15

7.4K 466 11
                                    

Merhaba,
iş güç derken o kadar koşturmacalı geçiyor ki günlerim, buraya girip yazmaya vakit bulamaz hale geldim.
Şimdi hafta sonu ev işinden fırsat bulup biraz yazıp yayınlayacağım.
Geçiş bölümü gibi düşünelim kısa gelecek çünkü.
Bir kaç net fikrim var, eğer başımı işten kaldırabilirsem güzel bölümler gelecek.
Lütfen desteklerinizi esirgemeyin.
İyi okumalar 🫶🏻

Havlumu yatağımın üzerine hızla serip aynada kendime baktım. Yanaklarım al al olmuştu. Islak saçlarım yüzüme dökülsede pek kapatamıyordu. Kaçacak yerimde artık kalmamıştı. Kedinin fareyle oynaması gibi bulduğu yerde sıkıştırıyordu beni. Suratsız komutan gitmiş yerini bambaşka birisi almıştı.

Saçlarımı olduğu gibi bırakıp salona ilerledim. Ali falan gelirse tek kurtuluşum olabilirdi. Ama ortaya Ali varken bir şey atarsa o zaman kedi sayısı ikiye çıkardı.

"Bir şey içer misin?" kapıdan seslendiğimde oturduğu yerden başını bana doğru çevirdi.

"Yok, sağ ol." dediğinde mecburen salona girdim. Yanına değilde karşısında ki koltuğa yayılıp oturunca, havalanan kaşlarını gülüşü takip etti.

"Seni niye yollamadılar bizimle?"

"Benim sizden ayrı görevlerim olabiliyor. Ali konuşmuş seninle galiba." dediğimde bir an hatırlamak için duraksadı. Ardından başıyla onayladı.

"Evet, hatırladım. Bir anda yok olabilirsin yani." geldiğinde ki rahat tavrı yoktu. Aslında onun timinde olduğum için olası bir durumda tek haberi olabilecek kişi oydu. Nerde olduğumu bilmesede gittiğimi bilecekti.

"Şu an öyle bir durum yok. Psikolojik açıdan toplanmamı bekliyorlar söylemiştim bunu sana ama tabi belli olmaz." dediğimde kafasında ne döndüğünü anlayamıyordum. Bir şeyler düşündüğü donuk yüzünden belli oluyordu sadece.

"Ne kuruyorsun kafanda, sor da rahatla." gülerek konuştuğumda ben arkama yaslanıp rahat pozisyon alırken o daha kıpır kıpırdı.

"Son görevini düşünüyordum." gülüşüm cümlesiyle tebessüme döndü.Endişesi bana yeni dank etmişti. Öyle bir durum ki kesin bir şey düşünmek imkansız gibi. Hatta gibisi fazla, direkt imkansız bir durum.

"Barış," sırtımı koltuktan ayırıp biraz öne doğru geldim. "Her an her şey olabilir. Aylar önce yolumuz o görevde birleşti ama bir şekilde ayrılabilirde. Ne olur, ne şekilde olur bilemeyiz. Belki aynısı olur, belki daha başka bir durum. Belki bir gün ,belki bir yıl." Belirsizliklerin yoruculuğu konuşurken bile yormuştu. Her cümlemde bi belirsizlik vardı. Her durum belirsizlik doluydu.

"Biliyorum. Bizde ne kesin ki zaten?" 'te' diyerek bi güldüğünde tebessümümü bozmamaya çalıştım. Anı yaşamayı öğrenmemiz gereken bir meslekteydik.Barış'ın bende oluşturduğu duygular bir anda kalbimde bir ağırlığa döndü. İkimizinde canı pamuk ipliğindeydi ama benim gidip dönmeme ihtimalim hatta canlıyken bile dönmeme ihtimalim ona göre çok daha fazlaydı.

"Şimdi de kafanda kuran sensin." gülerek konuştuğunda bende gülmüştüm. Karşılıklı olarak bir şeyler düşünüp tartıyorduk sürekli. "Alışık olduğumuz ve bildiğimiz durumlar bunlar Asena."

"Bir an düşününce garip geldi sadece. Ben soğuk bir şeyler içecektim getireyim mi sana da?" İlla bi çıkmam gerekiyordu bu ortamdan. Başıyla onayladığı an beklemeden mutfağa geçtim.

Dağların AsenasıWhere stories live. Discover now