1×7.B

26 21 0
                                    


~Kulübe~

"Efendin... Ne isterse sen onu yapacaksın. Yeni hayatın karşılığı efendine sonsuz sadakatin olacaktır!"

Ses ormanda karışarak bir yankıya dönüştü. Kötü kahkahalar daha şimdiden amacına ulaşmış gibi zafer doluydu. Ormana ilerledim. Kaşlarım iyice çatılmıştı. Yankılı fısıltılar ormanın içine çekiliyordu. Her adımım temkinliydi. Her an bir şey olma ihtimali yüzünden elimi, saldırı büyü yapmak için açmıştım.

Büyük ağaç yaprakları hafif rüzgâr sebebiyle dinlendirici bir sesi ormana yaysada içimdeki endişeyi dindirmiyordu. Endişeli miydim? Evet. Nedeni ise kafamda farklı düşüncelerle son buldu hep. Fakat bu düşüncelerin hepsi bir tane büyük ve ana sebebi dolduruyordu.

Eskilere mi geri dönüyorduk?

"Siz bir zamanlar yenildiniz. Ama şans yüzünüze tekrar güldü! Efendiniz, sizin yaşamınızı düzenleyecektir."

Fısıltılar büyük bir yankı yaratmaya başladı. Narin bir ses bebek gibi mırıldanırken arkasından gelen zafer dolu kahkahalar geliyordu. Geçmişte çok kötü bedeller ödemişcesine can verici ıstıraplı çığlıklar da, eşlik ediyordu.

Ayın ışığı az önce, gölün orada kendini evrendeki en özel şeymiş gibi belirtirken şimdi bunu yapmıyordu. Işığı, uzun ağaçların büyük yapraklarının, aralarından bile geçmiyordu. Ay kendini buraya özellikle göstermemek için tembihlemiş gibiydi. Varlığı burada yokluk bulmuş gibiydi.

Mavi ışıklar belirdi. Avuçlarımın içine sığacak kadar küçük ruhlara sahiptiler. Bunlara Elf Işığı deniyordu. Siyah olanlar, Kara Elf Işığı; mavi olanlar, Elf Işığı; yeşillere, Peri Işığı deniyordu. Bu ışıkların ruhları vardı. Ama normal bir ruh değildiler. Yapılan en büyük hatalarla beraber bu ruh ışığına ulaşıyorlardı. Onlar, soylulardan, ölülerden, normal ruhlardan ve insanlardan çok daha farklıydı. Işık ruhuna ulaştıklarında ilk kendi ruhları işkence görüyor ve benlikleri sonsuza dek siliniyordu. Ardından bu yeni kıvama kavuşuyorlardı. Ruh Işıkları kolay kolay belirmezdi. Kendilerini çok zor gösterirdiler. Sebebi ise hâlâ çözülemiyordu. Ve onlar şu an, bana yol göstermek istiyorlarmış gibi patikayı (patikanın ortasını) aralıklarla aydınlatıyorlardı. Ve sanki o an eski Daphe'nin geri döndüğünü hissettim. Bitmek bilmeyen merak.

Ruh Işıkları kolay kolay çıkmaz Daphe. Sadece bir kez daha merakına yenik düşsen ne olur ki?

Hayır, bunu tekrar yapamazdım. En son merakıma yenik düştüğümde resmen bir savaşın başlangıcını başlatmıştım. Tekrar merakıma yenik düşemezdim. Dişlerimi sıktım ve hafif nefes aldım. Kaşlarımı çattım ve gözlerimi kapadım ikilemle.

Hayır.

Bu bir daha olmazdı. O ışıkların beni nereye sürükleyeceğini bilemezdim. Bu yüzden kararlılıkla arkama döndüm. Onlara sırt çevirirken en yakınımda olan ruh ışığı son nefesiymiş gibi mırıldandı. İçinden çok içten ve ipeksi bir ses çıktı, huzurlu bir melodi gibi yankılandı. Ama hayır, reddettim.

Sadece boş ver, boş ver, boş ver...

Şu an merakımla iç savaşa girdiğime inanamıyordum.

"Emrimdesiniz!"

Ve yine aynı ses. Hayır, hayır! Buna izin veremem. Tekrar o lanet olası meraka yenik düşemem. Bu olmayacak.

"Hepiniz kraliçeye boyun eğmek zorundasınız!"

Cümleler ne anlatmaya çalışıyor, arkasındaki sebep ne anlayamadım. Çok farklı bir yerden geliyordu, yaşadığım yere ait değildi. Sihir Dünyası'na ait değildi. Çok farklı bir gezegenden ve sihirden gelen bir sesti bu.

Soylular 2 : Zaman Döngüleri Where stories live. Discover now