16.Bölüm

920 37 4
                                    

Ahsen adını duymamla içimde daha büyük bir boşluk oluştu sanki. Baranın telefonu kapatmasıyla:

-"Kimle konuşuyordun sen?"-dedim.

-"Şimdi değil Lorin'im. Anlatacağım ama şu anda değil. Kahvaltımızı yapalım sonra ne olur. Çok uzun ve geçmiş bir konu. İlk benden duymanı istiyorum ve aklına kötü bir şey getirme. Anlayışla karşılayacağına eminim güzelim".

-"Tamam, buna da tamam. Acaba ne saklanıyor benden bu evde. İnşallah düşündüğüm şey olmaz".

Kapıyı çarpıp odadan çıktım. Sinirden karnım acıkmıştı resmen. Ne ara böyle yemek sever olmuştum be. Hepsini çocuklarım yapıyordu biliyordum. Masaya koşar gibi geçtim. Zaten sabahtan beri doğru düzgün bir şey yiyememiştim. Sevinçle hazırlayacağım kahvaltıyı da kursağımda bırakmıştılar. Ya hakkaten ben nasıl bu kadar sakindim be. Ortalığı yıkmam gerekirdi aslında. Galiba ona çok güveniyordum. Onun için dinledikten sonra ne yapacağıma karar verecektim.

Yemeğimi bitiriyordum ki midemdeki acı sıvıyı hissettim. Hemen odaya koştum. Yediklerimi çıkardım. Baran da arkamdan gelmiş saçımı tutuyordu. Bu adam benim hiç bir şeyimden iğrenmiyor muydu mu? Yüzümü de yıkadıktan sonra lavabodan çıktık. Yatağa oturdu beni de yanına çağırdı.

-"Lorin şimdi benim lafımı kesmeden sadece dinle. Zaten nasıl anlatacağımı, nereden başlayacağımı bilmiyorum".

-"Tamam en baştan anlat dinliyorum".

-"Şimdi dünü açıklayayım. Dün beni arayan Ahsendi. Şimdi Ahsen kim diye soracaksın. Ahsen benim eski nişanlım. 4 yıl önce ben Ahsenle nişanlıydım. Sonradan ben onun beni aldattığını anladım. O günden sonra da sinirli ve sevgiye inancı olmayan birine dönüştüm. Herkes benden korkuyordu. Tabi o günden sonra hiç görmemiştim onu. Görsem bile artık onu ne seviyorum, ne de nefret ediyorum. Yani benim için yoldan geçenden farksız biri. İşte ben ondan sonra bütün kadınların aynı olduğuna inandırmıştım kendimi. Sana olan öfkem de onun içindi. Ama sen benim hayatımda bir çiçek gibi açtın. Beni hayatın güzel olduğuna inandırdın. Sen benim hayatıma Güneş gibi doğdun. O hayatın da filizlerini şu anda taşıyorsun. Evet biliyorum bunu senden saklamamalıydım. Ama unutulmuş bir şeyi sana söyleyip huzurumuzu bozmak istemedim. Yani şimdi de bozuldu ama bilmiyorum işte ".

-"Bunları anladım ve benden saklamadığın için de teşekkür ederim ama neden dün seni aradı ve neden evine kadar sen götürdün?"

-"Sen bunları nerden biliyorsun?"

-"Valla orası bana kalsın ama gazetelere bakarsan hiç te masum şeyler yazdığı söylenemez".

-"Şimdi o zaten Mardinli değil. İstanbullu. Ben şirket işleri için İstanbula giderken tanışmıştık. Göz önünde olmadığımız için de hiç kimse onu tanımıyor. Dün mekanda çok içmiş ve benim arkadaşlar orda olduğu için beni aradı. Çünkü benden başka tanıyan yok burda onu. Ben de gittim götürdüm geldim. Böyle olacağını bilmiyordum zaten. Seni de böyle zor duruma düşürdüğüm için özür dilerim. Seni üzmek en son isteyeceğim şey".

-"Yok ben seni anlıyorum. Tamam ilk duyduğumda beni aldattın sandım ama zaten seni dinledikten sonra her şeyi anladım. Ama yine de dün gittiğinde nereye gittiğini bana söyleye bilirdin. Hem üzülmemiş olurdum "

-"Peki prenses hanım kendimi nasıl affettire bilirim. Kırdığım yerleri nasıl onlara bilirim"-diyerek diz çöktü. Çok tatlı gözüküyordu. Kızım 1.90 adam diz çöktü ne tatlısı be. Ama bir iç ses olarak söylüyorum turnayı gözünden vurmuşsun mübarek. Analar neler doğuruyor be.

İç sesimi görmezden gelip:

-"Bence bizi tatlı yemeğe götürürsen seni affede biliriz".

-"Yeter ki siz isteyin. Emrinize amadeyim".

Berdel AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin