.⋆。⋆˚。⋆。˚。⋆. .⋆。⋆˚。⋆。˚。⋆.

239 36 26
                                    

Okul bugün erken dağılmıştı. Ders  zaten yoktu ve tanışma günü olacağını herkes biliyordu. Ranpo ve poe bahçede bir banka oturmuş dondurma yiyor ve sohbet ediyorlardı.

Tamda poenin istediği gibi...
Cinayet romanı hakkında konuşuyorlardı.

Agatha-sanın kitapları gerçekten mükemmel.

Katılıyorum.

Ranpo-kun şunu okudun mu peki?

Poe hevesli hevesli kitapları anlatmaya başladığında, ranpo zaten okuduğu kitapları tekrar dinliyordu. Bir hoş geliyordu ondan dinlemek, onun sesini duymak. Başkası anlatsa başka şeylerle uğraşır kafasını meşgul eder, sonrasında ise dinlemiş gibi yapardı ama poeyi sanki daha önce hiç duymamış gibi dinliyordu.

Zaman su gibi akmıştı. İki gençten fark edememişti saatin 8i gösterdiğini.

İkisininde konuşmayı bırakmasının sebebi menekşe oğlanın telefonunun çalması olmuştu.
Arayan kişi annesiydi.
Ne kadar açmak istemese de açmak zorundaydı ve titreyen elleriyle açma tuşunu kaydırdı.

A-alo?

Sessizlik.

....özür dilerim fark edememişim..

Zümrüt gözlü oğlan da o daha fazla rahatsız olmasın diye ayaklarını sallayarak başka tarafa bakıyordu. Ona bakarsa daha fazla gerilebilecegini hissetmişti sanki.

Telefon kapandı ve menekşeler yanındaki bedene kaydı.
Ne kadar istemese de gitmek zorundaydı. Yeni tanıştığı birisine nasıl veda edecekti... Aslında onu bilmiyordu.

Gitmem gerekiyor ranpo-kun

Ah, tamam poe-kun kendine dikkat et olur mu? Seninle gelmemi ister misin? Eve kadar yani.

H-hayır gerçekten zahmete girmene gerek yok hem seninde ailen kızacaktır ranpo-kun
Daha fazla geç kalma lütfen.

Ailem kızacak mı..?

Ranpo gülümsedi. Gülümsedi ama neye gülümsedi kendi de bilmiyordu. Poeye biraz daha benimle kalır mısın diyemedi. Bende geleyim yanında diyemedi. Yeni tanıştığı birine ilk günden nasıl hemen yük olabilirdi? Gülümseyip el sallamakla yetindi.

Ama unuttuğu bir şey vardı.

Yolu nasıl bulacaktı ki? Hemde ortalık karanlıkken tek başına...? Daha gündüzken bile bulamıyordu!

Of..

Kendine tanıdık geldiğini düşündüğü yerlerden gitmeyi seçti zümrüt gözlü.
Gecenin ışığında gözlerinin yeşilleri daha da güzel parlıyordu sanki. Belki onu merak edecek bir ailesi olmaya bilirdi ama bunun olmasını çok isterdi. Ailem diyebileceği birisinin olması..

5 yıl önce onu o yangından kurtaran kişinin kim olduğunu bilmiyordu. yalnızca tek hatırladığı şey uzun beyaz saçları olan bir adam.. ona yaşamasını söylüyordu. Dumanlar içinde onu kucağına alan ondan kat ve kat büyük bir beden. Bu zamana kadar onu bulmaya çalışmıştı.

Dünyanın en iyi dedektifi olmak ha..

Kendi haline güldü. Bu haldeyken böyle bir şey düşünmek zaten anca hayal olabilirdi.

Yarım saat sonra dizleri ağrımaya başlamıştı bile. Rastgele bir markete girip evinin nerede olabileceğini anlatmaya başladı oradaki adama. O ise ne kadar anlamasa da bir şeyler göstermeye çalışmıştı.

Marketten çıkıp tekrar yürümeye başladı.

Yürüdü

Yürüdü

Yürüdü

Saat en sonunda 10u gösteriyordu.

Rastgele bir parka geçip oturmayı seçti. Gidip oturdugunda ise tekrardan kendi haline gülmeye başladı, Acınası haldeydi. Evi bulacağının umudu bile yoktu.
Eh, bunada alışkındı tabikide.

Gelen ayak sesleriyle irkildi. Birisi geliyordu ve etrafta kimse yoktu.

Ayak sesleri yaklaştığında ise telaşla birkaç adım geri gitmek istese de ayağı banka takıldı ve yere düştü. Neden her şey onun için tersti ki?
Başını korkuyla sesin geldiği yere hızlıca çevirdiği de ise ona uzatılan bir el gördü

Ranpo-kun..?

Ranpoe-School Au⋆⭒˚。⋆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin