8

1.7K 96 30
                                    

Öğle vakitlerindeydik ve ben hâlâ evime girmeye çalışıyordum. Çalışıyordum çünkü kapının kilidinin açılmasına rağmen arkasında her ne koyulmuş ise tüm gücümle itsem de hâlâ tam olarak açmış sayılmazdım.

Dün gece aklıma gelince o ana çekildim. Dövmemi yaptıktan sonra Aslı bakımı için yapmam gereken birkaç şeyi bana anlatmış ve onda kalmamı teklif etmişti. Uyandığımda ise onu uyandırmadan sıvışıp evime geri dönmüştüm. Yanlış anlamamasını umuyordum çünkü sadece onu uyandırmamak için yapmıştım bunu.

Kendim girebileceğim kadar bir boşluk açabildiğimde uğraşlarım sonunda sonuç vermişti. İçeri girip kapının arkasına baktığımda yüzünde drag queen makyajı ve üzerinde sadece iç çamaşırlarıyla uzanan bir Bora görmeyi beklemiyordum. Kapıyı neden açmakta zorlandığımın nedeni şimdi anlaşılıyordu. Kapıyı kilitleyip onu olduğu yerde bıraktıktan sonra koridorda ilerleyip oturma odama adım attım, karşılaştığım manzaraya bakarken aklımdan tek bir şey geçti: Belki de onlara evimde kendi evlerinde gibi rahat edebileceklerini söylememeliydim.

Yerdeki şarap lekelerine bakarken başımı mutfağa doğru çevirdim, adanın üstünde sırt üstü yatan Asena'nın bir kolu aşağı sarkıyordu. Bir kişinin daha eksikliğini hissettiğimde etrafa bakınıyordum ki o kişinin sesi arkamdan geldi, "Beni mi arıyorsun, şekerim?" ona döndüğümde bakışlarında mahcup bir ifade oluştu, "Sen gelmeden toplamaya çalışıyordum ama," saçlarını karıştırıp devam etti, "biraz ayarını kaçırmışız sanırım." cümlesini daha kısık bir sesle bitirdiğinde ona gülümsedim. "Ve merak etme markete gideceğini söyleyip evden kaçtığını kimseye anlatmam." dediğinde gülümsemeye devam ettim. Evimin ağzına sıçıp beni şikayet etmeyeceğini söylemesi çok özeldi.

Yaptığım soğuk kahveden bir yudum aldığımda hissettiğim rahatlamayla gözlerim kapandı, hava cehennem sıcağıydı. Sedef'e gülümsedikten sonra yüzümü birden ciddileştirip, hepsini ayıltarak yaka paça evden atmıştım ve 'Komodinin üzerine para da bıraksaydın' yazan Aslı'yı evime davet etmiştim. Dağınıklığı toparlamayıp her yeri yarın üçüne temizletecektim.

Kapı sesi kulağıma dolduğunda elimdeki kahve ile koridora ilerleyip kapıyı açtım ve elleri cebinde, dişlerinin arasındaki gül ile bana sırıtan bedene gülümsedim. "Sana seni aldım." dişlerinin arasından söylediği şeye gülerken ona doğru bir adım atıp kahvemi sağ elime aldım ve dişleri arasındaki kırmızı gülü çekmeye çalıştım. Dişlerini sıkılaştırıp almamı engellediğinde omuz silkip arkamı döndüm, nazlanmama gelen gülme sesiyle birlikte belime kollarının dolanmasıyla bedenine yaslandım.

Bir kolunu çektiğinde omzuma çenesini yasladı ve elindeki gülü bana uzattı "Al, gülüm." söylediğine gülerken konuştum,"Iy, kıro".

"Beni içeri davet etmeyecek misin?" sorusunu davetkâr ve kısık bir sesle sorduğunda cevaplamadan önce yutkunma ihtiyacı hissettim, "Tabii ki de, buyur." Vücudumu hızla ondan ayırıp aralık duran kapının arkasına geçtiğimde paniğime sırıtıp sallana sallana içeri girerek ona tanıdık olan koridoru geçip direkt oturma odama girdi.

"Titizliğin gözlerimi yaşarttı." "Dağınıklık bana ait değil." Bakışları etrafta gezinmeye devam ederken cevapladı beni. "Öyle olsun bakalım," Gezinen bakışları elimde durduğunda gözleri parladı diyebilirdim. "bana da kahve yapar mısın?" başımı salladım. "Tabii, oturabilirsin ben hazırlayıp geleyim." desem de mutfağa kadar beni takip etti ve dolaptan kahveyi o çıkardı. Onun için çıkardığım uzun, güllü bardağıma bakıp güldü. Ben adaya dönük ona kahve hazırlarken kalçasını adaya yaslayıp beni yandan izlemeye başlamıştı. Bakışlarını hissederken güldüm ve onun için hazırladığım kahveyi gözüne sokarcasına ona uzattım.

Önce bardağı tutan parmaklarıma bir öpücük kondurdu sonrasında yüzüme baktı ve kahveyi eline aldı. Bir yudum aldıktan sonra düşünür gibi kafasını yukarı kaldırdığında merakla biraz da alayla ona baktım. Dümdüz soğuk kahveydi işte. "Bilemedim şurup tadı alamıyorum," şurup koymamıştım zaten ve bunu biliyordu, hakaret etmek için ağzımı açmıştım ki birden yaklaşan bedeni ile ağzım aralık kaldı. "Tatlandırıcıya ihtiyacım var." aralık duran dudaklarımın arasında üst dudağını hissettiğimde gözlerim kapandı. Alt dudağımı yavaşça emip çekildiğinde memnun bir mırıltı çıkardı ve kahveden bir yudum daha aldı, "Çok daha iyi." Adanın kenarındeki ellerinden destek alarak bedenini havaya kaldırıp bana dönük bir şekilde adaya oturduğunda kahvesini içmeye devam etti. Sıcakladığımı hissettiğimde benim de elim tezgâha koyduğum kahveme gitti.

Sen Misin O? (gxg)Onde histórias criam vida. Descubra agora