(1.2) Cenneti Haketmek

121 47 91
                                    

Çok asil duran ve bir o kadar da vücudu içinde rahatça hareket edebildiği göze hitap eden bir formaydı üzerime giydiğim. Odadan dışarı çıktığımda Vecihi'nin beni beklediğini fark ettim. Yaşlanmaya yüz tutmuş adam gözleriyle beni bir süre süzdüğünde rahatsız olduğumu tüm benliğimle hissettim. Forma rahat olmasının yanı sıra derime adeta yapışıyordu, bu da vücut hatlarımın ortaya çıkmasına sebep oluyordu. Öte yandan sanki hiç ağırlığı yoktu, üzerime bir şey giymemiş gibi hissediyordum ve bu kadar darlığa rağmen cildim bir şekilde hava alabiliyordu. Kuşlar bunu görmüş olsa kesinlikle suikast görevlerinde kullanırlardı.

''Hoşuna gitti değil mi, bunu tasarımların dehası Worth tasarladı. Binanın yedi yöneticisinden biri o da, inan bana gördüğün anda onun kendisi olduğunu anlarsın. Turuncu rengi ormancı sakalları çok dikkat çekiyor,'' diyerek kendi kendine güldü.

Anlattıkları pek umrumda olmamıştı, üst kattaki isimleri öğrenmek ne gibi bir işime yarayabilirdi ki? Benim hedefim veliahttı, Heredot. Bana onun hakkında bilgi vermesini daha çok isterdim. Bu yüzden samimi olmayan bir gülümsemeyle muhabbeti kesmeyi sağladım.

Alınmış olacak ki akşam döngüsünün kalanında benimle hiç konuşmadı. Bir süre o önde ben arkada koridorlarda yürüdük. Sessizlik etrafı incelememe olanak tanımıştı. Sonuçta ilk kez B katlarını gezebiliyordum.

D katlarına göre koridorları daha dardı ve yol gösteren tabelalarla anlaşılabilir belirli bir sistemi vardı. Daha önemlisi duvarları sağlam, zemini temiz, tavanları örümceksizdi. Kesinlikle yüksek bir katta olduğumu hissediyordum. Bu katlar böyleyse A katları nasıldı acaba?

Sonunda altın işlemeli bir girişi olan asansöre geldiğimizde yürüyüşü bitirdik. İçine girdiğimizde sadece iki kat tuşu olması dikkatimi çekti. Sadece A ve B vardı, kısa süre içinde de harekete geçtik. Vecihi şaşkın bakışlarımı farketmiş olacakki kısa bir açıklama yaptı. ''A katlarına giden merdivenler yok. Tek giriş ve çıkış yolu asansörlerdir. Onlar da koskoca binada bir kaç tane var ve çok sıkı korunuyorlar. Birileri çipi ele geçirse bile elini kolunu sallayarak girmeye cesaret edemez.''

''Bu kadar önlemi neden aldınız, alt katlarda yaşayanlardan gerçekten bu kadar mı korkuyorsunuz?''

Yüzüme yorgun gözleriyle bir süre bakıp ciddi olduğumu fark edince kahkaha attı. ''Korkmak mı, alt kattakiler kim ki? Bu önlemler elit insanların kendi içlerinde mutlu ve rahatça yaşaması için, A katlarındaki cennet misali hayatı kim yaşamak istemez ki? Yani konu korkmak değil korumak. Alt kattaki insanların yaşamlarını görseydin dediğimi eminim anlardın.''

Vecihi'yi bu asansörde moleküllerine ayırmamak ve yüzümü asmamak için çok büyük bir mücadele vermeye başlamıştım. Yumruklarımı sıkarken ''Eminim öyledir,'' dedim gülümseyerek.

Bir anda asansörü mavi renkli ışınlar kaplamıştı. Bunlar katlar arasındaki yarı saydam mavi güç duvarlarına çok benziyordu. Çok zaman geçmeden de Vecihi teorimi doğruladı. ''Bu ışınlar formandaki çipi tarayarak geçiş iznin var mı diye kontrol ediyor.''

''Çip çalışmasa ne olurdu?''

''Işınların basıncı ve asansörün yukarı çıkma isteği arasında tost olurdun, bu da bir güvenlik önlemi.''

Duyduklarım karşısında sesli bir şekilde yutkunduğum sırada asansör sonunda durmuştu ve kapılar yavaşça aralandı. Bir anlığına karşımdaki manzaraya inanamamıştım. ''Duvarlar rengarenk ve çok asil!'' diye haykırdım.

Vecihi bıyık altından gülerek, ''Sanatın yaşatıldığı A katlarına hoş geldin,'' dedi ve beklemeden yürümeye koyuldu.

Binanın çatı katlarında olduğumuz çok belliydi, artık koridorlar daha kısa insanlar daha azdı. Yeni bir deneyim yüzünden üzerime oturan gerginliğin etkisiyle etrafa ilerlerken ürkek bakışlar atmaya devam ediyordum. Her koridorda birbirinden değişik grafitiler ve ellerinden kitaplar düşmeyen insanlar vardı.

HiyararsaWhere stories live. Discover now