Bölüm 10

456 97 9
                                    

Ertesi hafta Ela ve Mert aile arasında küçük bir törenle nişanlandılar. Ela'nın babası nişanı kutlamak adına Mert'in hesap ödemeden çıktığı restorandan yer ayırtmıştı. Bütün yemek boyunca masalarına defalarca uğrayan restoran sahibinin bakışları, Tayfun beyin imalarıyla sinirlenmiş, Ela'nın ailesine karşı daha da bilenmişti.

Onun tadının kaçtığının farkında olan Ela da yemeğini yiyememiş ve nişanlanmalarının heyecanını bile yaşayamamıştı. Gecenin tek güzel yanı Mert'in abisi ile Ela'nın babasının iyi anlaşması ve ortak birçok noktalarının çıkmasıydı. Mert bir ara abisini bile kıskanacak kadar ileri gitmişti. Ancak açıkça görünüyordu ki Tayfun Bey'in ideal damat adayı Metin gibi olmalıydı.

Mert ve ailesi o gece Ela'nın ailesinin ayarladığı otelde kalmışlar ertesi gün de ailecek yapılan kahvaltının ardından yola çıkmışlardı. Birlikte geçirilen bir günden Ela hiçbir şey anlamamıştı. Nazan Hanım ve annesi sürekli birbirine mesafeliydi. Anne ve babası Mert ile doğru düzgün bir iletişim bile kurmamışlardı. Herkesin gözü üstlerinde olduğundan Mert ile de vakit geçirememişlerdi.

Nişandan sonra Ela okulların açılmasını iple çekiyordu. Günlerini denize gidip güneşlenerek geçirmişti. Anne ve babasıyla eskiden de çok iletişimleri yoktu ancak nişandan sonra tamamen kopmuşlardı. Artık konuşmaları mecburi sohbetler halini almıştı. Ela git gide yalnızlaşmış, Mert'te geceleri çalışıp gündüzleri dinlendiği için onunla da konuşamaz olmuşlardı.

Okula dönme zamanı geldiğinde valizini toplayıp havalimanına kendisi gitti çünkü o gün anne babasının önemli bir davası vardı. Ela umursamadı nasılsa Mert onu bekliyordu.

Ancak uçaktan indiğinde büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Mert orada yoktu. Telefonunu çıkartıp Mert'i aradı. Uzun çalışların sonunda Nazan Hanımın sesi duyuldu. "Uçağın indi mi kızım? Mert uyuyakalmış, uyandırmamı ister misin?" diyen kadına iç çekerek "Gerek yok Nazan teyze ben taksiyle yurda geçip oradan gelirim" diye cevap verdi.

Ela yurda gittiğinde valizini daha açmadan yurttan çıkıp Mert'in yanına geçmişti.

Gülümseyerek kapıyı açan Nazan Hanım ile sarılıp hasret giderdikten sonra "Mert hala uyuyor" diyen kadına "Ben gidip uyandırayım" dedi.

O merdivenlerden çıkarken Nazan Hanım "Oyalanmadan yemeğe gelin, en sevdiğin yemekleri yaptım" diye seslendiğinde Ela gülümseyerek "Tamam" diye karşılık verdi. Nazan Hanım her zaman onu ailesinden daha sıcak karşılıyordu.

Ela yukarı çıktığında sessizce Mert'in odasına girdi. İç çamaşırıyla yatakta sere serpe uyuyan genç adama yavaşça yaklaşıp yatağın kenarında oturdu. Eğilerek Mert'i yanağında öptü. Mert uykusunda homurdanıp onu itmeye çalışırken Ela dudaklarını genç adamın yanağına yapıştırdı ve sesli bir şekilde öpüp geri çekildi. Bu onu uyandırmaya yetmişti.

Mert sırt üstü dönüp elleriyle yüzünü sıvazladı. Boş yüzün parmağı Ela'nın dikkatini çekti.

Gözlerini açıp gülümseyen Mert "Elam" dediğinde Ela da gülümsedi. Sonra genç adam biranda fırlayıp "Lanet olsun saat kaç seni ben alacaktım" diyerek saate baktı ve öğle saatlerini geçtiğini gördü.

"Özür dilerim bebeğim" diyerek Ela'ya baktığında Ela gülümseyerek "Önemli değil" dedikten sonra onun elini kavrayıp "Yüzüğün nerede?" diye sordu.

"Ah" diyen Mert boş parmağına baktıktan sonra onu öpüp yataktan çıkarak "Burada bir yerde olacak" dedi.

Genç adam çekmeceleri ve komodini karıştırıp yüzük ararken Ela onu hayretle izliyordu. Komodinin üst çekmecesinde yüzüğü bulduğunda "Hah işte burada" diyerek yüzüğü takıp gülümseyerek Ela'ya döndü.

Sana KapıldımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin