18. Bölüm ➰ Rüya Bekçisi

348 67 143
                                    

Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın canımın en içleri!

Bölüm Şarkısı:

Nostra Morte - La Rosa Enflorece

Nostra Morte - La Rosa Enflorece

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

*18. Bölüm : Rüya Bekçisi*

Sırlar insanın sırtına yük yapar, her geçen vakitte ağırlaşır ve taşıması zor bir hal alırdı. Yükünü paylaşmak ve ağırlığından kurtulmak her zaman mümkün olamazdı. Üstelik sır paylaşıldığında daha büyük yükleri getirebilirdi peşinde.

Kaan Behram taşıdığım yükün altında ezilirken elimi uzattığım kişiydi. Dudaklarıma değen dudaklarının sıcaklığı, ellerime değen ellerinin üzerimde bıraktığı güven duygusu yerli yerindeydi. Onlar orada olmasaydı bile, ruhumda çoktan yer edinmişti.

Sırrımı onunla paylaşırken korkularım vardı. Fakat bu korkular onun bana düpedüz vereceği bir zararla ilgili değil, yokluğunun getireceği zararla alakalıydı. Korku her zaman yoldaşım olamazdı, her hareketime o karar veremezdi. Biraz da başkasının elini tutmaya, ondan güç alıp ayağa kalkmaya ihtiyacım vardı. O kişi de Kaan Behram'dan başkası değildi.

Dudaklarımdan dökülmüş olan itiraf ikimizin arasında asılı kaldığında, gözlerini bir saniye dahi gözlerimden, ellerini de ellerimden ayırmayan Behram anlam veremeyen bir yüz ifadesiyle bir adım geri çekildi.

"Ne demek istiyorsun Asya?"

Sesinde, daha önce hiç duymadığım mesafenin izleri vardı. Bakışları yüzümde dolanıyor, elleri az önceki kadar sıkı tutmuyordu ellerimi. Tenimin alev aldığını hissederken aynı anda zihnimin içinde, kalbim tekrar tekrar uçurumdan aşağı yuvarlanıyordu. Vücudum, onun sesindeki mesafeye bu kadar şiddetli tepki vermemeliydi. Kendimi bayılacak gibi güçsüz hissettiğimde ellerine daha sıkı tutundum.

"Ben bir Rüya Avcısıyım Behram," dedim dümdüz, hatta biraz yüksek sesle.

İlk kez dudaklarımdan ikinci ismi tek başına dökülmüştü. O ise bu farklılığı umursamadı, birden ellerimin ne kadar güçsüzleştiğini, vücudumun içerisindeki bütün enerjinin ve ayakta durabilmem için gerekecek gücün çekildiğini o da hissetmiş gibi güçlü elleri belime gitti ve avuçlarının içerisinde ufacık kalırken o beni sıkıca tutup kendine bir adım daha yaklaştırdı.

Ancak sesi, bacaklarımın biraz öncekinden daha fazla titremesine sebep olacak kadar sertti. Kalbim un ufak olurken gözlerim kapandı.

"Böyle bir şeye nasıl inanmamı bekliyorsun?"

Demek böyle olacaktı, kendi içimde Kaan Behram'ın bana nasıl tepki vereceğini düşündüğüm an aklıma gelen korkutucu senaryoların hiçbirinde dahi sesi beni bu denli uzaklaştıracak kadar sert, mesafeli değildi.

Dudaklarımın arasından dökülecek her söz eksik, yetersiz ve gereksiz hissettirmişti. Yapacağım hiçbir konuşma onun üzerimde bıraktığı hissi silip atamayacak, kalbimin kırıklığını tamir edemeyecekti.

RÜYALARIN PEŞİNDEWhere stories live. Discover now