(1.1) Yuvadan İlk Uçuş

304 73 155
                                    

* Tacın Ağırlığı *

Yüzlerce insanın toplandığı derme çatma sözde mahkeme salonu denilen devasa bir odanın ortasında yirmili yaşlarına yeni girmiş genç bir kız duruyordu. Tüm gözler onun üzerindeyken onun gözlerinde yalnızca donukluk vardı.

Kalabalık yargılanan kızın alacağı cezayı kendi aralarında tartışırken salonda önü kesilemez bir uğultu oluşmuştu. Aç mı bırakılmalı, idam mı edilmeli ya da daha kötüsü binadan mı atılmalı?

''Sessizlik,'' diye haykırdı sonunda sonuca varmış olan kuş. Yargıç kuş, önündeki çürük masasına birkaç kez paslı bir çekiçle vurduktan sonra ''Kanıtlar su götürmez, ancak yine de hikayeyi bir de senin ağzından dinlemek isteriz yavru serçe.''

Yargılanan kız, yavru serçe lakabını duyduğunda kafasını kaldırdı. Kuşlar eskiden onu hep böyle çağırırdı. Anıları depreştiğinden bir anda gözleri doldu. Aceleyle kolunu kullanıp gözlerini sildi. ''yaşadıklarımı anlatmayı çok isterim.'' Sesindeki kırgınlık herkesin vicdanını sorgulamasına neden olabilirdi. ''Ben kuşların eski üyesi minik serçe, tam adım...''

''Tam adına gerek yok, anlatmaya devam et.''

Kız başıyla onayladı. ''Bundan iki ay kadar önce Ella ilk büyük görevim için beni ziyaret etti.''

***

Akşam döngüsü yeni bittiğinde odamdan çıkmak için üzerimi giyiniyordum. Kıyafetlerimi çıkarıp sadece iç çamaşırlarımla kaldığım sırada kapım büyük bir gürültüyle açıldı. İlk tepkim çığlık atmak ve elimdeki kıyafetlerimle üzerimi kapamaya çalışmak oldu.

Odama giren, kuşların en büyük komutanlarından Ella'ydı. Gözlerini devirip ''Seni çocukluğundan beri besliyorum yavru serçe. Sence görmediğim özel bölgen kalmış mıdır, bir dahaki sefere çığlığında kulağımı patlatmamaya çalış.''

''Ama odaya öyle bir girdin ki.''

''Her neyse, daha önemli meselelerimiz var,'' diyerek elinde kuş damgalı bir zarfı gösterdi.

Bir anda gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. ''Ama beni görevlere göndermemek istediğini sanıyordum, hani hazır değildim? Binadaki diğer katların aklımın alamayacağı tehlikelerle dolu olduğunu söylemiştin.''

''Evet, söyledim. Ama bu görevde durum çok farklı. Eğer başarılı olursan prensesler gibi hayatına devam edebilirsin. Sonunda bu korkunç binanın D katlarından kurtulup A katlarında yaşayabilirsin. Belki çatıya çıkıp yıldızları da görebilirsin.''

''Sen ne demek istiyorsun?''

Elindeki zarfı gülümseyerek bana uzattı. ''Herkesin hayatını değiştirebilecek bir görevin öncüsü olacaksın minik serçe.''

Zarfı heyecanla kapıp hemen beceriksizce açtım. Nefesimi tutup kağıtta yazılanları büyük bir dikkatle okudum. Başta gülümseyen yüzüm yavaşça düştü. Burnumun üstünden bir bakış atarak ''Benimle dalga mı geçiyordun?'' dedim.

Şaşıran Ella bir süre beni süzdü. ''Hayır?''

''Binanın veliahttı kendine asistan arıyor ve benim olmamı mı istiyorsunuz?''

''Gayet doğru anlamışsın. A katına girmen ve hatta elini kolunu rahatça sallayıp dolaşabilmen için şansın olacak. Güvercinlerimize haftalık bilgi sağlayacaksın bu kadar.''

Dudağımı ısırıp kollarımı birbirime bağladım. ''Ama bu görevde hiç heyecan yok ki. Beni her türlü yakın dövüşte ve kılıç tarzı silahlarda acımasız eğitimlere soktun. Ama beni casusluk işine mi yolluyorsun?''

HiyararsaDove le storie prendono vita. Scoprilo ora