kırk yedi

13.5K 924 102
                                    

-

baby, I will love you 'til the end of time 

-


Zaman ve mekan kavramlarının dışına çıktığınız durumlar olurdu. Etrafınızdaki her şeyin silikleştiği, sadece sizin ve durumun içindeki kişinin odakta olduğu durumlar. Ve biz, geniş bir asansörün içinde bunu yaşıyorduk. 

Koray, sırtımı yaslıyor olduğum asansöre elini yaslayarak beni biraz daha sıkıştırmıştı. Dudaklarıma sertçe kapanan dudaklarına eşlik etmeye çalışıyordum, olabildiği kadarıyla tabii. "Koray," Bir elimi pürüzsüz çenesine atarak yavaşça kendimden ayırdım. "Biri binebilir."

"Binsin," Umursamazca mırıldandığında dudaklarımdan ufak bir kıkırtı çıktı. Dudağımın kenarına ufak ufak öpücükler konduruyorken hala bu tavrına gülüyordum. Böyle yakınlaştığımız anlarda düşünmeyi başarabilen kişi ben oluyordum. "Bora,"

"Hım?" adımı mırıldandığında yüzümü yavaşça çevirerek bakındım. 

"Eve kadar sabredebilecek misin?" Hafif koyulaşmış gözlerini biraz kısarak önce dudaklarıma, sonra da gözlerime çevirdiğinde onun da benden farksız olduğunu görerek yutkundum.

Başımı olumsuz anlamda salladığımda dudağının kenarı hafifçe kıvrılarak başını yan tarafa çevirdi. Onun da sabırsızlandığını görebiliyordum ama bulunduğumuz ortam kesinlikle buna müsait değildi. Her an biri gelebilir gibiydi ve bu adrenalin güzel gelse de doğru olmadığının farkındaydım. "Başka bir seçeneğim mi var?"

Söylediğim şeye usulca başını salladığında gözlerimi biraz kısarak merakla bakınmıştım. "Seçenekler bitmez," bunu mırıldandıktan sonra arkamda duran kat numaralarından birine basmış ve gözünü kırpmıştı. Ne olup bittiğini anlamıyorken açılan asansör kapısı ile hızla ayrıldık.

Şık giyimli bir kadın ve erkek asansör kabinine binerek bir numara tuşlamışlardı. Koray'ın üzerimdeki bıraktığı izleri saklamak istercesine aynaya dönmüştüm, onun önünde duran Koray'ın dudakları ise bu hareketimle kıvrılmıştı. Bu haline huysuzca baksam da onun da gömleğinin dağıldığını fark etmiştim. Bunun farkında gibi durmuyordu tabii.

Bir süre süren 'asansör gerginliği' sonrası bir katta durduğumuzda Koray bana, "Burası." demiş ve bileğimden tutarak inmemizi sağlamıştı. İndiğimiz kat bir öncekine kıyasla, aralıklı olarak birkaç kapının olduğu bir yerdi. Bu binanın otel kısmının da olduğunu hatırladığımda nereye geldiğimizi tam olarak anlamıştım.

"Gel bakalım," Asansörün kapanan kapıları ile Koray bileğimdeki elini yavaşça indirmiş ve ellerimizi birleştirmişti. Koridorun sonundaki camla kaplı duvara doğru ilerlemeye başladığında, ona uyum sağlayarak takip ediyordum. İki numaralı bir kapının önünde durduğumuzda, cüzdanındaki bir kartı çıkartarak okutmuştu.

"Ne," Tamam, odalardan birine gireceğimizi anlamıştım ama sadece yemeğe geldiğimiz bu yerde bir odasının olacağını tahmin etmiyordum. "Sana mı ait?" Yine anlamsız sorularıma başlayacağım belliydi ama merak ediyordum. 

"Hımhm," Onaylar bir mırıltı çıkarıp açtığı kapıyı geçmem için biraz daha araladı. Ona son bir bakış daha atarak içeriye doğru adımladığımda, arkamdan içeriye girmiş ve ışıkları yakmıştı. Aydınlanan ortam ile bakışlarımı etrafta gezdirmeye başladığımda, beklediğimden çok daha büyük bir yerle karşılaşmıştım.

"Seçenek derken süit daireden mi bahsediyordun?" Tam karşıda duran camla kaplı yere doğru ilerlerken mırıldanmıştım. Bu dediğime gülse de bir şey söylememişti. Bence tepkimde gayet haklıydım çünkü her gün bir gökdelenin odasında gezmiyordum sonuçta, ilgiyle bakınmamda bir sorun göremiyordum.

VESAİRE | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin