19. Bölüm ➰ Karanlık

329 64 24
                                    

Keyifli okumalar benim karanlığın içinde ışıl ışıl parlayan ailem! Beğenmeyi, paragraf aralarına sizlerden bir iz bırakmayı ve müziğimizi açmayı unutmayın. 

Bölüm Şarkısı:
NF - Paralyzed

Bölüm Şarkısı:NF - Paralyzed

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

*19. Bölüm : Karanlık*

Ben kimsesizdim. Küçüklüğüm acı içinde, ailemin ölümünü kendi ölümüm olarak kabul etmemle başladı. Ben uğursuzdum. Kötü bir aynanın hayatımı mahvetmesine izin vermiş, bana katilleri göstermesini izlemiştim.

Yıllar geçti, ben büyüdüm. Hayata artık bir çocuğun bakış açısından bakmasam da onun acısına, onun yaşanmışlığına sahiptim. Kalbim hala aynı atıyor, gözyaşlarım hala yanaklarımdan akıyordu. Değişmeyen çok şey vardı bana dair, insan olarak doğmam ve içimde bir canavarı barındırmam gibi.

Ben önce kimsesizdim, sonra biri benim hiç kimsem oldu. O biri benim elimden tuttu, yaralarımı birer birer sabırla sardı, beni iyileştirdi. Bana, benim de tek başıma ayakta durabileceğimi gösterdi. Bal rengi gözlere sahip bir adam, zihnimin hiç güneş doğmamış karanlığına çiçekler açtırdı, kendisi güneş oldu.

Ben sadece Asya'ydım. Sonra Rüya Avcısı oldum. Kötü olmakla daha kötü olmak arasında yapmam gereken seçimi sürekli ertelerken, ruhumdaki canavar gizlice büyüdü. Ben olmak zordu, kafamın içindeki sesleri susturmak ise daha zordu. İlk kez birine kim olduğumu açıkladım, ben bile hayatımın çoğunda kim olduğumu bilmemişken. Peki Kaan Behram, bilseydi içimdeki canavarı, bana aynı şekilde sarılmaya devam eder miydi?

Ben bilseydim içimdeki canavarı, kendi canımı alır mıydım insanları kendimden korumak için? Bir Rüya Avcısının görevi, katilleri dünyayı daha kötüye sürüklemeden önce öldürmek değil miydi? Peki neden ben hala hayattaydım, ölümümü görmüş, ölmemiştim.

Ben Tanrı'nın bir lütfu değildim, yaşamaya devam etmem ise bana bir lütuf değildi. Ben sadece bir cezaydım ve kendi cezamı çekmeye devam edecektim.

Devin'in arabasında, bir bıçağın bile kesip atamayacağı sessizliğin ortasında bütün yol boyunca başımı cama yaslamış, onların, avcıların evine varana kadar tek kelime etmemiştim. Eğer isteseydim, onların kurallarını kabul etseydim benim de evim olacaktı burası. Benim hayatım karamsardı, kendi evim bana yabancıydı.

Benim evim ancak başkalarının mezarı olabilirdi.

Arabayı bahçeye park edip indiğimizde iyice soğuyan hava bizi karşıladı. Devin büyük adımlarıyla yanıma ulaşıp içeri girene kadar ıslanmama engel olmak için ceketini tekrardan omuzlarıma bıraktı. Onunla savaşmadım, bu jestini reddetmedim.

Aklım doluydu, yağmur damlalarının gürültüsü her şeyi bastırmayı başarsa da kafamdaki gürültüyü biraz bile azaltamıyordu.

Evin kapısını her ikimiz için de araladığında üzerimizden sular damlayarak eşikten içeri adım attık. Devin yağmurdan dolayı birbirine karışmış saçlarını karıştırdığında, benim kaküllerim çoktan alnımla bir bütün olmuştu.

RÜYALARIN PEŞİNDEWhere stories live. Discover now