Hyunjin

333 26 7
                                    

Pov:Hyunjin

Öpücük olayının ve Lee Know Hyung'a hesap sormamın üzerinden 2 gün geçmişti.

Bana mesafeli olur diye düşündüğüm Lee know hyung tam tersi yine hiçbir şey olmamış gibi benimle uğraşmaya başlamıştı. Durmadan sarılıyor, popomu elliyor, öpecek kadar yakınlaşıyor, ama asla öpmüyordu.

Artık sınırlarımın dolmak üzere olduğunu hissediyordum. Ya bu kadar yakınlaşmamalıydı, ya da... Ya da... Ya da diye bir ihtimal olamazdı. Yakınlaşmamalıydı işte o kadar.

Hem biz neydik ki? Arkadaş değil miydik? Peki Jisung'la arkadaş değil mi? Eğer o öpebiliyorsa belki ben de...

Evet o öpebiliyorsa ben neden öpemeyeyim ki sonuçta ikimiz de arkadaşıyız.

Ben böyle düşünceler içinde salona girdiğimde Felix brownie yapıyordu. Chan Hyung ve Seungmin PlayStation oynuyordu. IN de onları izliyordu. Changbin Felix'in brownie kabını parmakla sıyırıyordu.

- Lee Know Hyung'u gördünüz mü?

- Jisung ile dışarı çıktılar, diye yanıtladı çikolatalı ağzıyla kafasını önündeki leğenden kaldıran Changbin.

Jisung Jisung Jisung yeter artık! Neden ona bu kadar yakın olmak zorunda? Jisung'u sevmediğimden değil ama Lee Know Hyung'a birilerinin benden daha yakın olması fikri sinirlerimi bozuyor.

Ne zamandır onu bu kadar sahiplendim bilmiyorum. Sanırım Chan Hyung'un bir keresinde bir röportajda da söylediği gibi daha önce de yakındık ama aynı odaya çıktıktan sonra daha da yakınlaştık. Onunla zaman geçirdikçe onunla yalnız zaman geçirmekten hoşlandığımı fark ettim. Başlarda her yere toplu şekilde gitmek istiyorken şimdi sadece Lee Know hyung benimle gelse yeter diye düşünüyorum.

Onun yanında rahatım. Beni anlıyor, kendim olmama izin veriyor. Ve onunla paylaştığımız zamanların ikimiz için de özel olduğuna inanıyorum. Bir başkasının daha onunla böyle zamanlar geçirme fikri beni üzüyor.

Ben böyle düşünceler içinde çocukların yanında otururken kapı çaldı. Açmaya gittim. Gelen Jisung ve Lee Know Hyung'du. Lee Know hyung beni görür görmez belime sarılıp içeri çekmeye başladı. Hala hakimiyetin bende olduğunu bilmek hoşuma gidiyordu. Ne kadar herkesle arası iyi olsa da benim olduğum yerde gözleri ilk benim üzerimde oluyordu. Yemek yerken gözleri yine benim üzerimde oluyordu. Bir şeyin tadına bakmasam tabağıma koyuyordu. Gerekirse elleri ile yediriyordu.

Düşündükçe onun benim için niye bu kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyordum. Nasıl önemli olmazdı ki? Neredeyse hayatımın tamamı olmuştu artık.
Ben böyle düşünceler içindeyken Minho'nun sesi düşüncelerimi böldü:

- Bir şeyler yedin mi Hwang Hyunjin?

- Yok hayır henüz yemedim bizimkileri izliyordum.

- Sana yemek hazırlıyım ben, diyerek mutfağa geçti.

Ben de arkasından gittim. Hem yardım ederdim. Hem de yanında olurdum. Ben gelince gülümsedi. Sonra elindekileri doğramaya devam etti. Eğildiği için ensesi açıktı. Jisung'un yaptığı şey hala aklımdan çıkmıyordu.

Yavaşça arkasından yaklaştım, ellerimi beline doladım. Tıpkı Jisung gibi... Sonra yavaşça dudaklarımı ensesinin hemen altındaki beyaz açıklığa değdirip yumuşak bir öpücük kondurdum...

Şimdi vücudum kontrol edilemez şekilde yanıyordu. Muhtemelen suratım kıpkırmızıydı. Minho hızla yüzünü bana çevirdi:

- Sen az önce ne yaptın?

-Ş-şey Jisung yapmıştı arkadaşın sonuçta ben de yapabilirim diye düşündüm. Kızdıysan bir daha olmaz!

Ellerimi birleştirip önünde eğilip doğruldum.
Bana doğru bir adım attı. Şimdi iki gözümü de kapatmıştım. İşim bitti diye düşündüm. Fakat o, birleştirdiğim ellerimi yavaşça aralayıp tekrar beline sardı. Kafasını hafifçe yana eğip gülümseyerek "Kızmadım" dedi ve yüzüme doğru yükselerek burnuma zarif ve küçük bir öpücük kondurdu...

Evet ilk romantik sahnemiz geldi. Devamı da gelecek ama hangi bölümde gelir bilmiyorum yazarken kafamda kurduğumdan farklı oluyor her şey. Diğer bölüm belki diğer üyelere odaklanırım biraz. Nolur yorum yapmayı unutmayın. Sizi seviyorum 💚🌟

Sen Başkasın /Hyunho✨Where stories live. Discover now