yirmi üç

31.6K 2.1K 139
                                    

Emir: yakısıklımm

sana geliyom

ne alayım gelirken

Bora: istemiyom bi sey :(

aç kalıp yok olucam ben

Emir: olmaz izin vermem

bana lazımsın sen

çikolata alıyorum ona hayır demen mümkün değil zaten

Bora: çikolata mı

Emir: HSFKALSFKFM/

evet bebisim çikolata

en sevdiğinden

süt de alıyım mı

Bora: çikolata yeter

ağlayarak yerim 

Emir: hala ağlıyo musun sen ya

güçlü kalacaktık hani :(

Bora: gözyasım kalmadı zaten

güçlüyüm bwn hem

Emir: güçlüsün tabi olumm

kimin arkadası

dersten çıktım geliyom ben tamam mı

Bora: tsmam

Çalan şarkıyla dudaklarım biraz daha büzüldüğünde geldiğim hal gerçekten çok garipti. Reddedilmiş gibi hissediyordum ki öyleydim zaten, ama utanç verici olan kısmı bunu bir teklifle değil öpücükle yaşamış olmamdı.

Normalde gurur yapıp hiçbir şey olmamış gibi davranırdım muhtemelen ama şu an öyle büyük bir duygu karmaşasındaydım ki mantıklı düşünme gibi bir olanağım kalmıyordu.

Sabahtan beri yaptığım şeyi tekrar ederek, şarkıyla birlikte bakışlarımı tavanıma diktim. Uzun bir süreyi öyle geçirdikten sonra çalan kapı ziliyle dikkatim o yöne çevrilmişti. Abimin kapıyı açıp Emir'le birkaç parça şey konuştuğunu duyduktan sonra odamın kapısı açılmıştı.

"Oyy, sen hala yataktasın." Emir benimle göz göze geldiğinde bir çocukla konuşurmuş gibi bir tavır takınarak yanıma gelip, yatağıma oturmuştu. "Nasıl oldun bakayım?"

"Daha iyiyim, başım ağrıyor sadece." Kapıdan bizi izleyen abim de olduğu için bütün mesele sarhoş olmakmış gibi davranarak konuşmuştum. Bir yandan ona rol yapma mecburiyetim vardı çünkü.

Emir abime olan bakışlarımı fark edip başını kapıya doğru çevirdiğinde abimle kısa bir süre göz göze gelmişlerdi. "Siz takılın öyleyse." Abim başını sallayıp konuştuğunda daha yavaş davranmaya özen gösteriyor gibiydi. "İstediğiniz bir şey var mı?"

İkimiz de başımızı olumsuz anlamda salladığımızda pekala dercesine başını sallamıştı. "Bora birde," Ancak söylemek istediği başka bir şey var gibiydi. "Koray buraya gelecekmiş, aranızdaki ne oldu bilmiyorum ama konuşmak istiyor."

Gözlerimi büyütüp hızla başımı sallayarak, "Hayır." diyebilmiştim. "Abi ona uyuduğumu falan söylesen olur mu? Ben gerçekten istemiyorum konuşmak." 

Destek ister gibi Emir'e baktığımda başını sallamıştı abime doğru. Abim bakışlarımızı gördüğünde, "Peki." diyerek geri çekildi. "Ama ne olup bitiyorsa bu işin uzamasını istemiyorum tamam mı?"

Hızla başımı salladığımda nihayet kapımı kapatarak çıkmıştı. Derin bir nefes verip başımı yastığıma attığımda, Emir'de çantasına ilerlemiş ve yatağa koyup içinden bir şeyler çıkarmıştı. En sevdiğim şey olduğunu bildiğinden çikolata içeren her şeyi almış gibi duruyordu.

"Teşekkür ederim." Zaten ağlamaya hazır olan gözlerim arkadaşımın inceliğini gördüğünde hızla dolmuşlardı. Bu halimi gördüğünde gülümseyerek saçlarımı karıştırdı.

"Depresyona gireceksek filmlerdeki gibi girelim dedim." Muzip bir şekilde konuştuğunda zorla gülümsedim ona karşı. Depresyonun böyle bir şey olmadığını ikimiz de biliyorduk aslında ama neşemi yerine getirmek için laf cambazlığı yapmaya çalıştığını anlayabiliyordum.

"İyi bari, yorganımı vermem ama." Konuşmaya pek mecalim olmasa da ona ayak uydurmaya çalışıyordum. Bir kişi en yakınım bile olsa kendi mutsuzluğumu ona sürekli yansıtmak istemezdim.

"Bana ne olmaz öyle," Yorganımı asılmaya başladığında vermemek için dirensem de asılarak yatağıma düşmemi sağlamıştı, kendini yanıma atıp güldüğünde yapay bir öfkeyle ona baktım.

 "Gülme bak sinirimi senden atarım." Huysuzca konuştuğumda umursamayarak omuzunu silkti. Yüzü bir anda ciddiye döndüğünde hangi konuyu açacağını anlamıştım. "Bir şey soracağım."

"Sor."

"Neden sana yazmak yerine abine söyletiyor lan?" Meraklı bir ifadeyle konuşsa da biraz çekingen duruyordu. Her an ağlayacağımı düşünüyordu sanırım, o kadar da değildi canım.

"Engelledim çünkü." Büyük bir şey değilmiş gibi konuştuğumda gözleri büyüyerek bakmıştı bana.

"NE?"

Hafif yüksek sesle konuştuğunda yüzümü buruşturarak ona baktım. "Ya bağırma, abim duyacak bak."

"Ne demek engelledim? Oğlum kaçmak istemiyorum dedikten sonra bunu mu yaptın cidden?" Art arda konuştuğunda umursamıyormuş gibi omuzumu silksem de öylece kaçmış olmam bana da kötü geliyordu biraz.

"Mecburdum ki. Her mesajında biraz daha yerin dibine girecektim yoksa." Dediğim şeyle bana hak veriyormuş gibi bir hal almıştı yüzü. Ama yine de bunun yanlış olduğunu düşündüğünü biliyordum çünkü Emir benim gibi değildi, kaçmazdı kolayca.

"Orası da doğru," Dediklerimi sorguluyor gibiydi. "Ama bilmiyorum ki, konuşup çözseniz daha iyi olmaz mıydı?"

"Bilmiyorum." Başımı çevirip tavana dikmiştim çünkü ben de bilmiyordum neyin iyi olup olmadığını. Bir şeyler daha soracağını tahmin ettiğimden, "Bunları konuşmasak?" diyebilmiştim. 

"Ulan merakımı sikeyim affedersin." Yattığı yerden kalkıp masanın üzerindeki laptopu alıp yatağıma getirdiğinde ne yapacağını izliyordum. "Eğlenmen için geldim felsefi sorular sormaya başlayacaktım az daha." Kendine kıza kıza laptoptan bir şey açmaya çalıştığını gördüğümde yüzümde ufak bir gülümseme oluşmuştu ve gerçekti.

"Ne yapıyorsun?" Ne açtığına bakmaya çalıştığımda bir film sitesine girdiğini görmüştüm.

"Madem moda gireceğiz filmsiz olmaz," Daha önce adını duyduğum ama izlemediğim bir filmi açıp laptopu yatağa koymuştu, bir çikolata paketini açıp elime tutuşturduğunda kendimi arkadaşımın yönlendirmesine bırakarak dediğini yapmıştım.

Belki mutsuzluk geçmiyordu böyle ama, o iki saat boyunca filme odaklanmaya çalışmış ve gerçekten bir şeylerden kaçabileceğimi hissetmiştim. Ya da öyle bir şeydi işte.

***
Şu bölümü yazayım diye üzücü üzücü şarkılar dinledim bir sürü, manyak etti bu Bora beni hsdfksfmksldf

Ha birde 40k oldukk <3

VESAİRE | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin