Yirmi yedi'

6.6K 604 177
                                    

Hazırsanız başlıyoruzz...

Bulunduğum kaldırım üzerinde nefes almam her geçen saniye zorlaşırken gözlerim bir saniye olsun Taehyung'un evinin penceresinden ayrılmıyordu. Baekhyun ile konuşmamızdan sonra yaklaşık üç saat geçmişti ve ben ne kadar kendimi zorlarsam zorlayayım uyumayı başaramamıştım. Sanki göğsümün üzerinde bir el vardı ve ben uyumak için çırpındıkça o da göğsümü daha şiddetli sıkıyordu. O an ne Taehyung'un fotoğrafı ne de bir dal sigara kendime gelmemi sağlayamazdı. Tek çarem onu görmekti canlı bir şekilde.

Şimdi ise apartmanının karşısındaki kaldırımda duruyor yaklaşık yarım saattir bir adım ileriye atamıyordum. Aklımda süreklı düşünceler dönüp duruyor ve ben Taehyung'un karşısına çıktığımda ne söyleyeceğimi kafamda tartamıyordum. İlk defa bu denli bir çaresizlik içerisinde yürüyordu benliğim.

Taehyung bana güvenmişti ne olursa olsun bana güvenmeyi tercih etmişti.

Ama geldiğimiz nokta boktan bir durumdan farklı değildi. Kendimi açıklayacak kelimelerim dahi yoktu ama haklıydım. Ne olursa olsun Taehyung her şeyi yanlış anlamıştı ve bu konuda ben sonuna kadar haklıydım. Hiçbir şeyden haberim dahi yoktu, yalnızca arkamdan iş çevirilmişti.

Namjoon kendi yazıp kendi oynamıştı. Gerçekten ondan bunu beklememiştim ondan bu kadarını asla ama asla beklememiştim. O gün yanıma geldiğinde ve saatlerce konuşup sarıldığımızda ertesi gün beni arkamdan vuracağını hiç beklememiştim. Ona göre bu işin altından kalkamayacak duygularıyla işini ayıramayacak kadar becereksizin tekiydim. Öyle olmadığımı bilmeliydi. Konu işe geldiği zaman duygularımı pekala kontrol edebileceğimi bilmeliydi. Yani en azından bana güvenmeliydi.

Dakikalar su misali akıp giderken daha fazla beklemenin bir boka yaramayacağını anlayarak derin bir nefesi ciğerlerime hapsederek elimle hafifçe saçlarımı dağıtmış ve Taehyung'un hala açık olan ışığına son kez göz atarak apartmanın girişine doğru adımlamıştım.

Açık olan apartman kapısından kolaylıkla içeriye girip merdivenleri koşar adımlarla çıktığımda sonunda Taehyung'un kapısındaydım. Elim zile dokunmak için usulca havaya kalktığında bana yazdığı sözlerin gözümün önüne düşmesi ile havada kalmıştı.

Kocaman bir hayal kırıklığısın.

Şuan büyük ihtimalle hayatının hatası olarak görüyordu beni ve bu hiç olmasını istemeyeceğim bir şeydi. Ben ona karşı her adımımı günlerce düşünerek özenle atarken her şeyi en ince ayrıntısıyla düşünüp hareket ederken ve en önemlisi sonunda çabalarımın karşılığını alırken yakınım olan insan tarafından bütün her şeyin un ufak edilmesi şüphesiz ki bu hayatta uğradığım en büyük ihanetlerden birisiydi.

Aşık olmak ayıp veya suç bir şey değildi. İnsanlar aşık olduklarında beyinlerini kaybetmiyorlardı. Taehyung'a aşık olmam hiçbir şeye engel değildi. Engelde olamazdı.

Tekrardan derin bir nefesi ciğerlerime çekip bu sefer tereddüt etmeden zile bastım. Aksi taktirde asla elim o zile gitmeyecek gitsede dokunamayacaktım. Bu zamana kadar yeterince düşünerek hareket etmiştim. Şimdi ise yalnızca duygularım ile hareket etme zamanı gelmişti.

Dakikalar gibi gelen saniyelerin ardından açılan kapı ile bakışlarımı yerden kaldırarak Taehyung'un yüzü ile buluşturdum. Klinikten sabah taburcu olmasına rağmen dağılmış gibi duruyordu.

Oysa ben günlerce uykusuz kalarak onun tedavisini en ince ayrıntısına kadar kafamda planlamış ve aşama aşama ilerlemeye bile başlamıştım. Ama şuan karşımda gördüğüm Taehyung bana ilk halini hatırlatıyor ve her şeyin en başa döndüğünün sinyalini veriyordu.

"Taehyung"

Adı dudaklarımdan zorlukla dökülürken Taehyung bedenini bir adım geri çekmiş ve içeriye girmem için alan bırakmıştı. Bu iyi bir şey miydi yoksa kötü bir şey miydi o an bunu düşünecek durumda değildim. Yalnızca ona ayak uydurarak seri hareketlerle bıraktığı boşluktan içeriye girmiştim.

Kapıyı benim içeriye girmem ile kapattığında önüme geçerek ilerlemiş ve tahminimce salon olduğunu düşündüğün odaya girmişti. Bende peşinden ilerleyerek salona girdiğimde gördüğüm manzara ile kanımın adeta vücudumdan çekildiğini hissetmiş ve saniyelik olarak dengemi kaybetmiştim.

Karşımda duran tek kişilik koltuğa oturduğunda yüzünde belli belirsiz bir tebessüm vardı ve bu canımı en derinden yakmaya yetmişti bile

Hızla yanına adımlayıp önünde diz çöktüğümde deli gibi bakışlarım masanın üzerindeki ilaç kutularında ve boş bardakta geziniyordu.

"Yapmadım de"

Sesim öylesine aciz bir şekilde çıkmıştı ki şimdi şurada bir çocuk edasıyla hıçkırarak ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Elimden birisini bacağına koyarak dikkatini üzerime çekmeye çalıştığımda kapanmaması için direndiği gözlerini gözlerime değdirdi.

"Yaptım"

O an dünya dursa veyahut ölsem canım bu kadar yanmazdı. Nefes alamadığımı hissettim. Onun buruk tebessümü karşısında nefessiz kaldım.

Her şey mahvolmuştu. Taehyung intihara kalkışmıştı.

Hızla ayağa kalkıp onunda kalkmasını sağladığım şuan durup şok olacak veya ağlayacak zaman değildi. Biran önce hastaneye gitmeliydik midesi yıkanmalıydı. İlaçlar vücudunda zehir etkisi yaratmadan midesi temizlenmeliydi.

"Ölmek istediğimi söylemiştim doktor. En ufak şeyde ölümü göze almaktan korkmayacağımı bilmeliydin."

Boğazımda sert bir yumru oluşurken ağlamamak adına kendimi sıktım. Şuan yeri ve zamanı değildi. Şuan yalnızca hastaneye gitmeliydik.

"Gerçekten tamamen bir hayal kırıklığısın Jeon Jungkook"

Derin bir nefes alıp kolunu tutarak peşimden çekelediğimde kolunu tutuşumdan kurtarak bedenimi ittirmiş ve

"Yalnızca bir hayal kırıklığısın. Git evimden"

Sakin olmalıydım şuan duygularıma yenik düşemezdim söyledikleri her ne kadar ağır olsada şuan bunların yeri ve zamanı değildi. Şuan Taehyung'un sağlığı her şeyden daha önemliydi. Ve bizim biran önce hastaneye gitmemiz gerekiyordu. O yüzden yalnızca başımı sallayıp

"İstediğini söyle bana ama yeterki zorluk çıkarma"

Ses tonum neredeyse yalvarır tonda çıktığında çatık kaşları ile yüzüme bakmıştı ben ise titreyen elimi tutması için ona uzattığımda kaşları daha da çatılmış ve bedenini bir adım geri çekerek bakışlarını yüzüme çıkarmıştı. Geçen her saniye bizi sona biraz daha yaklaştırıyordu ve ben bunun olmasını asla istemiyordum. Taehyung'un bilinci yerindeyken ilaçlar henüz midesinde karışıp zehir niteliği oluşturmadan evden çıkmalıydık ama Taehyung'un zorla asla buradan çıkmayacağını biliyordum. Onu zorlarsam her şey daha da kötüye gidebilirdi.

"Yemin ederim güven bana Taehyung"

Cümlemin ardından dudaklarında belli belirsiz bir gülümse oluşurken şuan bu cümleyi kurmanın ne kadar mantıksız olduğunun bende farkındaydım ama başka bir şansım yoktu. Taehyung güvende hissetmediği sürece kılını dahi kıpırdatmayacak birisiydi.

Elini kaldırdığında bu sefer benim dudaklarım gülümsemek adına kıvrılmıştı ama bir anda eli düşerken Taehyung'un gözlerinin kapanması ile hızla ileri atılmış ve bedeni yere düşmeden tutmuştum bedenini.

Gözlerim bir dehşete şahit oluyormuş gibi irileşirken sakin olmak adına kendimi telkin etmeye çalışıyor bir yandan da Taehyung'un nabzını kontrol ediyordum.

Güvenin olmadığı yerde yaşam olmazdı.



















Bu zamana kadar ki en uzun bölüm oldu düşünceleriniz neler?

Don't Worry  / TkWhere stories live. Discover now