13

8.7K 485 30
                                    

Merhaba,
hayatımın yoğun bir döneminde olduğum için bölümlerin arası uzuyor.
Sınav haftası, staj derken buraya ayıracağım süre maalesef azalıyor. Olabildiğince yazmaya çalışıyorum ama anca bu kadar oluyor.
Biraz da bu konu istediğim gibi ilerlemiyor. Tıkanmalar çok oluyor.
Olabildiği kadar buradayız
İyi okumalar

İyi bayramlar 🫶🏻

Gece gelen ihbarla kendimizi baskın yapılan bir köyde bulduk. Tam sınır diyebileceğimiz bir yerdeydik. 100'den fazla ölü vardı. Her yer savaş alanından beterdi.

Panik havası her an daha da artıyordu. Kaçırılan şimdiye kadar belirlediğimiz 10 çocuk vardı. Aileler her köşede ağıt yakıyor bizi gördüklerinde yardım istiyordu. Bize güveniyorlardı. Her adımımızda kayıp sayısı artıyordu.

Geldiğimizde elimize geçen bir kaç it vardı. Ama konuşmamak için hala direniyorlardı. Nereye götürdüklerine dair en ufak bir bilgiye dahi ihtiyacımız vardı. Barış ateş topu gibiydi. Ve yanına beni atmışlardı.

Çünkü hepsi öyleydi. Sempatik yüzüne alıştığım Telli dahi korkutucu bir haldeydi. Hepsini toplamakta bana düşmüştü. Bir yerde benim hepsine nazım geçiyordu. Komutan olmamın yanında beni kız kardeş belkide abla olarak görüyorlar ve lafıma bir şekilde geliyorlardı.

"Komutanım! Komutan!" bir kadının bağırışına döndüğümde Barış'ta benimle aynı anda döndü. Üzeri parçalanmış eli yüzü ağlamaktan şişmiş bir kadın geliyordu. Krem rengi badisinin üzerinden karnında ki kan da fazlaca belli oluyordu. Hızla yanına koşup koluma girdiğimde bir evin girişinde ki merdivene oturmasını sağladım.

"Vuruldunuz mu?Bir bakabilir miyim?" diye sorduğumda kaldırmaya çalıştığım yeri eliyle indirdi. Gözlerinden yaşları hala akmaya devam ediyordu.

"Bırak yaramı komutan, çocuklarımı aldılar. Zorla götürdüler kızlarımı. Ne istersen yaparım ne olur yardım et kurtar. Bul onları." dediğinde gözlerim bir kaç saniyeliğine kapandı. Yine kayıp çocuk sayısı artmıştı.

"Kaç tane çocuğunuzu aldılar?" Barış tok bir sesle sorduğunda kadın bendeki gözlerini ona çevirdi.

"Üç, üç kızımı da aldılar. Kötü şeyler yaparlar onlara komutan ayaklarınada kapanırım yeter ki kurtar!" feryat figan ağlamaya başladığında yutkunma refleksimi dahi gerçekleştiremedim. Kadına uzanıp sarıldığımda bunu bekliyormuş gibi kollarını hemen sarmıştı. Bugün kaç annenin yüreğine ateş düşmüştü ama biliyorum ki o ateşle o itlere daha farklı muamelelerde bulunacaktık.

Kadını, sağlık görevlilerine teslim ettim. Bulmamız için hala yalvarıyor bir sürü vaatlerde bulunuyordu. Diğer ailelerin yaptığı gibi. Öyle ki kadın karnına darbe almıştı umrunda dahi değildi.

Barış bizim ekibi kenarda toplamıştı. Hemen yanlarına gittiğimde hepsi bi duruşlarını düzeltti. Gözlerinde ki öfkeyi o kadar net görüyordum ki, yanlış bir şey yapılmaması için onları nasıl çizgide tutacağım konusunda endişelerim oluşuyor.

"Komutanım toplam 21 kayıp çocuk var. Ölü sayısı aynı. Yaralılarda aynı şekilde." Faruk bana kısa bir özet geçtiğinde başımla onaylayıp Barış'a döndüm. Yüz hatları olabildiğince daha da gerilmişti.

"Yakaladıklarımızı konuşturmaya çalışıyorlar. Bir kaç bilgi var. İrtibata geçtim ama henüz bir dönüş sağlanmadı." Barış ortaya konuştuğunda herkesten bir ses çıkıyordu. Arif sinirle arkasını döndüğünde bir kaç saniye ona baktım sadece.

Dağların AsenasıDove le storie prendono vita. Scoprilo ora