otuz beş

27.4K 2K 373
                                    

Açtığımız şarkıya eşlik ederek fırını açmış, hazırladığımız pizzayı koymuştum. Yaklaşık bir-iki saattir buna uğraşıyor olsak da güzel olmuşlardı sonuçta, değerdi.

Biz yemeği hazırlarken, abim de masayı kurmuş ve işbirliğiyle güzel bir akşam yemeği hazırlamıştık. Tek eksik Koray kalmıştı ve çalan zil sesiyle onun da geldiğini anlamıştım.

"Ben bakarım," Normalde gönülsüzce açacağım kapıya koşar adımlarla ilerlemiştim resmen. Kapıyı açıp karşımdaki bedeni gördüğümde yüzümde geniş bir gülümseme oluşmuştu. "Hoş geldin!"

"Hoş buldum."

Koray güzel gülüşünü bana sunup elindeki poşeti uzattığında, onu almış ve kapıyı kapatmıştım. Sanki ilk defa görüyor gibi her seferinde heyecan yapmam oldukça tuhaftı ama ilgili bakışlarımı hareketlerinde gezdirmekten kendimi alamıyordum.

"Geldin." Gülümsemem hiç solmadan ona bakmaya devam ederek konuştum.

"Geldim." Bıraksam bütün oyunlarıma eşlik edecek gibi cevapladı.

Yüzüne dökülmüş koyu saçları, her zaman anlamlarla bakmayı başarabilen gözlerini izlemeyi kesip, adımlarımın üzerinde biraz yükselerek yanağına ufak bir öpücük kondurdum. Bizi göremeyecekleri bir yerde olduğum içindi bu hareketim.

Hissettiğim pürüzsüz teni ve yoğun güzel kokusu duyularıma bir bir işlese de, ona attığım her adımda olduğu gibi hızla çekilerek içeriye doğru ilerledim koşar adımlarla. Utangaç biri gibi davranıyor oluşum sinirimi bozsa da, bunu kabullensem iyi olacaktı.

"Hoş geldin kardeşim," Abim içeriye giren Koray'ı gördüğünde konuşmuştu. Selamlaşma faslı bir süre sürmüş ve o sırada pizzanın pişmesini beklemiştik. O süreyi mutfağın tezgahına yaslanarak işlerden ciddi bir şekilde bahseden Koray'ı izleyerek geçirmiştim de diyebilirdik.

"Oldu sanırım," Emir fırına baktığında abim yanımıza gelmiş ve sıcak pizzayı çıkarmıştı. Onu alıp masaya götürdüğünde, ben de Koray'ın getirdiği poşetteki kutuyu açmakla meşguldüm. Kutuda gördüğüm şey çilekli ve çikolatalı bir sürü tatlıydı.

Gülümseyerek içine bakıyorken yanıma yaklaşan bedeni fark etmiştim. "Götürecek bir şey var mı?" Koray sorusunu yönelttiğinde başımı olumsuz anlamda salladım.

"En sevdiğim ikiliden getirmişsin." Büzülmüş dudaklarla ona bakmayı sürdürdüğümde yüzünde ufak bir gülümseme oluşmuştu. Yanıma yaklaşmaya başladığında biraz gerilsem de ne yapacağını merak ediyordum.

"O gün seni öptüğümde, yürüyen bir çilek gibiydin." Kulağıma doğru hafifçe yaklaşıp fısıldadığında vücudum adeta bir yay gibi gerilmişti. "Tahmin etmem zor olmadı."

Aynı ses tonuyla bunu da söylemiş ve hazırladığım tatlı tabağını alarak masaya ilerlemişti. Arkasından bir süre kalakalmış gibi baksam da belli etmemeye çalışarak ben de masaya ilerledim.

Kesilmiş pizzaları tatmaya başladığımızda hâlâ az önceki yakınlaşmalarımızın etkisindeydim. Yediğim şeyin tadını çıkarmaya çalışsam da hazırlarken mutfakta bulunduğum için pek iştahım yok gibiydi.

"Nasıl olmuş?" Emir hepimizin gözüne beklentiyle baktığında gülümsemeden edememiştim bu haline. Hepimiz yiyeceğimiz için biraz gerilmişti bunu yaparken.

"Harika bebeğim." Bir ısırık almadan önce konuştuğumda Koray'ın bakışları anlık olarak beni bulmuştu. Yok artık, o kadar da değildi...

"Güzel olmuş Emir, elinize sağlık." Koray da cevap verdiğinde Emir ikimize de gülümsemişti. "Afiyet olsun." Sevindiğini görebiliyordum ama bakışları abime kaydığında onun da bir şey söylemesini istediğini anlamıştım.

"Güzel olmuş," Abim ufak bir ısırık almadan konuştuğunda Emir'in gülüşü tamamlanmış gibiydi. "Oldukça iyi." İşte bu biraz tuhaftı.

Nezaketen mi söylüyordu bilmiyordum ama abim pizzadan nefret ederdi. Sırf onun için masadaki ev yemeğini de hazırlamıştık ama o pizzayı çok sevdiği bir şey gibi yiyordu.

Kaşlarım hafif çatılsa da en azından arkadaşımı kırmadığı için mutlu olmuştum. Açık sözlü olması bazen üzücü olabiliyordu. Belki de gerçekten sevmişti pizzayı, bilmiyordum.

"Projeyi bitirdin mi?" Abim, Koray'a doğru konuştuğunda sıkıcı iş muhabbetinin döneceğini bilerek Emir'e dönmüş ve onunla yeni video oyunu hakkında konuşmaya başlamıştım. Bence bizimki çok daha iyiydi.

"İtalyan ortaklar oldukça hevesli çalışmaya." Bir süre sonra Koray bu cümleyi kurduğunda Emir'in bakışları ona dönmüştü ve bu kıkırdamama sebep olmuştu. Resmen anında yakalıyordu duymak istediği şeyi.

"Orayı duyunca nasıl dönüyorsun ama," Ben Emir'e doğru konuştuğumda abim ve Koray'ın sorgular bakışları da bize dönmüştü. Hemen de duymuşları sıkıcı konuşmalarını bırakıp...

"Emir'in derin bir İtalya sevgisi var da..." Bakışlarımı Emir'e çevirdiğimde rahatsız olup olmadığını bilmediğimden izin ister gibi bakmıştım. Başını sallayıp onayladığında buna sevinmiştim çünkü en büyük hayalini öylece ortaya çıkarmak istemiyordum.

"Yaşamak falan mı istiyorsun orada?" Koray sorusunu yönelttiğinde başını onaylarcasına sallamıştı Emir. "Eğer gerçekleşebilirse evet." Ne kadar arkadaşımdan uzaklaşmak istemiyor olsam da gerçekleşmesini ikimiz de çok istiyorduk.

"Pizza sevgin de bundan kaynaklı o zaman?" Abim sorusunu yönelttiğinde hızla başını ona çevirmiş ve sallamıştı. "Evet." Yıllardır abimi görüyor olsa da her zamanki çekingenliğiyle cevaplamıştı, nedenini soracaktım bir gün. Sanırım abim ciddi biri olduğu içindi bu.

"Mümkün olursa üniversiteyi orada okumak istiyor," İçeceğimden bir yudum alıp konuştuğumda masada kısa bir sessizlik oluşmuştu. Bunun zor bir şey olduğunu biliyor olsak da, ne kadar çok çabaladığını biliyordum Emir'in.

"Öyle mi?" Abim meraklı bir ifadeyle konuştuğunda başını sallamıştı Emir yine. "Sanırım," Elindeki bardakla oynamaya başlarken konuştu. "Sanırım öyle, evet."

Bir süre destekler bakışlarımı arkadaşımda gezdirdiğimde, o da buruk bir gülüşle bakıyordu. Son zamanlarda onu ihmal etmiş gibi hissediyordum şimdi, onun hayallerini ve isteklerini unutmadığımı gösterircesine konuşmak istiyordum onunla.

"Bora da Amerika'da okumak istiyordu küçükken," Bir süre süren sessizlikten sonra abim konuştuğunda hızla bakışlarımı ona çevirmiştim. Hatırladığı şey bir süre donup kalmama yetecek bir şeydi, ben bile unutmuştum bunu. "Sonra orada beni özleyeceğini düşünüp vazgeçmişti."

Direkt olarak gözlerime bakarak söylediği şey önce donup kalmamı, sonra istemsizce gözlerimin dolmasını sağlamıştı. Abisini ailesi olarak görmeye başlayan küçüklüğümün sözleriydi bunlar. "Hatırlıyorsun." Dolan bakışlarımı gizlemeden kısık bir sesle konuştum.

Abim başını salladığında yüzümde buruk bir gülümseme oluşmuştu. "Abiler unutmazlar Bora." 

Aramızdaki açıklığın o da farkındaydı, biz bu hale son bir yıl içinde gelmiştik. O mükemmeliyetçi bir aileden kardeşini kurtarmak için çabalayan, durumumuz olmamasına rağmen ayrı eve taşınmamızı sağlayan kişiydi. Kalan bir miktar parasıyla bana çikolatalar getirendi. O her zaman hayal ettiğim kahraman figürüydü benim için. Hep öyleydi.

"Ben su getireyim," Dolan gözlerimden düşmek üzere olan yaşları göstermemeye çalışarak hızla masadan kalkmış ve mutfağa ilerlemiştim. İçimdeki küçük çocuk kendini günyüzüne çıkarmış, abisi ile olan açıklığı kapatmak istediğini gösteriyordu.

Bunu onunla konuşacak, arasına soğukluk giren kardeşliğimizi eskisine çevirebilmenin mümkünatını gösterecektim.

***
Son kısmı yazarken gözlerimin dolması şako mu :(

Bugün bir bölüm daha gelecek 🧚‍♀️

VESAİRE | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin