27) "Edebiyat Edebiyat İşler"

10.7K 900 343
                                    

Selamınhelloooo!!

Bölüm biraz geç geldi lütfen kusura bakmayın. Ancak vakit buldum ve düzenledim. Neyse ki okullar tatil dkdjjejdjwjd.

Medyada Çağla var. Benim pek içime sinmedi, siz ne düşünüyorsunuz?

🎶= Mabel Matiz - Ahu

Oylarınızı bol bol bekliyorum. Satır arası yorumlarda da buluşalım lütfenn 💗 (ithaf isteyeniniz varsa yazsın)

Keyifli okumalarr

Sınıfa girdiğimizde vakit kaybetmeden yerime geçtim. Hoca gelene kadar çikolatamı yemek istiyordum. Çağla ve Zeynep önüme otururken, Bade'de yine yanıma geçmişti. Çikolatamı açarken Zeynep ve Çağla yüzlerini bize doğru döndü.

"Şimdi ki ders edebiyat. Hocasını çok seviyorum, çok tatlı bir adam. Üstelik çok genç, muhtemelen yirmilerinin ortalarında," diye konuştu Zeynep.

Çikolatamdan bir ısırık aldığımda "Adı ne?" diye sordum.

"Tuna Şen." Kafamı salladım anladım dercesine. Çikolatamdan bir ısırık daha aldım ve az önce açtığım ayranımdan da bir yudum aldım. Aldığım tatla gözlerimi kapatmamak için kendimi zor tuttum.

Bu ikiliye bayılıyordum.

Dakikalar sonra yiyeceklerim bittiğinde çöpü sıranın altına attım. Şimdi çöpe gitmekle uğraşamazdım. Hem sıranın altı eşya koymak için değil çöp atmak için vardı. Bu yazılı olmayan bir kuraldı.

"Sen nerede oturuyorsun Zeynep?"

Bade'nin sorduğu soruyla Zeynep "Ben biraz uzaktayım," dedi.

Bu sefer ben konuştum. "Neredesin ki? Ben Ankara'yı avucumun içi gibi bilirim, söyle sen."

"Keçiören taraflarındayım ben." Şaşırarak baktım ona. Bu kız oradan buraya nasıl geliyordu?

"Kızım Keçiören'de okul mu kalmadı, burada işin ne?" Bazen insanları anlayamıyordum. Kendi hayatlarını zorlaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlardı resmen. Zeynep'te onlardan biriydi sanırım.

Zeynep gülerek "Ya vardı da ben gitmek istemedim. Bu okulda okumak ortaokuldan beri hayalimdi," dediğinde çattığım kaşlarımı düzelttim. Hayal kırmızı çizgimizdi ne de olsa.

"Sen de haklısın tabi. Sonuçta Keçiören'de bu kadar prestijli bir okul pek yok." Aklıma gelen şeyle tekrar konuştum. "Gerçi var, Sosyal Bilimler Lisesi. Kızılay'a yakın hatta."

Heyecanla kafasını salladı Zeynep. "Evet evet! Orası da çok güzel. Kardeşim orada okuyor."

Çağla hayretle "Şaka mı bu? Bu nasıl aile? Herkes zeki. Sinirimi çok bozdun Zeynep," dediğinde Zeynep güldü.

"Yok estağfurullah, sadece ailem eğitimimize çok önem verir. Başarısızlığa asla tahammülleri yok," dedi. Sesi sonlara doğru kısılmıştı. Kaşlarımı çattım.

"Nasıl yani?" diye sordum konuyu biraz daha açması için.

Omzunu silkti. "Öyle işte." Tekrar bir soru soracakken sınıfa hocanın girmesiyle bundan vazgeçtim. Yine de bu konuyu aklımda tuttum. Zira Zeynep ailesinin konusu açıldığında fazlasıyla çekingenleşmişti.

Hepimiz ayağı kalktığımızda gördüğüm kişiyle kaşlarım yukarı kalktı. Kızlarla aramızda bir bakışma geçti. Onlar da tanımıştı hocayı.

Sınav zamanında yanımızda olan gözetmen öğretmendi bu. Demek bizim edebiyat hocamızdı. Gerçi şaşırmamıştım. Tarzından ve okuduğu kitaptan tahmin etmiştim branşını.

Tomris | Gerçek Ailem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin