Bölüm 19: Sevginin Bedeli

45.8K 3.2K 10.1K
                                    

꧁༒༻☬ད Bölüm 19: Sevginin Bedeli ཌ☬༺༒꧂

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

꧁༒༻☬ད Bölüm 19: Sevginin Bedeli ཌ☬༺༒꧂

♪♫ - svrcina - meet me on the battlefield

♪♫ power haus- middle of the night  

Tarih, en güçlü hükümdarların hikayeleriyle doludur. Bazıları topraklarını genişletmek için saldırılar düzenlemiş, bazıları topraklarını savunmak adına büyük savaşlar vermişlerdir. Bazılarının isimleri ise unutulmayacak aşklara imza olmuştur. Tarihçilerin yanı sıra ozanların anlatmayı ve romantik insanların dinlemeyi en çok sevdiği hikayeler bunlardır.

Yüzlerce yılın bu zamanında, bu anında hayata gelmiştim ben de işte. Atalarımızın savaşları durdurmak, uzlaşmalara varabilmek için kurduğu bu görkemli okulda birbirimize ihanet ediyorduk. Krallıkların savaşını durdururken, zihinlerin çarpışmasını engelleyemiyorduk. Acı ve kayıp, bu duvarlar arasında hiçbir zaman bitmiyordu, yalnızca onlardan etkilenen insanların sayısı azalıyordu.

Dikkatli olmalıyım, diye düşündüm. Bu karanlık koridorlarda, sessizliğe boğulmuş duvarlarda saklanan ruhları uyandırmamalıydım. Cyra ve Helia'nın nereye gittiğini görememiştim bile. Odalarına mı gitmişlerdi? O halde Cyra direkt olarak peşinden gittiğimi düşünecekti.

Bunların hepsi nasıl olmuştu? Nasıl her şey bir anda uçuruma sürüklenmişti anlayamıyordum. Reika'yı öldürmenin acısıyla başa çıkmaya çalışırken diğer kız kardeşimin katil olduğunu öğrenmiştim. Belki başkalarının kanını akıtmak, bizim damarlarımızda akan ortak kanın bir parçasıydı.

Yaşadığım en büyük pişmanlık, hayatımın en kötü ihanetiyle harmanlanmıştı. Göğsüme onlarca bıçak girip çıkıyor gibiydi adeta. Sanki koca bir yumruk bedenimi elinin içine kıstırmış, sürekli sıkıyordu. Karanlık gözlerimi delip geçiyor, sessizlik boğazımdan aşağı bir zehir gibi akıyordu. Zehrin nasıl olduğunu biliyordum ve bundan daha fazla can yakan bir şey değildi.

Belirsizlik beni tüketirken, karar verme yetimi kaybediyordum.

Yolumun sonuna geldiğimde, karanlıkta dikilip öylece önünde durduğum kapıya baktım. Saige'in hançeri hala elimdeydi. Kabzası avucumdan akan terle sırılsıklam olmuştu. Süsleme için kullanılan taşlar tenime batıyordu. Rüzgarın hafif iniltisinden başka hiçbir şeyin duyulmadığı yerde, küçük toz taneleri etrafımda dönüyordu.

Gözlerim karanlığa çoktan alışmıştı. Şimdi sessizliği bozma vaktiydi. Boşta duran elimi hafifçe kaldırıp önünde beklediğim kapıya doğru kaldırdım. Sonra onu hissettim. Kapının hemen ardında olduğunu, beni beklediğini hissettim.

Yutkunarak kapıyı çalmayı başardım.

Kapıyı açan açık tonlu eli, bir umut ışığıydı adeta. Soğuk kış günü önüne kıvrıldığınız küçük ama sıcak bir şömine gibiydi yaydığı sıcaklık. Endişe dolu, simsiyah gözlerini üzerimden ayırmıyordu. Ona bakmaktan çekiniyordum ancak zorundaydım.

Varislerin Oyunu (Wisteria 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin