(1.3) Ejder Damgası

100 32 95
                                    

***

''İşte Heredot ile böyle tanıştım,'' dedi yavru serçe kuşlar mahkemesinde.

Mahkeme salonunda derin bir sessizlik hakimdi. Yargıç kuş anlatılanlardan notları bir süre inceledi. ''Öncelikle A katlarında kendini Esmira olarak tanıtmışsın. Özel bir sebebi var mı, ya da gerçek ismini açığa çıkararak çok önemli bir kuş kuralını daha mı çiğnedin?''

Yavru serçe bakışlarını yere çevirdi üzgün duran yüzüne bir anlığına bir tebessüm oturdu. Daha hayat dolu bakışlarla yargıca tekrar döndü. ''Hayır, gerçek ismim değil. Ve benim için...'' cümlesini tamamlamadan önce boğazını temizledi. ''Benim için özel bir isim değil, o an aklıma bu isim gelmişti.''

Birden mahkemeyi yakından takip eden kalabalığın içinden asker kuşlardan biri öne çıktı. ''Vecihi iti ile aynı asansörde kalmak ve elinde silah varken Heredot'un yanında durmak mı?''

Yargıcın beklenmedik konuşma yüzünden oluşan şaşkınlığı geçer geçmez ''Lütfen sessizliğinizi koruyun yoksa dışarı atılırsınız'' dedi.

''Hayır efendim, buraya susmak için gelmedim! Onları öldürmek için fırsatı vardı, hatta çatıya girdi ve tüm yöneticileri savunmasız yakaladı. Ama geldiğimiz hale bakın. Bu kız artık bir kuş yuvasına ait değil. Kendisi açıkça bir haine dönüşmüş!''

''Onları öldürmeme sebebim daha fazla bilgi alabilirim diye düşünmemdi. Yuvaya daha fazla yem uçurabilirdim,'' diye öfkeyle askere çıkıştı serçe.

''Yeter! muhattabın benim, burada sadece ben soru sorar ben yargılarım, gözlerini doğru yere çevir serçe. Askeri de odadan çıkarın,'' diyerek olaya el attı yargıç.

Asker zorla çıkarılırken son kez bağırdı. ''Yiten hayatların hepsi senin suçun hain, unutma bunu!'' Kapı kapandı.

Yargıç yüzü tekrardan düşen serçeye ya da arasında tartışan kalabalığa kulak vermeden sorusunu sordu. ''Peki, Heredotu'u öldürmeye ne zaman karar verdin?''

''Vermedim.''

''Ne demek bu,'' dedi yargıç hızla not alırken. Aldığı cevaba şaşırdığı belliydi.

''Bana o gün kuş damgalı gizli bir görev daha iletildi.''

Kalabalıktaki tartışma sesleri hızla yükselmişti. Yargıç masasındaki notları hızla kontrol etti. Sonra aniden bir süre sessizlik oldu. ''Ama kayıtlarda sana gönderilen başka bir görev yok.''

''Duyduklarıma mı inanayım yoksa gördüklerime mi sayın yargıç, bana ilk haftam dolmadan bir görev daha gönderildi.''

''Anlat o zaman nasıl oldu bu, detayları duymak istiyorum,'' dedi yargıç not almak için yeni bir sayfa hazırlarken. Yavru serçe derin bir nefes aldı.

***

Akşam döngüsü yeni sonlanmış gökyüzü yavaşça güneşe teslim olmaya başlamıştı. Dışarıyı kelimenin tam anlamıyla kavuran bu olay, binanın sadece dış cephesini etkiliyordu. Çatı katının hemen alt katında oturan Heredot, odasındaki serinliğin tadını çıkararak yataktan kalkmak için gözlerini araladı. Hemen peşinden de tiz bir çığlık gecikmemişti.

''Burada ne işin var senin?'' diye bana haykırdı.

Bir elimde bez tutarken diğer elimle alnımı sildim. ''Bana odanızın anahtarını verdiniz.''

Heredot'un gözleri bir anlığına fal taşı gibi açılmıştı ve gülümsedi ama muhtemelen şaşkınlık ve sinir karışımı bir tepkiydi bu. ''Asistanımsın sana tabi anahtarı vereceğim. Ama bu ben yarı çıplak uyurken odama girme hakkı vermiyor. Açıklama bekliyorum, en azından beni uyandırabilirdin.''

HiyararsaWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu