1×8.B

31 22 0
                                    

Medya: Işık Lordu Lenora

~Ruh Işığı~

   
     Fazla düşününce kendimi enkazın altında kalmış gibi hissettim. Yenilgi yorgunluğu ve ümitsizlik gibi değişik... Sorular beynimin bir yerini kurcalayıp karıştırırken elimden sadece bu hayali sorgulamak geliyordu. Bu hayalin beni ve bizi tekrardan geçmişe götürmesinden korktum. Çünkü ne zaman geçmiş önüme - veya önümüze - bu sahneleri serse korkmam gerekiyordu. Geçmişte olanlar benim en büyük travmam olabilirdi.

***

  Gözlerim açılmak istemedi. Ama vücudumdaki bazı uyarılar buna engel oldu. Uyandığımda yumuşak yatağımın üstündeydim, ay ışığı açık penceremden yüzüme yansıyordu. Bir saniye ne? Daha dün gece ben burada değildim. O zaman nasıl...

  Su içmek ve biraz ferahlamak istedim. Bu hem fiziksel hem de ruhsaldı. Kalbimin arasında ve bitmek bilmeyen sebepsiz fikirlerimin arasında bilinmeyen bir üzüntü yatıyordu. Kendimi kötü hissediyordum, hiç olmadığı kadar. Ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum. Evren ve vücudum bunu yapmamı yasaklamış gibi bu duyguyu banlamıştı sanki.

  Herkesin zor anlar geçirdiği dönemleri hatırladım. Bu kim olursa olsun. Herkesin acısını kalbimde hissettim bir anlık. Çaresizliğin, yıpratmış umutları nasıl söndürdüğüne şahit oldum. Gözlerin düşüşü, bir daha hayat bulamayacakmış gibi olan amaçsız bakışlarını, çenelerinin sinirden ve sessizliğin verdiği azaptan dolayı nasıl titrediğini görüp onların yaşadığını hissettim. O zamanlarda da hissetmiştim. Ve o hisler U dönüşü yaparak yine bana uğramıştı. Karamsarlığım gittikçe çökmüştü. Sebebini bilmiyordum. Fazla düşünceli ve mutsuzdum. Sanırım biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı. Ama odama nasıl geldiğimi öğrenmeden uykuya kendime haram etmiştim.

  Kapı hafifçe açıldı, Ava kafasını usulca ve sessizce içeriye çıkardı. Benim uyandığımı görünce gözleri hafif şaşkınlıkla buğulandı. "İçeri girebilir miyim?" diye sordu nahif sesle. Başımı salladım. İzini alınca yatağımın boşta kalan kısmına oturdu. Bende zaten oturur pozisyondaydım.

Tasalı gözleri benimkileriyle buluştu. Ben onun aksine durgundum. "Daphe sen nerelerdeydin?" diye sordu. İç çektim. Aklıma yaşadıklarım geldi ve hayal olup olmadığını sorguladım tekrar. Birkaç saniye sessizlikten sonra anlatmaya başladım. "Sesler duydum..."

  Uzun uzadıya anlattıktan sonra Ava'nın gözleri şaşkınlıka karalandı. Sesi titredi. "Işık Ruhları mı?"

"Evet," dedim dümdüz.

  Kaşları çatıldı. "O anlattığın cümlelerin anlamı ne? Ve o geçmiş..." diye epey kurcalamaya başladığında gına geldiğini hissettim. Tekrar bir gizemin ve felaket başlangıcı olabilecek etkenlerin içine atılmak istemiyordum. Zaten şu anlık yeterince soruna sahiptim.

"Kurcalama. Tekrar 12 yıl öncesi yaşanılan kıyamete geri dönmek istemiyorum. Kurcalamak da istemiyorum. Sesler kendi hâline takılsın, geçmişte geçmişte kalsın!" dedim son cümlede artık bıkmış bir sesle. O ise buna kahkaha atmıştı. Bende hafifçe gülmüştüm. Sonra aklımdaki soruyu Ava'ya sordum. "Ben buraya nasıl geldim?" dediğimde ciddiliğe döndü.

"Bilmiyorum bende. Dün gece kapım sertçe yumruklandı, kapıyı endişeyle ve aceleyle açtığımda sen yerde baygın yatıyordun. Jayden koridordan geçerken seni ve beni öyle fark edince yardım etti, seni odana - yatağına koyduk. Bugün hiç gözünü açmadan akşama kadar uyudun. Sonradan ateşin çıktı ve seni kontrol etmeye başladım. Az önce de kontrol için geldim ve uyanmışsın."

Soylular 2 : Zaman Döngüleri Where stories live. Discover now