Kıskanç Minho

233 20 3
                                    

Minho'dan

Hyunjin'le tartışmamızın üzerinden 1 gün geçmişti. Yanımda duruyor, konuşuyor ama soğuk olduğunu hissedebiliyordum. Haksız da değildi. Ona sesimi yükseltmiştim...

Gerçi sonra o bana daha çok yükselerek uyardı beni ama o kadar seksiydi ki bana sesini yükseltmiş olması neredeyse hoşuma gitti bile diyebilirim.

İlk kavgamızı etmiştik. Aslında bunu düşününce tatlı hissettiriyor bile diyebilirim. Sen bana ne yapıyorsun ya?

Bugün bir koreografi üzerine çalışmamız gerekiyordu. Ve Hyunjin'in partında onu takla attırmaları gerekiyordu. Fakat Hyunjin mi yavaştı çocuklar mı güçsüz kaldı bilemiyorum ama havada yarım tur atıp yere düştü...

İlk an tepki bile veremediğimi hatırlıyorum. Öylece donmuş kalmıştım. Ya bir şey olduysa ya boynu kırıldıysa diye düşünceler beynimin içinde uğuldarken kafasını kaldırıp gülmeye başladı.

Onun dünyalara bedel gülümsemesini görünce kendime gelebildim. Doğruca ona doğru gittim:

- Hyunjin, dünyam, bir şeyin var mı nolur yüzüme bak!

- İyiyim Minho sadece kalçam biraz incindi ama iyiyim.

- Sizin onu daha dikkatli tutmanız gerekmiyor muydu amınakoyim! Yapacağınız işi sikeyim

Jeongin:
- Biz.. Özür dileriz Hyung tahmin edemedik

Hyunjin:
- Minho çocukların bi suçu yok, hem Changbin de yaralandı benim ayağım ona çarptığı için, neden bu kadar kızıyorsun ya?

- Hyunjin özür dilerim ama aklım çıktı seni öyle görünce

- Tamam gel sen benimle dışarı biraz

Kolumdan tutup dışarı çıkardı beni. Kolumdan tutmaya devam ederken doğruca lavaboya doğru hızlı hızlı götürüyordu. Büyük bir şey bekliyordum. Çok kızacak kesin çocukların yanında beni azarlamak istemiyor diye düşündüm.

Lavaboya girdiğimizde direk özürleri sıralamaya giriştim.

-Hyunjin o kadar sinirlenmek istemedim ama seni kaybederim diye çok korktum ben sensiz bir-

Dudakları kelimemi bitirmeme izin vermedi. Eriyordum karşısında. Sanki aylardır öpüşmüyoruz gibi öpüyordu. Ne kadar öpüştük bilmediğim bir süreden sonra alnını alnıma yasladı.

- Minho, seninle tartışmak bile güzel. Ama dudaklarımız açılacaksa, ya gülmek için açılsın, ya da öpüşmek için...

Bunları söylerken bir yandan da nefes nefeseydi. Nefesi yüzüme çarpıyordu.

- Hyunjin... Ben senden öncesini unuttum. Sanki senden sonra var olmuş gibiyim. Seni böyle sevmeden önce senin canını yaktığım anları hatırlıyorum. Ve kendimden nefret ediyorum.

- Şşş benim için seninle geçirdiğim her an değerli. Ağzıma peçete soktuğun anlar bile. Hem sınırlarını çok zorladığımı biliyorum. Bazılarını hak ettim, diyip hafifçe güldü.

Tam o anda kapıda duran Jisung'a çevrildi gözlerimiz.

- OLUM YİNE Mİ YA!

- Bir şey mi yapıyorduk sanki abartma sen de!

Jisung:
- Konuşmalarınızı duydum bu arada. Çok dokunaklıydı ühü ühü ühü
Diyip gözlerindeki yaşı siler gibi yaptı

Ona doğru gittim ve onu koltuğumun altına alarak dans salonuna götürmeye başladım.

- Lan ben tuvalate niye geldim bi düşünsene!

- Konuşmaların bizi izlemeye gelmişsin gibi duruyordu altına yap

O sırada dans salonunda birlikte oturup gülüşen Chan ve Felix'i gördüm. Birbirlerine aşkla bakıyorlardı. Gülümsedim. Nasıl saklayabileceklerini düşünüyorlar ki bu şekilde?

Hyunjin ve Felix en yakın arkadaş zaten. Chanla ben de Hyung line zaten. Bi yemek ayarlasam çok dikkat çeker mi acaba diye düşünürken Hyunjin sanki ne düşündüğümü hissetmiş gibi:

- Onlarla takılmak istiyorum. Bir şeyler mi yapsak?

- Hyunjin artık senden korkmaya başladım sevgilim. Çünkü ben de tam bunun üzerine kafa yoruyordum. Hissetmiş gibi böyle söylemen çok romantik, diyip bir öpücük yolladım.

Jisung bu öpücüğü de görmüştü..

Jisung:
- Abi adamları her yerde her şekilde basıyorum yok böyle bi şey ya

Jeongin:
- Hyung başka ne zaman bastın ki? Anlatsana bize deee

Seungmin:
- Ya bu kadar merak ediyorsan ben sana uygulamalı anlatırım

Jeongin:
- Hyung ne zaman vazgeçeceksin? Changbin hyung bile Hyunjin Hyung'dan vazgeçti sen vazgeçmiyorsun

Seungmin:
- Sen de bir sevgili bulursan düşünürüz.

Changbin:
- Ben Hyunjin'den vazgeçmedim olm ayrılırlar diye pusuda bekliyorum.

- 50 yıl sonra Changbin pusudan çıkacak arkadaşlar o da ben öldüğüm için, ama ben öldükten sonra bile Hyunjin'e yanaşmaya kalkma her gece kabusun olurum.
Diye araya girdim

Hyunjin:
- Ayh bıktım ikinizin kavgasından!

Changbin:
- HWANG HYUNJİN! BÖYLE BAĞIRINCA ÇOK GÜZELSİN
diye bağırdı

Gözlerimi kocaman açmış Changbin'e bakıyordum.

- Changbin kendine gel amınakoyim Hyunjin benim!

Changbin:
- Yalnız şu cümledeki özgüvene ve verdiği mutluluğa bakar mısınız? Hyunjin benim diyebilen insanlar var şu dünyada.

Hyunjin:
- Tamam sen de abartma artık, Minho çok kıskanç. Engel olamam bir şey yaparsa.

Changbin:
- Tamam tamam sustum.

O susunca ben de Hyunjin'le Felix ve Chan'la yemek organizasyonunu konuşmak için odamıza çekildik.

Şu fotoları dehşet güzel yaaa

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Şu fotoları dehşet güzel yaaa. 💚🥹

Bir bölümün daha sonuna geldiiiik

Görüşlerinizi yorum olarak yazın lütfeeeen 🌸💚

Sen Başkasın /Hyunho✨Where stories live. Discover now