(1.10) İlk Kar Topu

24 8 26
                                    

Bölüme başlamadan önce gösterdiğiniz ilgi için teşekkürler. Destek olmak için bölümü oylamayı, beğenmeyi ve bizi takip etmeyi unutmayın. 💟

***

''Ne fiyasko ama,'' diye bağırdı mahkeme salonundaki kuşlardan biri. Çoğunluk, kuşu destekleyince sanki hakkı varmış gibi konuşmaya devam etti. ''A katlarına yapılmış ince ince dokunmuş bir planı bozma girişiminde bulunan bir haini yargılıyoruz, ona kuş bile dememeliyiz.''

''Sessizlik,'' haykırarak uyardı yargıç kuş. Karşısında duran kız ise boynu bükük öylece ayakta dikiliyordu. Yargıç, kıza bakıp bir süre düşündü. ''Söylenenlere karşı kendini suçlu mu hissediyorsun?''

Eski minik serçe kimseyle göz teması kurmayıp yere bakarken hayır anlamında başını salladı. ''Anlıyorum,'' diyerek not almaya başladı yargıç. ''Peki, o zaman neden yüzümüze bakmaya utanacak durumdasın?'' bir süre beklese de cevap gelmemişti. Notlarına kısa bir göz geçiren kuş aklına takılan bir soruyu sormaya karar verdi. ''Madem suikastı durdurmak istedin, neden Parks'ı öldürerek işine başlamadın?'

Ortamı tekrardan sessizlik kapladığında ve yargıç tam tekrardan not alacağı sırada kız konuşmaya karar vermişti. ''Parks bir konuda bana göre haklıydı. O ve ben aynıydık, onu öldüremezdim. Sadece ikimizden biri yanlış bir karar verdi.''

''Parks'ın neden yanlış bir karar verdiğini düşünüyorsun?''

''Hatayı yapanın Parks olduğunu söyleyen kim, yolu kaybeden bendim.''

Kalabalıktan tekrardan uğultular yükselmeye başlamıştı. Yargıç bu sefer herkesi eliyle uyardı. ''Peki, günün kalanında ne oldu anlatabilir misin? Suikastçiyi gerçekten bulabildin mi?''

''Aslında,'' dedi kız ve konuşacaklarını bir süre beyninde ölçtü. ''Suikastçıyı bulmak benim için zor olmamıştı,'' diyerek anılarını anlatmaya tekrardan başladı.

***

Zifiri karanlığın içinde aniden belimden tutulup buz gibi soğuk bir duvara fırlatılmayı beklemiyordum. Vücudum eski eğitimlerim yüzünden ayakta kalmayı başarmıştı ama ben kendime hemen gelememiştim.

Karanlık odanın bir diğer köşesinde ayak sesleri duyuldu, biri üzerime yavaş yavaş yürüyordu. Avını korkutmak istemezmiş gibi sakindi ve aynı rahatlık sesine de yansıdı. ''Zekisin,'' dedi. Karşımdakinin tınısına bakılırsa orta yaşlarda bir erkekti. ''Suikast yapabileceğim tüm yöneticiler cenaze hazırlığı yapmakla meşgul, direkt içlerine giremezdim. O yüzden bölgeye yakın avlarımın kör noktası olabilecek bir alanda bekledim.''

Kendime gelmek için başımı sallayıp, sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştım. Ancak bulunduğumuz oda neredeyse bomboş olmalıydı ki güçlü yankılar tahmini imkansız hale getiriyordu. Ben de aynı şekilde yanılmasını umarak sessizce odada dönmeye başladım, bu iş artık iki katil arasında körü körüne ve ölümüne bir ebelemeceye dönmüştü. ''Konuşmuyorsun demek zeki kız.''

Odayı bilmemek en büyük sorunumdu, nerede ne var emin değildim. Bu da suikastçıyı bir adım öne taşıyordu. Casuslar için bilgi güçten daha değerlidir, kuş kurallarından sadece birisiydi. Önemini ise şimdi anlıyordum. Aniden kınından çıkan bir hançerin sesi havayı kesince irkildim, adam bir denemede bulunmuştu. ''Şu işe bak, tarihi eser bir panoyu kestim.''

Deneme sırası elinde sonunda bana da gelecekti. Sessizce geçirdiğim kısa vakitte gözüm karanlığa daha da adapte olmuştu. Belli belirsiz silüetler görebiliyordum, üzerime atılan uzun boylu bir adamı da son anda böyle fark ettim. Heyecandan nefesimi tutup kendimi bir adım yana attığımda yanımdan geçen hançerin metal kısmında kısa bir süreliğine tırsmış çocuksu suratımı gördüm. Ne yapıyorum ben böyle, ben de rakibimi yenebilecek kadar güçlü bir suikastçıyım!

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 16 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

HiyararsaWhere stories live. Discover now