Yirmi bir'

7.2K 605 216
                                    

Merhaba öncelikle bölüme başlamadan önce şunu söylemek istiyorum. Önceki bölümü kısa bulanlara bu yazacaklarım. Evet bölüm kısaydı çünkü bölümün konusu o kadardı.

Önceki bölümdeki tek amaç Jungkook'un Taehyung'a karşı hissetmeye başladıkları ve taze heyecanıydı. Sizide anlıyorum uzun süre bölüm bekliyorsunuz ve kısa olunca tepki göstermekte buluyorsunuz kendinizi ama öncesinde de dedim bölümlerin uzunluğu olaylara göre değişiyor.

Yorumlara baktığımda bölümle ilgili yorum yapan neredeyse kimse yoktu yalnızca kısa olduğuyla ilgili yorum yapılmış.

Uzattığım için üzgünüm sadece niyetimi açıklamak istedim.


















Tıklattığım kapının kulpunu eğerek açtığımda ciğerlerime kısa bir soluk çekip araladığım kapıdan içeriye girdim. Kapıyı usulca arkamdan kapatırken odanın içerisinde karşımda uzanan bedene kaydı bakışlarım. Saniyelik bir süzmeden sonra yanına adımlayarak sedyenin yanında duran tek kişilik refakatçi koltuğuna bıraktım bedenimi

Taehyung baygın bakışlarıyla yüzüme bakmayı sürdürürken benim saniyelik olarak bakışlarım yarıya gelmekte olan seruma kaydı ve ardından kapanmaması için zorladığım gözlerim baygın bakan gözlerini buldu.

Saat sabahın altısıydı ve biz geceden beri klinikteydik.

En son Taehyung yüzümü okşarken utançtan renk değiştiriyordum ve o anlar öylesine büyüleyiciydi ki kendimden geçmiş durumdaydım aklı başıma getiren şey ise usulca Taehyung'un yanağımdan kayan elinin ardından hızlıca yere yığılan bedeni ve zemine sert bir şekilde çakılan tencerinin gürültülü sesiydi. İlk bir kaç saniye neler olduğunu kavrayamasamda silkelenip kendime geldiğimde nefes dahi almadan Taehyung'u kucaklamıştım.

Yeme bozukluğu olduğunu biliyordum lakin bayıltacak türden ciddi bir durumun içerisinde olduğunu inanın bilmiyordum. Taehyung açlıktan bünyesi zayıf düştüğü için gözlerimin önünde bayılmıştı ve o an durumun hiçte hafife alınamayacak kadar ciddi olduğunu anlamıştım.

İkimizde konuşmuyorduk yalnızca birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Bu durumda ne konuşulur bilmiyordum ne söylemem gerekiyordu ne yapmam lazımdı hiç bilmiyordum. Böyle olmasa olmaz mıydı? Olduğumuz durum boktan hissettiriyordu. O tedaviyi kabul etmiyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.

İnatçıydı çünkü yaşamak istemiyordu inatçıydım çünkü yaşatmak istiyordum.

"Taehyung"

Zorla dilimden dökülen adıyla başını devam et dercesine sallamıştı ama ben devamını nasıl getireceğimi bilmiyordum. Sıkışıp kalmış gibi hissediyordum ve lanet olsun ağlamak istiyordum hemde hıçkırarak ağlamak zihnimdeki o anı silmek, yok etmek istercesine ağlamak.

"Tedavi-" diyebildim ama devamını getiremedim. Vereceği tepkiyi az çok tahmin edebiliyordum ve sözlerin beni un ufak edeceğini iyi biliyordum. Çünkü ne zaman konu tedaviye gelse Taehyung hırçınlaşıyordu ve düşünmeden konuşmaya başlıyordu.

"Beyaz önlük yakışmış daha bir güzel olmuşsun"

Başım önüme  düşerken buruk bir tebessüm dudaklarımda yer edindi. Başka şartlarda olsa belki bu iltifatından dolayı havalara uçardım ama şuan bu sözleri yalnızca beni geçiştirmek ve konuyu değiştirmek için söylediğini bilmekte acıtıyordu.

"Ölmeni istemiyorum"

Gözlerim artık dolu dolu olmuşken başımı biraz daha önüme eğdim, gözlerine bakacak cesaretim yoktu.

"Ölmek istiyorum"

Nefesim kesildi sandım, onun o sessiz mırıltısında sanki birisi boğazımı tüm gücüyle sıkıp nefesimi kesti sandım. Ölmek istiyordu, korkmuyordu vazgeçmiyordu hâlâ ölmek istiyordu.

"Yapma bunu"

Çenemde hissettiğim parmaklarıyla burnumu çekerek başımı kaldırdım gözlerimin içerisine öyle bir bakıyordu o bakışı anlatmaya kelimelerim yetmiyordu.

"Sen bunu yapma, doldurma o güzel gözlerini yapma bunu"

Bakışlarımı kaçırarak derin bir nefes aldım. Duygularım birbirine girmişti ne tepki vereceğimi ne yapacağımı şaşırmıştım.

Ölmek istiyordu.

Çenemdeki eli kucağımda duran elime indiğinde benimde bakışlarım kucağımı buldu. Elimi tutup güç verircesine sıktığında zoraki bir tebessüm peydah oldu dudaklarımda

"Tedavi olman gerekiyor, lütfen tedaviyi kabul et."

Sakince gülümsedi ve bakışlarını tavana çevirdi ne düşündüğünü bilmiyordum ama onunda düşüncelerinde boğulduğunu ve çıkmazda hissettiğini anlayabiliyordum. O çok yorulmuştu otuz yaşındaydı ve gerçekten hem fiziken hemde ruhsal açıdan fazla yorulmuştu. Neler yaşadığını bilmiyorum bir gün bana hayatını anlatır mı onu da bilmiyorum bildiğim tek şey Taehtung'un fazlasıyla yorgun olduğu, ve ölümü bir kaçış olarak gördüğü. Ölünce dinleneceğini düşünüyordu oysaki tedavi olmayı kabul etse ruhu en büyük dinlenmeyi yaşayacaktı.

"İnatçı bir çocuk olmayı bırak ve dediklerimi kabullen"

İnatçıydım evet ama çocuk değildim.

"Çocuk değilim"

Yavaşça başını sallamış ve tavana diktiği gözlerini gözlerime değdirmişti. Gözleri uykusuzluktan ve yorgunluktan kan çanağına dönmüşken o yinede bana iyi görünebilmek için gülümsüyordu. İyi değildi bunu görebiliyordum.

"Tamam çocuk değilsin baş belası bir ufaklıksın"

Sözünü bitirir bitirmez sesli bir şekilde güldüğünde dayanamayıp bende gülümsedim. O isterse çocukta olurdum ufaklıkta bana fark etmezdi.

"Taehyung"

Gülümsemem solarken ses tonumla onunda gülüşü solmuştu. Tekrar tekrar aynı konuyu açmak istemiyordum ama dediği şey sürekli beynimde dönüyordu.

Ölmek istiyorum.

"Serum ne zaman bitecek? Taburcu olmak istiyorum"

Konuyu değiştirme çabası gerçekten harikaydı. Derin bir nefes verip

"Serumun bitsede taburcu olamayacaksın. Bir süre misafirimizsin Kim Taehyung"

Kaşları duyduklarıyla birlikte çatılırken yüzünden bu duruma hiç hoşnut olmadığını anlayabiliyordum.

"Hastaneleri sevmiyorum"

Mızmız bir bebek gibi söylendiğinde sesli gülme sırası bana gelmişti.

Kim Taehyung farklı bir adamdı, konuşmasıyla gülmesiyle bakışıyla düşünceleriyle tamamen farklı bir boyuttaydı. Onunla konuşurken insan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu, yalnızca o anda kalıyor ve büyüleniyordu. Konuşamadığı zaman ise hırçınlaşıyordu. Bağımlılık gibiydi insanı kendine bağımlı yapıyordu ama bunu bile isteye yapmıyordu. O sadece kendisi oluyordu ve siz ona bağlanmaktan kendinizi alıkoyamıyordunuz. O ise sizin ona bağlanmanızı önemeyerek yaşadığı hayata hiçbir şey olmamış gibi devam ediyordu. Siz onun ardında kalırken o bunu önemsemiyordu. Yanlış anlaşılma ama Kim Taehyung insan sevmiyor değildi yalnızca kolay kolay güvenmiyor ve bağlanmıyordu.

Ben ise tam tersi bir karakterde bir fotoğrafa bakmakla bile bağlanabiliyordum.



















Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alabilir miyim? (Uzunluğu veya kısalığıyla ilgili düşüncelerinizi değil)

Hepinizi seviyorum öpüyorum ve kaçıyorum.

Yirmi ikinci bölümü güncelledim ama bir sorundan ötürü büyük ihtimal size bildirim gelmiyor. Beni takip edenler için panomda paylaştım oradan ulaşabilirsinizz.

Don't Worry  / TkWhere stories live. Discover now