17

865 62 8
                                    

"Bora, ben çıkıyorum!"

Yanıma acelesiz adımlarla yaklaşan Bora durgunca yüzüme baktığında ciddi ifadesiyle kaşlarım havaya kalktı, ciddiyet pek onun olayı değildi. 

"Dikkat et, lütfen."

Paranoyak tavrına gözlerimi devirdim, "Sanki nereye gidiyorum Bora? Konuşup geri döneceğim altı üstü, hem Sedef bugün gitmek zorunda olmadığımın onayını da verdi." Beni  taklit ederek gözlerini devirdiğinde alnımı işaret parmağıyla hafifçe itti. "Onu sen o çingeneyle karşılaşma diye söylediği çok belli değil mi? Konuştuktan sonra olan oldu diye seni orada tutmaya da çalışabilir."

Nur'a çingene demesine gülmeye başladığımda yüzünü kaplayan tedirgin ifadenin ardından kurduğu cümle gülümsememi yüzümde dondurdu. "Gül, sence de Aslı'da bir gariplik yok mu?" Aniden açtığı konuyla kaşlarım çatıldı.

"Yanlış bir şey söylemek istemiyorum ama sanki başkalarına ve sana olan tavırlarında büyük bir dengesizlik var."

"Ben onun sevgilisiyim, Bora." Yeniden gözlerini devirip söylemek istediğini söyleyemiyor gibi sağına soluna bakındığında ofladı. "Bu belki de insanları fazla incelediğim için benim kuruntum fakat sanki bizimle konuşurken her zamanki Aslı'yken seninle konuşurken.. of! Ne bileyim sanki bir çeşit transa geçiyor." Elini kolunu sallayarak kendini açıklamaya çalışırken doğru sözleri bulamıyor gibi bir hali vardı. Gülmeye başladığımda elini söyleyeceklerinin bitmediğini işaret edercesine öne doğru uzattı. 

"İlk başta bana çok tatlı geliyordunuz fakat gittikçe sana bakarken daldığını fark ettim hatta," Cümlesini yarıda kestiğinde tek kaşımı kaldırdım. Bora, gözlemlerinde yanılan biri değildi. Ciddiyeti beni iyice meraklandırırken onun tedirginliği bana da geçmişti sanki. Derin bir nefes verip omuzlarını düşürdüğünde cümlesini tamamladı,

"Sen yeni saçları hakkında mutsuz olduğunu belli ederken bir an sinirle sana baktığını gördüm fakat o kadar hızlı değişti ki ifadesi, sana o kadar sevgi dolu baktı ki yine kuruntu yapmaya başladığımı düşündüm."

Bora konuşmasını bitirdiğinde soluklanırken gözlerim çoktan dalmış, zihnim beni çok da eski olmayan bir anıya taşımıştı,

"Papatyaları sevdiğin için aldım hem bak elbisenle de uydu." Mutlulukla kurduğu saçma cümleye güldüm ve başımı kaldırıp onu cevapladım, "Doğru, papatyaları çok severim fakat bunu sana hiç söylemedim ki."

Duraksadım ve kafamı düşünürcesine havaya kaldırdım. Söylemiş miydim acaba?

Başımı ona çevirdiğimde gözlerinde tek bir duygu olmadan bana baktığını görmek donmama neden oldu.

Fakat ifadesi o kadar hızlı bir şekilde muzip bir gülümsemeye döndü ki gördüğüm bomboş gözlerin benim yanılsamam olduğunu düşündüm.

Daldığım anıdan beni çekip çıkaran Bora'nın derin sesi oldu, "Çok düşünen biri olduğumu biliyorsun, yeniden bir şeyler uyduruyor olabilirim." Elini omzuma koyduğunda tebessüm etti, "Eğer bu durum yeniden geldiyse de seninle paylaşmış olmak istedim sadece." 

Ona gülümsediğimde içindekileri dökmenin rahatlığıyla o da gülümsedi, "Bir gariplik olsa ben fark ederdim, Bora." Kendimi salak gibi hissederken yüzümdeki sahte gülümsemeyi silmedim, "Beni düşündüğün için teşekkür ederim, düşüncelerin eskisi gibi seni boğmaya başlarsa yanında olmak için buradayım. Unutma."

Eskiye döndüğünü düşünen tek kişi Bora değildi. Kırmızı bayrakları yeşile boyarken kapıdan midemdeki bulantıyla çıktım ve arkamda gülümseyen bir Bora, oradan oraya zıplayan bir Alas bıraktım.

°°°

Almora'ya girmemle kendimi Sedef'in yanında bulmam bir olduğunda nefes nefese olduğum yerde dikilmeye başladım. Tezgahı silerken bana kısa bir bakış atıp umursamazca işine devam ettiğinde konuştu, "Gelmene gerek olmadığını söylemiştim."

"Nur, nerede?" Söylediklerine herhangi bir cevap vermeden yaptığım çıkış kaşlarını kaldırmasına neden olduğunda histerik bir şekilde güldü. "Birbirimizin sözlerini dinlemiyoruz artık galiba?" Sakin tutmaya çalıştığı her halinden belli sesiyle kendimi rahatsız hissettiğimde sesli nefes verdim.

"Ne söz dinlemesinden bahsediyorsun Sedef? Soruma cevap ver." Baygın bakışlarla kurduğum cümleye ağzını açmıştı fakat kapamasına neden olan yanıma gelen bedendi.

"Söyle, artık konuşsunlar."

Çilek'in bıkkın sesinin kulağıma ulaşmasıyla ona döndüm fakat bakışlarımı yakalayamadan sözünü bitirir bitirmez tezgaha ilerlemesi bir oldu. Herkes neden benimle göz temasından kaçınıyordu? Onu desteklercesine kaşlarımı kaldırdığımda gözlerimi beklentiyle karşımda soğuk soğuk terleyen maviliye çevirdim.

"Güzelim, Nur kafayı Aslı ile bozmuş birisi."

Benimle temkinli bir şekilde konuşması ilgimi çektiğinde gözlerimi ondan ayırmadan devam etmesini bekledim. "Sana aklını karıştıracak, gerçeklik payı olmayan şeyler de söyleyebilir. Sadece yok yere kötü hissetmeni istemiyorum." Sözünü kestiğimde neredeyse fısıldayarak son cümlesini neredeyse fısıldayarak tamamlasa da onu duymuştum.

"On yaşında değilim, Sedef. Merak etme, beni şekerle kandıramaz." Alayıma surat astığında küçük bir çocuk gibi tavır alıp elinde bezi tezgahın üzerine attı. Küskün tavrını anlamlandıramıyordum. Kendisi gibi davranmıyordu ve garip yanı o da bunun farkında gibiydi. 

Sedef, konuşurken el hareketleri yapan veya tavır alan biri değildi. Hatta onu Yasmin ile tartıştıkları akşamdan beri ilk defa bu kadar ciddi görüyordum.

"Bunun tek nedeninin benim aklımın karışacak olması olduğuna emin misin?" dedim elimi kısa bir an ona doğru yönelterek tavrını kastettiğimde. Mümkünmüş gibi daha fazla düşen suratına kaşlarım kalktığında başını yere eğdi, "Neyi istiyorsan onu yap." Düz bir sesle konuştum, "Öyle yapacağım."

Küskün hâli moralimi bozmaya başladığında ona yaklaşmak istedim fakat benden önce yanına varan Çilek buna engel oldu. "Kendine gel, burası yeri değil." Konuşurken elini Sedef'in omzuna koymuştu.

Sedef hangi duyguları barındırdığını anlayamadığım bakışlarını onu uyaran kızıl saçlı kıza çevirdiğinde daha sakin görünüyordu.

"Yasmin ile kavga etmiş olmalılar, durgundu biraz bugün. " Yanıma gelip kulağıma fısıldayan Çilek'e kısa bir tebessüm gönderdikten sonra barın çıkışına ilerledim. Sanırım Nur'u kendim bulmam gerekecekti.

Henüz dışarıya adımımı atmışken telefonuma gelen bildirim sesiyle ekranı açtığımda düşen mesaja kaşlarımı kaldırdım. Anlaşılan o beni daha önce bulmuştu.

0541*******: Bir kutu, bin cevap bazen.

Gül: ?

0541*******: Bu gece karşılaşamadık maalesef fakat içimden bir ses yakında yeniden görüşeceğimizi söylüyor.

Mesaja cevap yazmadan öylece ekrana bakarken numaramı nereden almış olabileceğini düşündüm. Yeni öğrendiğini tahmin ediyordum çünkü Aslı'yı rahatsız ederken bana karşı sessiz kalması ihtimali saçma geliyordu.

Beni nasıl bulduğunu bilmemek içimi ürperttiğinde tedirginlikle nefesimi dışarı verdim ve eve gitmek üzere hızla adımlarımı atmaya başladım. Bora'yla bu konuyu konuşmanın vakti gelmişti.

Sen Misin O? (gxg)Onde histórias criam vida. Descubra agora