kırk dokuz

10.4K 918 26
                                    

Bazı şeyler zaman alırdı. Olmayacağını zannedebilirdin, başarısızlıkla sonuçlanacağını ya da istediğin gibi gelişmeyeceğini. Bütün bunlardan öğrendiğim bir şey var ise, elinden geleni yapmak ve sonrasında zamana bırakmanın ne denli önemli olduğuydu.

Camları açık arabada, Koray ile yolda ilerliyorken düşündüğüm şey buydu. Bu zamana kadar her ne yaşadıysam, zamanla birer birer çözülmüşlerdi. İyi ya da kötü yönde olmalarının bir önemi yoktu. Önemli olan, bu yaşadıklarımı birer sorundan çok yaşamın bir parçası olarak görmeye başlamamdı.

"Keyfin iyi bakıyorum?" 

Evet, bütün bu düşünceleri arabada açtığımız şarkıya eşlik ederken düşünüyordum. Koray ise bir elini direksiyona koyarak bana dönmüş ve gülerek konuşmuştu. Sesi çok fazla açmıştım ve bundan pek hoşlanmadığı belli oluyorsa da bir şey söylemiyordu.

"Hıhı," Bir elimi omzuna atıp oturduğum yerden olduğu kadarıyla dans etmeye başladığımda başını iki yana sallamış ve önüne dönmüştü. Trafik inanılmaz çekilmez bir hale gelmişti ve onun biraz gerildiğini hissedebiliyordum. "Biraz daha hızlansak hiç fena olmaz ama."

"O olmaz işte." Yolumuz biraz daha açıldığında aynı hızda ilerlemeye devam etmişti. Bu dediğine oflasam da hiç umurunda olmamıştı çünkü hız yapmayı pek sevmediğini biliyordum. En azından ben yanındayken.

"Ehliyetimi alınca istediğim kadar hızlanacağım." Omuzumu silkerek mırıldandığımda kaşlarının çatıldığını görmüştüm.

"Kesin öyle olur yavrum," Bu dediğim bile biraz gerilmesini sağladığında istemsizce gülmüştüm. Tabii ki sorun çıkaracak bir hızdan bahsetmiyordum ama şu ankinden hızlı olurdu en azından. İstanbul trafiğinde ne kadar olursa tabii.

Uzun bir süre boyunca, bir yandan şarkıya eşlik etmiş ve sohbet etmiştik. Sonrasında ise yol üzerindeki bir yerde, yiyecek almak için durmuştuk. "Bekle sen, alıp geliyorum." Koray bunu söyledikten sonra başımı sallamıştım ve o da arabadan inerek oraya ilerlemişti. 

Elindeki pizza kutuları ile oradan çıktığında, yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Yiyebileceğimiz bir sürü alternatif vardı ama daha önce de hep beraber Emir'in yaptığı pizzaları yemiştik ve bizim için resmi bir etkinliğe dönüşecek gibi duruyordu. En azından ben zorlayacaktım onları.

Güneş neredeyse batmak üzereyken, nihayet eve varabilmiştik. Evimin önünde gördüğüm abimin arabasıyla ona olan küslüğüm hızla son bulmuştu çünkü çok özlemiştim. Uzun süredir ayrı kalmıyorduk bu yüzden on gün bile çok fazla gelmişti bana.

Koray arabayı park edip arabadan indiğimizde, hızlı adımlarla eve ilerlemiş ve zili çalmıştım. Koray da yanıma adımladığında, bu halime gülüyor olduğunu görsem de umursamadan zili bir kez daha çaldım.

"Abi!" Kapı açıldığı anda bunu söylemiş ve hızla abime sarılmıştım. Ben onu boğarcasına sarılırken o da ellerini sırtıma sarmalamış ve gülmüştü. 

"Abim," Başımı omzuna yaslayıp sarılmaya devam ettiğinde, gülerek mırıldanmış ve saçıma ufak bir öpücük kondurmuştu. Ben orada sıkıca sarılmaya devam ederken sabırla beklemiş ve bir şeyler söylemişti. Sonrasında istemeyerek de olsa ayrılmıştım ve hep beraber içeri geçmiştik.

"Nasıl geçti?" Salondaki koltuğa yayılırken hevesle sormuştum bunu. 

"İyiydi, işleri hallettim işte." Yüzümdeki meraklı ifadeden iş harici bir şey anlatmasını beklediğimi fark etmiş olacak ki devam etti. "Sahile gittim birde, iyi geldi oraları görmek."

Dediği şeyi biliyor olsam da yeni duymuş gibi sevinmiştim çünkü kendi için hiçbir şey yapmadan gidip gelmiş olmasını istemiyordum. Bu olayda Emir'in parmağı olduğunu da biliyordum. "Çok iyi olmuş."

Biz bir süre abimi soru yağmuruna tuttuktan sonra, o da bize bu süre boyunca ne yaptığımızı sormuş ve bu içiyor olduğum suyun boğazıma kaçmasını sağlamıştı. O an çalan zil benim büyük bir kurtarıcım olmuş ve kaçarcasına kalkmıştım. "Ben kapıya bakayım."

Koray bana 'yazıklar olsun' tarzı bir bakış atsa da kusura bakmaması gerektiğini düşünüyordum çünkü yalan söylemek konusunda iyi değildim. Sahi o da iyi sayılmazdı ama en azından benim gibi tek bir soruyla kızarmamıştı. Salondan çıkarken konuyu benim derslerime getirdiğini duymuş ve buna ilk defa sevinmiştim.

"Hoş geldin!" Kapıyı hızla açıp karşımdaki arkadaşıma büyük bir gülümseme sunduğumda, bana ne olup bittiğini anlamaz şekilde bakıyordu.

"Hoş buldum da," Gözlerini biraz kısarak içeriye doğru adımladı. "Bu kadar sevineceğini bilsem daha erken gelirdim." 

"En iyi vakitte geldin kardeşim." Bir elimi omzuna atıp mırıldandığımda, bir şeyler döndüğünü anlasa da umursamamayı seçmiş gibi duruyordu. Ne yapayım, ona kurtarıcı gözüyle bakıyordum çünkü beni büyük bir sorudan kurtarmıştı.

Emir ile salonun girişine adımlayıp girdiğimizde, abim ve Koray'ın bakışları bizi bulmuştu. "Hoş geldin Emir," Koray bunu söylemiş ve bakışlarını tekrar bana çevirmişti. Hala aynı bakışlara sahip olduğunu gördüğümde dudağım biraz kıvrılmış ve omuzumu silkmiştim.

"Hoş geldin," Abim de kısa bir süre sonra mırıldandığında, bakışlarımı ona çevirmiştim ve gördüğüm ifadesi kaşımın biraz kalkmasına sebep olmuştu. Farklı yorumluyor olabilirdim ama Emir'e olan bakışları normalden biraz farklı, daha yoğun gibiydi.

"Hoş buldum," Emir ikisine karşı saygıyla mırıldandı ve gülümsedi. Sonrasında yanıma doğru adımladı ve hafif kısılmış bakışlarımı gördü, bu ne olup bitiyorsa dökül bakışımdı.

Tabii bunun için uygun bir ortam değildi bu yüzden sonraya saklayarak, akşam yemeğimiz olan ve normalden oldukça pratik pizzaları getirmiştik. Köşeli koltuğun önündeki sehpaya diğer aldıklarımızı da getirmiş ve sohbet ederek onları yemeye başlamıştık. 

Uzun bir sohbet sürecinden sonra herkesin yardımıyla etrafı toplamıştık. Abim ve Koray işler hakkında konuşmaya başladığında, Emir'i yanıma almış ve mutfakta içecek bir şeyler hazırlamaya başlamıştım. Dolan kahve bardaklarını bir kenara koyduktan sonra Emir'le konuşmaya başlasak bile bu pek sürmemiş ve tekrar abimlerin yanına adımlamıştık.

"Sağ ol Emir," Emir elindeki kupayı uzattığında, abim onu almış ve bakışlarını bir süre onda gezdirmişti.

"Rica ederim," Emir hafifçe gülümseyerek mırıldanmış ve benim yanımdaki boşluğa, koltuğa oturarak parmaklarını kupasının kenarında gezdirmeye başlamıştı.

Koray, abim ve Emir arasındaki bu ufak gerilimi fark ettiğinde bakışlarını bana çevirdi ve sırıtışını saklamaya çalışan beni gördü. Tek kaşını kaldırıp bir şeyler fark ettiğini belirten ifadesini takındığında, usulca başımı sallamıştım. Sevgilim benden daha zeki çıkmıştı çünkü benim iki yılda anlamadığımı anında fark etmiş gibi duruyordu.

"Bu gerilimi bir yerden hatırlıyorum," Kulağıma doğru yaklaşıp fısıldadığı şey ile kıkırdamış ve başımı sallamıştım. Bacaklarımı kendime doğru çektim ve bir elimi kupama, bir elimi de onun eline sarmaladım. Hatırladığımız onca şey, mazide gezinen birer anıdan ibaret hale gelmişti bile.

***

VESAİRE | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin