1

33.8K 1.1K 87
                                    

Merhaba. Askeri bir kurgu ile sizinleyim. Arşivimde bulunan bir çok kurgu var fakat en zorlandığım bu hikaye oluyor. Son zamanlarda askeri hikayelere merak saldığım için yazmayı denemek istedim. Ne kadar başarılı olurum bilmiyorum. Hatalarım olursa affola.Takdir edersiniz ki askeri olaylara fazla vakıf olmuyoruz.Bu hikaye hayal ürünüdür. Bu hikaye de olan tek gerçek şerefli ve şanlı olan Türk askeridir. Onun dışında gerçek kurum ve kişilerle bağlantısı yoktur. Yorum yaparken bunları göz ardı etmeyin lütfen.

Giriş Bölümüdür.

Gözüme uyku girmeyen bir geceyi daha bitirmişken yerimden kalktım.Buralarda yatmaktan ağrıyan sırtım kendini tekrar belli ettiğinde yüzümü buruşturmadan edemedim. Yaklaşık bir yıldır bir görev için buradaydım. Şerefsizlerin içine sızmak benim için fazlasıyla zor olmuştu. Zorluğundan kastım sadece güvenlerini kazanmak değil.

Buraya sızmak için birlikte geldiğim , abim dediğim adamı gözümün önünde şehit ettiler. O an sesimi çıkartamadım. Yapmayın diyemedim. Silahımı çıkartıp kafalarına sıkamadım. Gözümü dahi kırpamadım. Gözlerini güven vermek için saniyelik gözlerimle buluşturduğunda içimde çok şey koptu. Beni korumak adına kendini feda etmişti. Halbuki beni bu cehennemde tek başıma bırakmanın ne kadar doğru bir karar olduğu tartışılır. Kolumun dürtülmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp hızlı bir şekilde bana temas eden kişinin elini sıktım.

''Abla benim sakin ol'' Berivan olduğunu anladığımda elini bırakıp yerimde toparlandım. Psikoljik olarak son zamanlarda fazla zorlanmaya başlamıştım ve bir an önce her manada kendime gelmem gerekiyordu. Vatan diye hatırlattım kendime. Her şey Vatan. Vatanım için güçlü kalmam gerekiyor.

''Dalmışım'' dediğimde başıyla onayladı beni. Zorla köyden kaçırılmış ve buraya getirilmişti.Beynini adeta yıkamışlardı. Fakat Berivan akıllı kız , körü körüne onların arkasından gitmiyordu. Sorguluyordu , şüphe ediyordu ama buradan çıkışı yoktu.

''Kaç defa seslendim duymadın abla ondan dokundum kusura bakma'' dediğinde saçımın örgüsünü bitirip ona döndüm.

''Sorun yok Berivan , dedim ya dalmışım. Hadi gidelim''

Kaldığımız yerden çıktığımızda ciğerlerime dolan temiz havayla biraz olsun rahatladım. Hayvanı bağlasan durmayacak yerlerde yaşıyorlar resmen. Sorsan dava uğruna , devlet uğruna. Olmayan devletlerinin davası için kendilerine yaşattıkları zulüm için üzülemiyorum bile.Burası bunlar için lükstü.

Her gün iğrenmeden suratlarına bakmak için kendimle verdiğim savaşı gün geçtikçe kaybedecek gibi olduğumu hissediyorum.Uzun süredir buradayım ve bitmesine ne az var diyebilirim ne de çok var diyebilirim. Tek duam , buradaki görevimi sağ salim bitirip yuvama dönebilmek. Bunun için kendime gelmem gerektiğinin farkındayım ama tek başına olmak gerçekten çok zor. En önemlisi kadınsın.Her an tetike olman gerekiyor çünkü burada ki davarların ne yapacağını kestiremiyorsun.Derin bir nefes alıp  son bir kez etrafı izledim.

''Dila, başkan seni çağırıyor'' Seslenen andavala dönüp baktım. Burada ki adım Dilan'dı.

''Geliyorum'' taviz vermeyen sert sesimle cevap verdiğimde iğrenerek yüzüme bakıp başını iki yana salladığını gördüm. Orospu çocuğu.

Beni defalarca taciz etmeye çalışmış ama başaramamış üstüne dayağımı yemiş herifin tekiydi.Burada kadınsanız canınızı hatta daha çok namusunuzu korumanız gerekiyordu. Tek girişim bu şerefsizden olmamıştı.
Burada bir süre hep şüpheyle yaklaşsalarda bir anda etrafımda pır dönmüşlerdi. Dokunmak isteyip dokunamayan şeref yoksunu itlerin tehditlerinden anladığım kadarıyla birisi benim arkamı kolluyordu. Dediğimin aksine yalnız olmadığımı hissediyordum bazen ama bu hissi verenin kim olduğunu öğrenemiyorum. Tek tahminim istihbaratın işi olduğu.

Dağların AsenasıWhere stories live. Discover now