreden bir çok kahkaha duydu. Ayağına dokunan bir sıvının varlığını hissetti. Anında onun soğukluğunu fark etti. Kan ayaklarına değmesiyle beraber daha da soğumuştu.

Kahkahaları saydı. Kahkaha atan 17 kişi vardı. Mais gülmeyen fazla kişi olduğunu sanmıyordu. Hepsinin ses tonunun kalınlığı ve kalabalıkta öldürdükleri kişi sayısını hesaba katınca sıradan insanlar olmadığını anlıyordu.

"Kasuur'u sayı farkı sayesinde yenmiş olmalısınız. O daha kılıcın dahi ne olduğunu bilmeyen birisi. Gücü gelişiminden daha geri olmalı. Üzücü, onunla daha fazla vakit geçirmek isterdim. Bir umut ışığı olmuştu. "

Barbarlar bu sözleri duyduklarında kahkaha atmaya devam ediyorlardı. Bazıları çoktan kanlı zemine yatmış yuvarlanıp eğleniyordu.

" Hmmm? "

Fakat barbarların lideri anında bir sorun olduğunu anladı. Bu kör çocuk fazla sakindi. Yüzü beyaz kesilmiş ve korkmuştu fakat ne eli titriyor ne de kaçma girişiminde bulunuyordu. Bir şeyler farklıydı. Barbarların lideri onun korkudan kaçamayacak duruma geldiğini düşünmedi. Kaşlarını çattı. Ardından arkasını döndü. Gitmek istediği belliydi. Bu kör çocuğun yanında daha fazla durmak istemiyordu.

"Öldürün şu çocuğu. Ardından malları alıp liderin yanına gidelim."

"Anlaşıldı ağabey."

Bu ağabeyleri olan kişi artık bu çocuğu umursamıyordu. Karanlıkta yaşayan birinin ne kadar duygu dolu olmasını bekleyebilirdi ki? Bir çoğu çocuğun yerlere yatıp haykırmasını beklemişti fakat yanıldılar. İç çektiler. Burada işleri bitmişti.

Antik Ölümsüzün Günceleri Where stories live. Discover now