6

1.7K 103 31
                                    

Kadehimi tekrar doldurmaya çalışırken ellerimi sabit tutamadım ve şişe yerle buluştu. Parçalanan şarap şişesiyle birlikte parke kırmızıya bulandığında ağlamaya başladım, çok sarhoştum. Almora'dan eve geldiğimde kıskançlık gibi saçma sapan bir nedenle içmeye başladığım şarabı annemin aramasıyla kafama dikmiştim. Kaçıncı şişeydi, kaçıncı kadehti anlamasam da görüşüm çok bulanıktı.

Hiçbir zaman şiddetle ağlayan biri olmamıştım. Kendimi tutamadığım zamanlarda ise elimi ses çıkarmamak için ağzına bastırırdım. 'Ailem' ile olan evimden kalan bu alışkanlık kendi evime çıkmama rağmen devam etmişti. Kimsenin beni duyamayacağını bilsem bile sesim biraz olsun çıktığında içimi tedirginlik kaplardı.

Kafamı koltuğun arkasına yaslayıp bakışlarımı tavana çevirdiğimde her yer dönüyordu. Gözyaşlarım sessizce akarken aklıma annemin söylediklerinin gelmesiyle acıyla inledim. Ondan kurtulmuştum, babam sayesinde ayrı bir eve çıkıp kendi hayatımı kurmaya çalışmıştım. O ise her onu unuttuğumu sandığımda bunu hisseder gibi tehditleri ve küfürleriyle kendini hatırlatmaktan vazgeçmiyordu. Nefretine alışmıştım. Alışmak zorunda kalmıştım fakat büyüdükçe buna tahammül etmek benim için çok daha zordu.

Kapının çalmasıyla kaşlarımı çattım. Saatin kaç olduğunu bilmesem de bardan geç çıkmıştım ve şu an güneşin doğmak üzere olduğunu tahmin ediyordum. Ayağa kalkmak istemediğimden çalar çalar gider düşüncesiyle tavana bakmaya devam ettim. Yeniden çaldığında oturduğum yerden bağırmaya çalıştım. "Ne var be!" Dilim 3 kelime için zar zor döndüğünde bir süre sessizlik oldu. Sessizlik devam ettiğinde sinirden kafamın açıldığını hissettim. Ayağa kalkıp kapıya ilerlemeye çalıştım. Çalıştım çünkü zemin yerinde durmuyor, dönüyordu. Zar zor kapıya varıp kim olduğunu kontrol etmeden açtım.

Aslı tam kendini açıklamak ister gibi ağzını açtığında gözlerime dikkat kesilmesiyle ağzını geri kapattı. Muhtemelen gözlerim şişmişti ve oldukça kırmızıydı. Kaşları çatılırken yüzündeki ifadenin sertleştiğini gördüm. "Bir sorun mu var?" sesi gerçekten ilgili geldiğinde güldüm. "Bu bana mı özel yoksa genel olarak herkesin evini gece yarısı ziyaret eder misin?" Dilim zor döndüğünden cümle kurmam gecikse de beni sabırla dinlemişti. "Saat 6" O kadar olmuş muydu? "Güneş doğmadan gün başlamıyor benim için." Normalde güne erkenden başlayıp kendimle vakit geçirmeyi sevsem de son zamanlarda bu gerçekten böyleydi. Bütün düzenimin bozulmuştu ve daha da bozulacağına dair bir his vardı içimde.

"Aramalarıma dönmeyince merak ettim." Beni aramış mıydı? Hiçbir şey duymamamın yanında beni merak ettiğini söylemesine tek kaşımı kaldırdım. "Sevgilin kızmıyor mu böyle başkalarını merak etmene?" bakışları anlamsızlaştı. "Sevgilim yok benim."

"Aynen" diyip kapıyı suratına kapanmaya yeltendiğimde kapının arasına ayağını koydu. Ayakta durmakta zorlanırken onunla atışmak yorucuydu. "Sedef, sana Nur'dan bahsetmiş. Nasıl bahsettiği hakkında bir fikrim yok ama o sevgilim değil." Duraksadıktan sonra devam etti. "Takılıyoruz sadece." Bana neden açıklama yapıyordu? Gözlerimi devirip kapıyı açık bırakarak içeri yürümeye çalıştım. Onun için açık bıraktığım kapıdan girdiğinde arkamdan kapının kapanma sesi geldi.

O kızın kim olduğu umrumda değilken sevgili olmadıklarını söylemesinin beni rahatlatması saçmaydı. Zar zor yürüdüğümü fark etmiş olacak ki arkamdan seri bir şekilde gelip sağ kolunu belime sarmasıyla düz tutmakta zorlandığım başımı omzuna yasladım. Yaslanacak bir yerim olduğunu hissetmek gözlerimi doldurmuştu. Koltuğa oturur oturmaz konuşmaya başlamasına fırsat vermeden ağlamamla bana öylece bakakalmıştı.

Ben omzuna yaslanıp ağlamaya devam ederken duraksamasının ardından kolunu omzuma atarak beni iyice kendine çekti. Ağlamalarım iç çekişlere dönüştüğünde ikimiz de oturur pozisyondaydık. O arkasına yaslanmış saçımı okşarken ben onun göğsüne kafamı koymuş yere bakıyordum.

Sen Misin O? (gxg)Where stories live. Discover now