Bölüm 26: Madenciler

29 8 0
                                    

"Leydim! Ne kadar zamandır kayıp olduğunu biliyor musunuz?! Neden dönmediniz?!"

Güzel elbiselere bezenmiş güzel bir kadın aniden caddenin ortasında ortaya çıktı ve Maria'yı pohpohlayan kalabalığı dağıttı. Yüzündeki endişeli ifadeden ve de Maria'nın utancından gerçekten yakın oldukları anlaşılabiliyordu.

Kızın sarı saçları ve vahşi bir yüzü vardı. Kısa bir etek giymişti ve göbeği ile omuzları açık bir elbisesi vardı. Eteğine bağlı olan kemerin üzerinde küçük bir balta ve de arka tarafında bir kılıç kını belli oluyordu.

Sıradan biri değildi. Bir savaşçıydı.

Elbette Mais bunların hiçbirini fark etmedi. Kasuur ise dikkatini sadece kızın güzel yüzüne dikmiş sapık gibi bakmakla meşguldü. Eğer biraz daha bakmaya devam ederse bu güzellik tarafından totosunun bir güzel kesileceğini fark etmemişti bile.

Fakat Maria etmişti. Hemen Kasuur'un bakış açısını kesti ve kızın önüne geçti.

"Milena, bunlar Kasuur ve Mais. Orada benim hayatımı kurtaran onlardı. Kasuur, Mais bu da Milena."

Milena başını çevirdi ve göz ucuyla iğrenerek de olsa Kasuur'un şişman ve dolgun bedenini baştan aşağıya süzdü. Kasuur'un heyecanlı bekleyişini ardından onu görmezden gelerek Mais'e baktı.

" Kör mü? "dedi şaşkınlıkla. Mais elindeki değnekle yürümek için yere dokunurken ve de yüzündeki kocaman kılıç yarası fark etmemek için fazla büyükken onun kör olduğunu anlamak fazla zor olmamalıydı.

Yine de böyle doğrudan yüzüne söylemek kabaydı fakat Mais yüzündeki gülümsemeyi bozmadı.

" Maria'nın hizmetçisi misiniz? "diye sordu nazik bir tavırla. Maria'nın yüzü bembeyaz oldu ve Kasuur onu görmezden gelen bu kıza karşı kaba olunmasında hiçbir sıkıntı görmedi. Bu şişko bedenin içinde kendince acımasız bir zihin vardı.

Milena'nın yüzü ekşimişti. Bir an eli baltasına gitti. Fakat Maria'nın ona doğru yavaşça başını iki yana salladığını gördü. Karşısındaki çocuklara tekrardan baktı. O şişko olanın sırtında beyaz bir kılıç vardı. Kılıç köken enerji dalgaları yayıyordu. Yani bir köken silahıydı.

Maria bu çocukların onları kurtardığını söylemişti.

"Onlar hakkında babanla konuşmalısın. Şimdi gidelim. Daha fazla onlarla muhatap olamayacağım."

Son sözlerini fısıldayarak söylemiş olması iyiydi. Yine de Mais'in boynunda bir damar belirmiş ve neredeyse bu densizlik karşısında değneği ile kızın kafasını parçalayacaktı.

Fakat yeri değildi. Burada Maria ile böyle laubali konuşabilecek kadar rütbeli bir kızın tarafında mutlaka bir bilge olmalıydı. Beyaz Ölümsüz kıyafetlerinin arasında dolaşsa da onun bile bir bilgeyi öldürebileceği kesin değildi. Ve hatta kaçamayabilirlerdi. Öfkesini bastırdı.

"Biz şehirde dolanacağız. Sen babanın yanına dön." dedi Kasuur. Bunu Mais'in söylemesi gerekse de o çoktan arkasına dönmüş ve şehrin içlerine doğru hareket etmeye başlamıştı.

"Uyuz..."

Maria onun arkasından yüzünü buruşturup küfrederken Milena da kaşlarını çattı. Daha önce bu kadar saygısız birini gördüğünü sanmıyordu.

Kasuur da arkasını dönüp Mais'in arkasından gitmeye başladığında Maria Milena'nın elbisesinin göğüs kısmından yakaladı.

O kadar hızlıydı ki Milena'nın yapabildiği sadece şaşkınşıkla Maria'ya bakmaktı.

Antik Ölümsüzün Günceleri Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon