Soylular 2 : Zaman Döngüleri

2×5. B

~Kritik Anların Başlangıcı ~

Yeni bir gizli ölüm daha...

Aklıma bazen almıyordu. Neden bir şeyi başlatmak için ölümü seçerlerdi? Veya yol neden hep ölümle sonuçlanırdı? Amaçlarımız bir canı ortadan silmekten çok mu daha önemliydi? Birini öldürebilmek bu kadar kolay ve anlamsız mıydı gerçekten...

"Bu haftaki ikinci ölüm liderim," baş görevlinin korkusu titreme aracılığıyla ellerine yansımıştı. Gerginlikle iç çektim. Her şey üst üste geliyordu. Kafam bunalmıştı, bu olayların altından nasıl arınıp çıkacaktım tek bir fikrim yoktu. Sürekli dişlediğim dudağımdan sıvı akınca işaret ve yüzük parmağımla elledim. Kanatmıştım. Birkaç kere silip geçirmeye çalıştım.

"Diyarlara yeni bir yasa ve denetim getireceğiz baş görevli. Ölüm sayıları her geçen gün artıyor. Hastalık, salgın, cinayet... Üstelik art arda olan cinayetleri henüz kimse bilmiyor. Sadece sen ve ben bundan haberdarız."

"Diğer liderlere ve lordlara da söylememiz gerekiyor liderim. Yoksa bu ölümler kat kat artabilir. Öte yandan katil tek kişi mi yoksa bir grup mu onu da hiç bilmiyoruz. Delil bile yok." Yaşlı adamın yüzünden yansıyan korku sesine kısık ve titrek şekilde iletiliyordu. Elleriyle oynuyor ve çene kası hafiften sallanıyordu.

"Halledeceğim." Cinayetten ölen kişileri depo gibi, kullanılmayan penceresiz bir odaya kapatmıştık. İki demir kapıyı birleştirip kilitlemiştim. Güneş artık yavaştan batıyor ve yerini aya bırakıyordu. Bugün dolunay vardı. Sihir dünyası üzerinde şu yıllarda gerçekleşen Dolunayın Kutsadıkları diye yeni bir özellik çıkmıştı. Seçilen soylular dolunayı gördüğünde kendilerine yeni bir güç bahşediliyordu. Bu gücü de en zor zamanlarında kullanmaya yardımcı oluyordu. Ava da bu kişilerin başında yer alan kimseydi.

***

Kermen'e gittiğimde Tanrı'ya şükür ki tüm liderler ve hatta şans eseri iki lord da buradaydı. İçeri girer girmez sorgucu yüzleri saymazsak tuhaf bir şey yoktu. Fakat sanki benden bir açıklama bekler gibiydiler. Ardından sert sesiyle Mabon, "Bize bir açıklama yapmak ister misin Opia Lideri?" Yutkundum. Beyin açıklamasıydı?.. Aklımdan iki şey geçiyordu. Ya Lanetli Orman hakkındaydı ya da cinayetler hakkında...

"Ne açıklaması?" İnce sesim büyük odada cızırtı gibi çıkmıştı.

"Art arda olan cinayetleri bize açıklaman gerekmiyor mu? Sürekli saklı tutmanın arkasındaki sebep nedir acaba lider!" Josef'in kaba üslubu ve yüksek tonu karşısında afallamamla sallandım. Ardından büyük iç çekip "Zaten onu söylemek için gelmiştim. Hatırlarsanız Nexum Taşları'ndan biri çalındığında da olmuştu bu ölüm. Ardından bir tane daha oldu ve bugün iki tane daha olunca bunu size bildirecektim. Onun için geldim zaten." Savunmacı sesim Josef'inkinin yanında sönük kalsa da kendini saklamak isteyen türde değildi.

"Elbette bildirmek zorundasın." Bu seferki ses Kara Lord'a aitti. Başımın yönünü ona çevirdim. Gözlerinde hissiz bir matlık vardı. "Fakat bunu bu kadar geç iletmen seni de suçlu yapar. Katil anlamında demiyorum, her işi kendin halletmeye çalışma konusunda diyorum."

Kaşlarımı çattım, "Bir şeyleri kendim halletmeye çalıştığımı kim söyledi Kara Lord? Her şey üst üste gelmişti, siz de iyi biliyorsunuz." Sustum. Sanırım depoya bakmışlardı. Çünkü bugünkü iki cesedi koymaya geldiğimizde kapının biri çok az aralıklıydı.