๋࣭ ⭑𖦹 ׂ 𓈒 🐇 / ⋆ ۪

163 26 17
                                    

1 haftadan şimdiki günümüze gelecek olursak ranpo neredeyse ünlü olmuştu.

Cinayet dediği gibi polis çıkmıştı. Nişanları gizliydi ama camillanin istemesi üzerine çift yüzüğü alınmıştı.

Herşey ranponun dediği gibi gitmişti diğer küçük detayları ise dedektifler halletmişti. Okulda ise büyük bir ilgiyle karşılanıyordu.

Öğretmenleri olan oda ise ranpoya bir teklifte bulunmuştu. Küçük bir dedektiflik kulübü açabileceğini, okulda olan küçük ama sorun yarabilecek şeyleri çözebileceğini söylemişti. Ranpo ise tabikide kabul etmişti.

"Poe-kuuun hala bitirmedin mi noveli?"

"Bitirmek üzereyim."

"Biliyorsun sabırsız bir insanım ve çok merak ediyorum!"

"Biliyorum biliyorum.."

Poe saçlarının arasından gözlerini kısarak tatlı tatlı gülümsedi kendinden küçük bedene. Tekrar dönüp novelini yazmaya devam ederken sınıfta bir gürültü duyuldu.

"Oğlum bune lan bunu nerden cepledin"

"Fyodor bırak tabloları"

"DOS-KUN, BANA BENZİYOR BU"

Beyaz saçlı olan biraz büyük bir tuvalin yanina eğilmiş, tuvaldeki çizili insan figürü gibi poz vermeye çalışıyordu. Tabiki sınıftaki herkeste bu durumu komik bulmuştu. Bir kişi hariç. Oda bu tablolari çizen dazaiydi.

"Ooooo ünlü dedektif bu sınıfta mıymış"

"Vay caninaaa"

Gogol, ağır çekimde vay canına diyerek tablonun arkasından yukarı doğru yükseldi ve gözlerini ranpoya dikti.

Ranpo ise sadece gülümseyerek ve ayni zamanda çikolatasını yiyerek el sallamakla yetindi.

Bugün çok kayda geçirilecek bir olay olmamıştı. Tüm dersler bitince ranpo, koşarak edgarin yanına geldi ve onun koluna girdi.

"Hadi gidelim poe-kun!"

______________________________________

Ranpo eve gelir gelmez saate bakmıştı.
Bugün hiçbir sey yapmamıştı ama yinede yorgun hissediyordu. Kıyafetlerini değiştirdi ve kendini yatağa bıraktı. Belkide çok fazla insan artık onu yormaya başlamıştı.

İç çekip gözlerini kapattı ve biraz dinlenmeye çalıştı. Yaklaşık 5 dakika sonra kapının çalmasıyla sızlanarak gözlerini açtı ve kapıya doğru ilerledi.

"Ranpo-kun?"

Gözlerini yarı uykuyla açtığında karşısında hiç beklemediği ve tanımadığı bir adam gördü. Gözlerini ovalayıp tekrar baktı adama.

Beyaz omzuna kadar uzanan beyaz saçları, yeşil kimonosu ve etrafta hoş, rahatlatıcı bir koku yayan çok da genç olmayan birisiydi kapısına gelen kişi.

"Buyrun.."

"Çok Büyümüşsün.."

Ranpo kaşlarını hafif çatıp bir daha göz gezdirdi. Onun kim olduğunu hala bilmiyordu.

"Özür dilerim tanıyamadım.."

"Tanımaman çok normal. İçeri gelebilir miyim?"

Ranpo onu kapıda bıraktığı için telaş yaptı ve hemen bir gülümseme takınıp onu içeriye davet etti.

"Teşekkür ederim"

Şimdi ise sadece ikiside birbirine bakıyor ortamı bir sessizlik kaplıyordu. İlk adımı atan kişi ise yabancı olmuştu.

"Artık kendimi tanıtma vakti. Ben fukuzawa yukichi. Seni yıllar önce olan o yangından kurtaran kişiyim ranpo. Seni bulmam yıllarımı aldı. Çözdüğün cinayet sayesinde şimdiki halini gördüm. Çok zeki ve temiz bir çocuk olmuşsun. Ben de cinayet birosunda olan 4 başkandan biriyim. İsmini ordan duydum. Daha aylar önceye kadar ismini bile bilmiyorduk. Ailenden geriye sadece sen kalmıştın seni geç bulduğum için üzgünüm."

Ranpo ne diyeceğini bilememiş bir şekilde zümrüt gözlerini ona kenetlemişti. Fukuzawa ise usulca yanına gelip o ona yavaşça sarılmıştı.

"Yıllar geçti biliyorum ama.. benimle gelmek ister misin ranpo? Senin için bir aile başını koyacak bir yuva olmak isterim."

Ranponun yavaştan gözleri dolmaya başlamıştı. Kafasını yavaşça kaldırdı ve dolmuş gözlerini fukuzawaya kaldırdı. Fukuzawa ise saçlarını okşayıp ona gülümsüyordu.

"Cennette miyim..?"

Ranpoe-School Au⋆⭒˚。⋆Where stories live. Discover now