Otuz yedi'

5.9K 458 94
                                    

Oturduğum kaldırımda bir çocuk gibi ağlamak istedim. Kendimden geçene kadar, hatta kendimi unutana kadar ağlamak ve ardından uyuyup sabaha hiçbir şey hatırlamadan devam etmek istedim. Taehyug yanımda ona yaptığım çorbadan usul usul üfleyerek yerken ben olduğum yerde yok olmayı istedim. Onun karşısına daha öncesinde çıkmadığım için, onu bunca zaman tam anlamıyla anlayamadığım için, onu tanıyamadığım için yok olup gitmek istedim.

Ama bakışlarım onun bedenini bulduğunda buğulu gözlerimle dudaklarımda ki buruk tebessümle ona bakarken anladım ki dünyada başıma yıkılsa ve ben o dünyanın altında dahi kalsamda olduğum yerden bir adım ileriye gidemezdim.

Kitlenmiştim, Kim Taehyung beni kendisine kitlemişti ve bunun için hiçbir çaba göstermemişti. O yalnızca kendisi olmuştu ve bende ona kapılmıştım. Adımızın önündeki sıfatları en başında siktir edip kapılmıştım.

"Beni daha ne kadar öyle izleyeceksin?"

Taehyung'un sorusu ile kaşlarım istemsiz bir şekilde çatılırken

"Nasıl yani?" Diye sordum.

Onu nasıl izlediğimden haberim yoktu. Öylesine dalıp gitmiştim yüzüne

Başını önündeki küçük tencereden çekip bana döndürdü. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı, gözleri ışık saçıyordu.

Sen siyaha mahkum bir adamın gökkuşağı oldun.

"O kadar güzel bakma Jungkook"

İşaret parmağıyla alnıma dökülen perçemlerimi kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra başımı önüme eğmem ile perçemlerim tekrar alnıma dökülmüştü.

"Baktığım bu kadar güzelken, nasıl güzel bakmayayım" diye fısıldadım.

Artık hislerim içime sığmıyor taşıyordu adeta, her saniye her dakika Taehyung'a hissettiklerimi anlatmak istiyordum. İçimden geçenleri bilsin istiyordum.

Elindeki küçük tencereyi yanına bırakıp bedenini tamamen bana döndüğünde bende usulca başımı kaldırdım. Başımı kaldırmam ile gözlerimiz orta yolda birleştiğinde dudaklarımdaki tebessüm genişledi. Taehyung'un sıcak avuçları yüzümü sararken ben çoktan gözlerinin derinliklerinde kaybolmuştum.

"Çok fenasın be güzelim" diyerek dudaklarını alnıma bastırdığında kalp atışlarım hızlandı. Bedenim sıtma tutmuş gibi bir titreme ele geçirirken başımı hızla öne eğdim. Başımı öne eğmem saliselik sürdü Taehyung çenemden nazik bir şekilde tutarak başımı kaldırıp gözlerinin içine bakmamı sağladı. Yıldızlar kadar parlak olan gözlerine.

"Kim'den sonra hiçbir zaman toparlanamayacağımı düşünmüştüm" dedi ve duraksayarak yanağımdaki bir elini geri çekerek alnıma düşen perçemlerimi sabırla tekrar kulağımın arkasına sıkıştırdı. Ben ise sakin soluklarla konuşmasına devam etmesini bekliyordum.

"Ama sen öyle bir şeysin ki yeniden doğmamı sağladın Jungkook. Ben seninle yeniden doğdum, ben uzun zaman sonra seninle nefes aldım."

Yüzümdeki eli belime inerek bedenimi kendine çekip başımı göğsüne bastırdı. Burnuma nüfuz eden kokusuyla nefes aldığımı hissettim.

Taehyung'ta bende geçmişte zorlu günler geçirmiştikten ben o zorlu günleri akramda bırakıp kaçarken bulmuştum kendimi, Taehyung ise kendini daha da zor günlere sokarak bulmuştu kendini, ve yolun sonunda kaderi bulan iki kişi karşılaşmış biri diğerinin yaşama sebebi olurken, diğeri de o kişinin nefes almasını sağlamış.

Başımın üzerine çenesini yaslayıp konuşmaya devam etti.

"Ben seninle sevmenin ne demek olduğunu anladım Jungkook. Sevmek yaşamaktan vazgeçmek değilmiş aksine sevdiğin için yaşamayı göze alabilmekmiş. Ben senin için yaşamayı göze alıyorum güzelim"

Duyduklarım gözlerimin dolmasına sebep olurken saçlarımda hissettiğim küçük öpücüklerle gözümden akan yaşları durduramadım. Bu zamana kadar acıyla kavrulup kanayan ruhum bugün sevginin kollarında yaş döküyordu.

Kollarımı sıkıca Taehyung'un beline sarıp başımı boynuna gömdüm. Boynu öyle güzel kokuyordu ki kokusunu derin derin içime çekerken öpücük kondurmadan edemedim. Orası en çok öpülmesi gereken yerdi.

Boynu cennetimdi.

"Seni seviyorum" diye fısıldadım kendimin dahi duymakta zorlandığım sesim ile, ama onun duyduğuna emindim. Kollarım altında kasılan bedenide bunu kanıtlıyordu.

Taehyung'un başı da boynuma gömülürken o da aynı benim gibi kısık bir şekilde

"Seni seviyorum" diye fısıldamıştı.

Kalbim mutluluktan deli gibi atarken Taehyung konuşmaya devam etti.

"Tedaviyi kabul ediyorum güzelim."

Boynumdan çekilen başıyla bende kendimi geri çektiğimde sulu gözlerimle Taehyung'un gözlerinin içine baktım.

"Gerçekten mi?" Diye sordum. İnanamıyormuş gibi oysa ki Taehyung daha öncede tedaviyi kabul etmişti, yalnızca Namjoon yüzünden bu gerçekleşememişti.

Taehyung gülerek başını olumlu anlamda sallayıp

"Gerçekten" dedi.

O an yaşadığım sevinci kelimeler ile anlatmak mümkün değildi. Kollarım hızla Taehyung'un boynuna dolandı sıkıca ve Taehyung'un kolları da yuvası bellediği belimi sıkıca sardı.

Kaç dakika öyle sıkıca sarıldık hatırlamıyorum. Geri çekildiğimde Taehyung'un yüzüne kahkaha atarak öpücükler bahşettim o da kendisini tutamayıp gülmeye başladı.

Kahkahalarımız sokağı doldururken ikimizde ilk defa birlikte bir şeyleri başardığımızı anladık.

Ben Jeon Jungkook, doktor Jeon Jungkook değil yalnızca Jeon Jungkook. Ömrümün sonuna kadar kollarım arasında ki adamı sevmeye yemin ettim.



















Ayyy final gibi bir bölüm oldu neden böyle oldu anlamadım.

Az kaldı yiyeceğim bu ikisini ha

Neyse uzatmayalım buraya bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim

Öptüüm 😘

Finale geri sayımda başlamış olduu.

Don't Worry  / TkWhere stories live. Discover now