17) "Saray Yavrusu"

14.4K 1K 141
                                    

Selamınhelloooo!! Nasılsınız??

Dün tüm gün dışarıda olduğum için bölüm atamadım. Bunun için çok özür dilerimmm. Neyse ki bugün telafi edebildim.

Bu arada eski düzene geri dönüyoruz. Önceki günleri telafi etmek amacıyla böyle art arda bölümler attım ama artık iki günde bir bölüm gelecek. Eskiden olduğu gibi yani. Çok bir zaman aralığı yok zaten. Neyse hadi bölüme uçunn.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfennn. Bol bol yorum yapın şöyle, şenlendirin ortalığı.

maNga - Cevapsız Sorular

Keyifli okumalar

🤍

Elimdeki sigaradan bir duman daha çektim ciğerlerime. Yaptığı tek şey bana zarar vermekti bu meretin ama, bir kere ağıza alınca bir daha bırakamıyordu insan. Neyse ki iradeli bir insandım diğer herkese nazaran. Sık sık içmiyordum öyle. Aklıma geldikçe ya da canım sıkkın olduğunda içerdim.

Şimdi de canım sıkkındı işte.

Kimseyle dertleşme gibi bir huyum olmadığından kafam allak bullaktı. Ağzımı açıp kızlara isyanımı dile getiremiyordum. Ya da koskoca on yedi yıl sonra karşıma çıkan biyolojik aileme hesap soramıyordum. Ketumdum çünkü, fazla konuşmayı sevmezdim. Daha doğrusu kendi dertlerim konusunda konuşmayı sevmezdim. İçime atardım her şeyi. Bu da bir yerden sonra insana zarar veriyordu. Konuşmaya çekinir, derdini anlatmaz hale gelirdin. Hele bir yerden sonra ağzını bıçak bile açamazdı.

Zamanında çok bağırmıştım ama kimse duymamıştı sesimi. Bende o günden sonra susmuştum, susturulmuştum. Bu dünyada sesini duyan olmayınca, konuşmak hiçbir işe yaramıyordu ne yazık ki.

Yurttan çıkan kızları görünce sigarayı söndürüp köşedeki çöpe attım. Yere çöp atılmasından zerre hoşlanmazdım. Doğa, bizim tapulu malımız değildi. Ona istediğimiz zaman yarar sağlayıp, istemediğimiz zaman zarar veremezdik. Hem kendi çöpünü, çöp konteynerine atmak bu kadar zor olmamalıydı. Senin kendi pisliğindi sonuçta, bir başkasının değil.

Kızlar yanıma geldiğinde "Hadi," dediği. Vakit kaybetmeden birlikte yurttan çıktık. Soğuk yüzüme vururken ellerimi montun cebine koydum ve kızlarla birlikte ötedeki otobüs durağına doğru yürümeye başladık.

***

Kulağımda kulaklıkla akıp giden yolu izlerken, karnımın guruldadığını hissettim. Dün akşamdan beri açtım. Yemek yemeye çok düşkün biri olmasam da neticede bende insandım. Bir şeyler yemem lazımdı. Aksi halde bugün hiçbir şey yapamazdım. Açlıktan bayılmazdım ama yorgun hissederdim. Fazla aç kaldığım vakitlerde enerjim çekiliyordu bir anda.

Sağ tarafta, yan yana oturan Bade ve Çağla'ye bakmak için gözlerimi yoldan ayırdım. İkisi bir şeyler konuşuyordu ama dolmuşun gürültüsünden pek bir şey anlamıyordum. Onlardan ayrı yere oturmuştum çünkü çeneleri çok düşüktü. Sabah sabah bir ton soru sorup, beni çileden çıkartacaklarını bildiğimden, gördüğüm ilk kişinin yanına oturmuştum. Yirmi, yirmi beş yaşlarında bir kızdı kendisi. Cam kenarında oturmuş, uslu uslu kitabını okuyordu. Bana zararı yoktu yani.

Okuduğu kitaba çaktırmadan bakmıştım. Franz Kafka'nın Babaya Mektup adlı kitabını okuyordu. Kızın zevki hoşuna gitmişti açıkçası. Gerçi kitap okuyan herkesin zevki hoşuma gidiyordu. Tam bir kitap kurdu olduğumdan gördüğüm her kitabı okuyasım geliyordu. Tabi bazı istisnalar vardı. Ağzı olan herkesin şarkı söylediği gibi, eli olan herkesin de kitap yazdığı bir devirdeydik ne yazık ki.

Tomris | Gerçek Ailem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin