Yirmi'

7.4K 644 94
                                    

Geçirdiğimiz bu zor dönemlerde birazcıkta olsa kafa dağıtmak ve moral düzeltmek için güzel şeyler yazmaya çalıştım.

Umarım bir faydası dokunur.


















Bir elimle poşete koyduğum çorba tenceresini sıkıca tutarken diğer elimin işaret parmağı usulca zilin üzerine dokunmuş ve saliseler içerisinde geri çekilmişti. Vücudum daha önce göstermediği bir reaksiyon gösterircesine hem terleyip hemde titrerken olduğum yerde içimden geri sayım başlaşmıştım.

Buraya ilk gelişim değildi lakin kapısına kadar gelip zilini ilk defa çalmıştım. İçimde bir yerlerde hızlı hızlı kanat çırpan ve bu çırpınıştan ötürü soluk soluğa kalan bir kuş vardı sanki, derin derin nefes alsamda bir işe yaramıyor her geçen saniye daha da nefessiz kaldığımı hissediyordum. Kim Taehyung bedenimde daha önce şahit olmadığım tepkimelere yol açıyor ben ise yalnızca içimden geriye sayarak sakin kalmaya çalışıyordum.

Onunla her konuşmamızda mutlu olup eğlensemde bu sefer ki durum eğlenceden ve mutluluktan çok daha farklıydı. Bu duygu insanın elleri titretiyor içini karıncalandırıyor ve ayaklarının bağını çözüyordu. Başkaydı hemde çok başka

Anahtar sesi duymamla gözlerimi sıkıca yumup derin bir nefesi içime çekmiştim hoş ne kadar derin derin nefes alsamda nefessiz kalıyormuşum gibi hissediyordum. Lanet bir şeydi.

"Jungkook"

Kulağıma dolan o kalın tınıyla kirpiklerim titrerken heyecanımı bir kenara bırakıp usulca gözlerimi açtım. Bakışlarım bir kaç saniye etrafta boş boş dolaştıktan sonra beni baştan aşağı süzen bedende takılı kaldı.

Tek kelimeyle nefes kesiciydi.

Üzerine giyindiği beyaz düz tişörtü altına giymiş olduğu gri eşofmanı ile bir bütünlük sağlarken başkası giyinse çok basit olacak kombin onda harika görünüyordu. Basit bir kombini dahi mükemmel bir vaziyete getiriyordu ve ah o ıslak ve alnına düşmüş kıvrımlı siyah saçları, Kim Taehyung gerçekten büyüleyiciydi belkide bir büyücü

"Böyle dikilecek miyiz?"

Kalın sesi tekrardan kulaklarıma dolarken dilimk yutmuş gibi cevap veremiyordum sesim bir yerlerime kaçmış durumdaydı yalnızca usulca başımı sağa sola sallayarak sorusuna karşılık verebildim çünkü dediğim gibi sesim bir yerlerime kaçmış durumdaydı.

"Pekala o zaman çorbamı alabilir miyim?"

Bir şey demeden hızla elimdeki poşeti ona doğru uzattığımda Taehyung'ta derin bir nefes alıp elimdeki poşeti almıştı. Ardından yüzüne yerleştirdiği samimi gülüşüyle yüzüme bakarak konuştu.

"Teşekkür ederim"

Rica ederim demem gerekiyordu ama dilim düğümlenmiş gibiydi konuşamıyordum. Gülümsemesi yavaş yavaş kaybolurken bir kaç kez boğazımı temizlemek adına öksürüp dudaklarımı araladım.

"Rica ederim"

Tekrar samimi bir gülüş kondu yüzüne ve başını aşağı yukarı sakin bir ritimde salladı. Islak siyah saçları bu hareketiyle savrulurken ne kadar yakışıklı olduğunun farkında bile değildi.

"Niye bana öyle bakıyorsun?"

Nasıl bakıyordum?

Kendi bakışlarımdan dahi haberim yoktu şuan benim. Yalnızca anın tadını çıkarmaya çalışıyordum. Onu istediğim zaman istediğim kadar göremiyordum çünkü, yalnızca , Namjoon hyungun attığı fotoğrafına bakmakla yetiniyordum.

"Nasıl bakıyorum"

Başını usulca sağa eğdi ve yüzüne belli belirsiz bir gülümse yerleşti

"Bilmiyorum değişik bakıyorsun"

Bende bilmiyordum ki nasıl baktığımı gerçi ben şuan hiçbir şey bilmiyordum. Neden burada olduğumu? Neden bir hastamın peşinde koştuğumu? Neden bunları yaptığımı? Hiçbir şey bilmiyordum.

"Farkında değilim"

Sessizce mırıldandı ne mırıldandığını anlayamadım bile ardından boşta olan elinin parmaklarıyla anlıma düşen saç tutamlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Saniyelik sürdü teması ama sımsıcak hissettirdi ve içimdeki kuş sanki oluru varmış gibi daha da hızlı kanat çırpmaya başladı.

Sıcak parmakları saç tutamlarımın ardından yanağımda varlığı sürdürürken sessiz bir şekilde mırıldandı

"Gözlerin kapanıyordu. Böyle daha iyi"

Kesik bir nefes dudaklarım arasından ciğerlerime karışırken göğsüm usul usul inip kalkıyordu.

"Kızardın"

Lanet gibiydi. Utandığımda kızarma huyum bir lanet gibiydi ve bundan nefret ediyordum.

"Tatlısın"

Diyerek yanağımı okşadığında oracıkta yığılıp kalacak gibi oldum. Bacaklarımın bağı çözüldü titremeye başladım ve o güzel gülümsemesiyle bana bakmaya devam etmekteydi.

Bayılacak gibiydim. Tatlı olduğumu söylemişti ve bunu sırf kızardığım için söylemişti. Şuracıkta şımararak yanağımı bir kedi misali avucuna sürtmek geçsede içimden yalnızca derin nefesler almakla yetindim.



























Hangisinin evi yandı karar veremedim ama alev aldı buralar.

Bekletmemek için kontrol edemedim hatalar varsada görmezden gelin. Öptüm ve kaçtım.

Don't Worry  / TkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin