[34]*Yeniden*

2.2K 170 93
                                    


"Çağan!"

Aniden yoldan geçen bir adamın Çağanı geri çekti. Çağan adamla anlık olarak dengesini kaybedip yere düştü. Hiç düşünmeden hemen yanına koştum.

Yanına geldiğim de hemen Çağan
ın yanına çöktüm.
"Çağan iyimisin?" Dedim anlık panikle. İtiraf ediyorum fazla saçma bir soru.
Çağan şok bir ifadeyle bana bakıyordu. Hala kendine gelmemişti.
Bembeyaz olmuştu. Elini tuttuğumda buz gibi olduğunu farkettim.
Kısa bir an etrafıma bakındım. Herkes bize bakıyordu. Yutkundum.
Hemen ayağa kalktım ve yerde olan Çağanı da kaldırdım.
Çağanı kurtaran adam ayağa kalkmıştı. Adama döndüm. 45 yaşlarında falandı.

"Herşey için teşekkür ederiz efendim. Size minnettarım" dedim bir yandan da Çağanın koluna girdim.

"Rica ederim. Bir dahakine dikkatli ol evlat" dedi ve yanımızdan ayrıldı. Göz ucuyla Çağana baktım, Hala kendine gelmiş değildi.

Son çare Çağanı yakınlıkta ki parka getirmiştim. Onu bir banka oturttum. Ve çantamdan açılmamış suyu çıkardım. Kapağını açıp Çağana uzattım.

"Hadi iç Çağan" dedim yumuşak sesle. Yavaşça elimdeki suyu alıp içmeye başladı.
Yanına oturdum. Elimin tersiyle yanağını okşamaya başladım.

Büyük bir kaza atlatmıştı. Gerçekten o kaza da hayatına son verebilirdi. Ve bu durumdan en çok Yeliz hoca etkilenirdi. Sonuçta Çağan onun son ve yegane çocuğuydu. Bu durumda kendine zarar verebilirdi.
Ve ben Çağan her ne kadar şerefsiz olsada onu seviyordum. Gözümün önünde ona öyle birşey olsaydı.. neyse.

Çağana dikkatle bakmaya başladım. Suyu içtikten sonra yere koymuştu. Ardından üzgün bakışlarını önüne çevirdi.
Evet. Çağana birşey olmuştu. Sabahtan beri çok üzgün. Aynı zamanda sadece düşünüyor. Ve az önce az kalsın canından oluyordu.
Nefesimi verdim.

"Çağan" dediğimde üzgün bakışlarını bana çevirdi. Bana bakarken gözlerinin dolduğunu farketmiştim.

"İyimisin? Sorunun ne? İstersen bana anlata bilirsin" dediğimde gözlerinden yaşlar süzüldü.

"Çağan?" Dedim.

"Korkuyorum" dedi bir anda. Sesi titriyordu. Kaşlarım çatıldı.

"Neden?" Diye sordum.

"Seni kaybetmekten" dediğinde şaşkınlıkla susup kaldım. Bunu beklemiyordum.
Bir yandan da sorguluyordum. Bana birşey falan mı olucakta haberim yok?

"Neden bahsediyorsun Çağan?" Diye kendime geldiğimde sordum. Burnunu çekti ve önüne.

"Geçen gün bir rüya gördüm. Ve s-sen rüyamda ö-ölü-" derken devamını getiremeyip sustu. Sessizlik oluştu.

"Çok kötüydü" dedi birden, sesi titrerken. Aniden bana döndü.

"Gerçekten fazlasıyla berbat bir andı. Sen" dedi ve sustu. "Konuşmak istemiyorum" dedi ve önüne döndü.

Uzun sessizlik oluştu. Ne o konuştu, ne de ben.

"Tuana ben artık dayanamıyorum" dedi aniden ayağa kalkarken. Bakışımı ona çevirdim.

"Ben artık sensiz kalmaya dayanamıyorum. Seni haddinden fazla özlüyorum!" Dedi isyan edercesine. Sadece yutkundum.

"Biliyorum bana seni öptüğüm için çok kızgınsın. Ama artık nedensiz yere senden uzak olmaktan bıktım!" Dedi ses tonunu artırırken.

"Saçma bir neden yüzünden benden uzak durmanı kendime yediremiyorum. Sana yeniden sarılmak, yeniden koklamak, gözlerine dalıp gitmek istiyorum. Hayır Tuana, seni istemiyorum. Sana ihtiyaç duyuyorum" dediğinde bu sefer ayağa kalktım.

Takıntılı ZorbamWhere stories live. Discover now