31) "Havuz"

8.2K 1K 1K
                                    

Selamınhelloooo!! Nabersiniz?? Sonunda yazdım bölümü ve işte karşınızdayım efenimmm. Şak şak şak 👏🏻

Uzun bir bölüm oldu. Yazım yanlışlarım olabilir çünkü çok karma çorman kontrol ettim. Bu yüzden şimdiden affola diyorum.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Çok fazla hayalet okuyucu var bu beni üzüyor :( Birer yorum ve oy vermek bu kadar zor olmamalı gençler. Hem ücretli de değil, yıldıza basacaksınız, bir yorum yapacaksınız bu kadar. Emeğe saygı lütfen 🙏🏻🖤

Duyurulardan haberdar olmak için beni takip etmeyi unutmayın!! erzurumluniloyaa

Keyifli okumalar

Odaya girdiğimde kapıyı ardımdan örttüm. Çantayı çıkarıp hırsla yere attım. Aptallar! Koca bir aptal sürüsüydü bunlar! Dişlerimi alt dudağıma geçirdim öfkeyle. Gelir gelmez sinirimi bozmuşlardı hemen. Elimle yüzümü sıvazladım. Zamanında bu eve geldiğimde de söylemiştim ben onlara, ben böyleyim demiştim. Kabul ettiklerini sanmıştım, beni bu halimle gerçekten kabul eden birileri olduğunu sanmıştım, ama yanılmıştım. Beyefendiler ilk zorlukta yüzüme yüzüme vurmuşlardı her şeyi.

Oysa bende biliyordum nasıl iğrenç bir insan olduğumu...

Odadaki banyoya attım kendimi. Beyaz lavaboya eğilip musluğu açtım. Buz gibi suyu suratıma çarptım defalarca kez. Su, çenemden boynuma kadar akıp, ateş gibi yanan tenimi üşüttü. Aynaya baktım. Sular yüzümden kayarak birer birer lavaboya damlıyordu. Göz altlarım mosmordu, dudaklarım ısırdığım için tahriş olmuştu ve gözlerim ise kıpkırmızı bir vaziyetteydi. Ağlayamamak daha önce hiç bu kadar koymamıştı.

Bir sinirle elimi lavaboya vurdum. Kaya gibi sert olan taş elimi acıttığında, iki dudağımın arasından bir haykırış kaçtı. İçeridekilerin duymasından korkarak sol elimi yumruk yapıp dudaklarıma götürdüm. Tüm hıncımı ondan çıkarırcasına dişlerimi tenime sapladım. Öfkeliydim, hem de çok. Ama bu öfkem biyolojik unsurlara değildi. Öfkem, sadece kendimeydi. Sanki kırılmaya hakkım varmış gibi onlara kırıldığım için kendime kızıyordum. Barlas'ın dediklerine her ne kadar kızmış gibi görünsem, laf saysamda işin aslı öyle değildi.

Çocuk haklıydı, bencilin tekiydim.

Hem benim Barlas'tan daha ağır, daha hadsizce konuştuğum zamanlar da olmuştu. Buna rağmen bu insanlar her şeyi alttan almışlardı. Ben ise sadece kendime odaklıydım. Sanki sadece ben acı çekmiş gibi davranıyordum. Sanki bunun sorumlusu onlarmış gibi davranıyordum. Sanki onlar zamanında üzülmemişler gibi davranıyordum. Ben merkezci pisliğin tekiydim.

Bu böyle olmazdı, kendime çeki düzen vermeliydim. Bazı şeyleri yeni yeni kavrıyordum. Gözümdeki perde açılmış gibiydi. Gerçekleri görüyor, empati kuruyordum,.onları anlıyordum. Tam şu an evet. Suçlu ne onlardı ne de ben. Suçlu bunu bize yapandı. Mağdur ne sadece bendim, ne de sadece onlardı. Mağdur, hepimizdik. Artık onları suçlamanın bir anlamı yoktu. Neticede onlar da böyle olmasını istemezdi. İstemezlerdi değil mi?

Kenarda asılı duran yüz havlusunu alıp elimi ve yüzümü kuruladım. Havluyu yerine asarken, aynadan son kez kendime baktım ve banyodan çıktım. Kapının ucuna attığım çantama adımladım, onu yerden aldığımda odanın dışındaki seslere kulak kesildim.

"Ahu'ya da haber verelim mi? O da gelsin bizimle."

Bu Peker'di. Her nereye gidiyorlarsa beni de yanlarında istiyordu, aşağıda söylediğim her şeye rağmen. Hissettiğim suçlulukla ağırca yutkundum. Pişmanlık, vicdanımı yavaş yavaş esir alıyordu.

"Hayır, çağırma sakın. Ortalık çok gerildi. Şimdi yan yana gelmeleri hiç iyi olmaz."

Bu Latif'di. Dediklerine kızamıyordum, çünkü haklıydı. Barlas bugün bana yeterince bilenmişti. Şimdi gözüne gözüküp de ortalığı yeniden velveleye vermeye gerek yoktu.

Tomris | Gerçek Ailem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin