7. Bölüm (Kalp kime atar?)

60 19 101
                                    

Şu düzenlemelerde farkediyorum ne kadar uzun bölümler yazdığımı. Aslında uzun bölüm severim ama tüm bölümler uzun olunca sıkıyor. Bir bölümümüz 11111 kelime. Evet güzel tutturmuşum :) o bölümde uzun bölüm gelmez artık. (Bı zahmet)

Kendimi diyalog yazamakta zayıf buluyorum genelde. Kendimi bu konuda geliştirmeye çalışıyorum. (Bu konuda önerilere açığım. Hem fikir olarak hem kendimi geliştirebileceğim eserler olarak) bu bölüm ufak bir deneme sayılabilir.

Fazal uzattım. İyi okumalar sevgili İsimsiz.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dağıldık

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dağıldık.
Hyun Su'yu bir kenara çekmeyi düşünmüştüm. Ama o zekice bir seçim yaparak benden önce çıktı. Bir iki dakika etrafıma bakındım ama yok.

2. Odaya doğru ilerlerken karşıma Meredit çıktı. Onu tamamen unutmuştum. "Alex çaylağı hakkında çok şey öğrenmiş, ama karargahdan ve diyer savaşcılardan bahsetmek aklına gelmemiş." Gülümsedim. "Evet öyle olmuş." Meredit koridorun ilerisine baktı. "İstersen 19. odaya geçelim. Salonda Atlas'ın bizi rahat bırakacağına şüpheliyim." Kafamla onayladım. 19. odayı merak etmiyorum değil.

İkimiz koridorun sonuna ilerledik. son eğitmenin odasının önünde durduk. 19. odanın kapısına, kapıdan kaçmaya çalışan ruh gibi bir şey kazınmıştı. Meredit beni bekliyordu bu yüzden işareti tam inceleyemedim.

İçeri girdiğimizde odanın loş tütsü kokusu ağırladı bizi. Oda ağırlıklı olarak siyah, bordo ve toprak renklerinde dekore edilmişti. İçeri göz gezdirdim, bahçenin cam kapısının yanina yerleştirilmiş iki tek kişilik koltuk ve bir orta sehpa vardı. Koltuklardan birinin yanında eski gümüş bir ayna vardı. Biraz ileridi büyü kitabı olduğunu düşündüğüm eski kitaplar olan bir kitaplık, raflar ve raflarda şişeler, kurulmuş bitkiler falan vardı.

Duvarlar beyazdı ama bazı yerlerine bir şeyler çizilmişti. Kenarda canlı, küçük bir defne ağacı vardı. Boyu Bir metre ha vardı ha yoktu. Defne ağacının yanında dolap vardı ve dolabın üzerinde de aynı işaret vardı. Aceba tüm işaretleri Alex mi seçiyordu?

"Ne içersin." dedi Büyücü, küçük bir buz dolabına ilerlerken. "Farketmez. Alkol olmasın yeter."

İşaret iki elini öne yaslayan ve yan duran bir hayaletti. "Benimde pek alkol tükettiğim söylenemez. Beynim bunu kaldıramıyor." Beyni kaldirmiyordan yana kastettiği şey normal sarhoşlukmuydu yoksa daha farklı şeyler mi?

Kahramanlara İnanır Mısın¿Where stories live. Discover now