Aynı Yatakta...

335 30 15
                                    

Hyunjin'den:

Minho'nun gereksiz öpücük şakalarına tahammül edemeyip sırtımı ona dönerek uzandım. Gereksiz dediğime bakmayın biraz daha devam etse Felix'in önünde kötü şeyler olacaktı. Ayrıca şaka yapıyor olsa bile yapsam tepkisi ne olur çok merak ediyorum.

Dakikalar ilerliyor ve ben bir türlü uyuyamıyordum. Kalbim sanki ağzımda atıyordu. Nasıl uyuyabilirdim ki? Minho yanımdaydı. Aramızda 1 metre bile yoktu. Belki de sırtımı ona dönmesem yüzlerimiz arasındaki mesafe bir karış bile olmayacaktı.

Ben bunları düşünürken Minho'nun parmaklarını omuriliğimde hissettim. Sanki omurlarım boyunca parmağını gezdiriyordu. Nefes almıyordum artık. Bedenim benden bağımsızdı sanki. Belim bir yay gibi gerildi.

Minho belimin gerildiğini fark etti ve ışık hızında elini çekti.

Hayır çekmemeliydi, daha fazlasını istiyordum. Lütfen elini geri koy!

İçimdeki bu hisle artık baş edemez olunca yavaşça bedenimi ona döndürdüm. Başta gözlerim kapalıydı. Sonra yavaşça gözkapaklarımı araladığımda yüzlerimizin arasında sadece bir karış mesafe vardı ve baygın gözlerle bana bakıyordu..

Minho hyungun normalde de gözleri parıldar ama sanki bu gece tüm galaksi gözlerindeydi..

Bunu ona da söylemek istedim. Bilmeliydi.

- Bu gece gözlerinde sadece parıltılar yok, sanki galaksiler var..

- Gözlerimde gördüğün şey sadece bir yansıma, güzelliğinin yansıması...

İşte şimdi tüm vücudum hummaya tutulmuş gibi titremişti. Bu nasıl bir sözdü? Ben bu adamla ne yapacaktım? Ona nasıl baktığımı hatırlamıyorum bile. Aramızdaki mesafe her geçen saniye azalıyor gibi geliyordu. Fakat sonra aniden:

-Pfffftt puuhhaaahhhaaa Olm siz ne yaşıyorsunuz ya? Bunlar ne biçim konuşmalar aq. Benim bu odada ne işim var amk! Ben gidiyom Hyunjin

- Felix Allah belanı versin sabah görüşcez seninle.

Felix gitmişti ama Minho yatağına gitmiyordu. İkimiz de sanki ne yapsak diye birbirimize bakıyorduk. Sessizliği o bozdu.

- Benim aşırı uykum var biliyor musun? Kendi yatağıma gidemeyeceğim hiç

- Benim de zaten boşver uyuruz böyle

- Biraz üşüyorum sadece ama Hyunjin-shi beni ısıtır öyle değil mi?
Dedikten sonra kollarını belime doladı ve uykuya daldı. Rüyada gibiydim. Minho ve ben aynı yatakta uyuyorduk ve kolları benim belime sarılıydı. Kafamı kafasına yasladım ve sanırım hayatımın en huzurlu uykusuna daldım.

Sabah olduğunda hala aynı şekilde sarmaş dolaş bir haldeydik. Minho ayağını üzerime atmış kafasını göğsüme koymuştu. Kedi gibiydi.

Ağzının suyu tişörtüme akmıştı. Nedense hiç iğrenmedim. Öpmek için delirdiğim dudakların suyundan mı iğrenecektim?

Saçlarında elimi gezdirmeye başlamamla kafasını yavaşça kaldırdı. Eliyle ağzını sildi ve tişörtümü fark etti. Hemen gözleri büyüdü ve:

- Hyunjin ben çok özür dilerim tişörtünü yıkayıp geri vereceğim

- Yıkamana da özür dilemene de gerek yok. Senden tiksinmiyorum Hyung, hatta üzerimi değiştirmeyeceğim bile, az sonra kurur zaten.

Bu tepkim üzerine sevgi dolu bir gülümseme ile baktı bana. Kalbimi eritiyordu sanki.

Biz konuşurken odaya üyeler daldı.

Jisung:
- Ohoo uykucular siz daha uyuyor musunuz?

Seungmin:
- Hyunjin kustun mu aq? Ne pis adamsın!

Minho kızarmıştı. Onun utanmasına dayanamadığım için elimi yüzümü yıkarken ıslattığımı söyledim.

Jisung:
- Gözünde 1 kilo çapak var ne zaman yıkadın yüzünü amk?

- Gözümde çapak mı var?

Minho hyungun önünde olacak şey mi şimdi?

Jeongin:
- Siz de kalktığınıza göre hadi kahvaltıya geçelim

Felix nerde diye atıldım. Dünden atılmamış bir sinirim vardı hala kendisine.

Chan hyung:
- Felix mutfakta kahvaltı hazırlıyor. Bir yandan da beni Hyunjinden saklayın diyip duruyordu siz ikinizin nesi var?

- Hiiiiç, hiçbir şey. Sadece 3 5 tane kemiğini kırıp bırakacağım.

Changbin:
- Dikkatli bakarsanız Felix'e kızgın olduğunu anlayabilirsiniz

- 3 5 kemiğini kırmakla sinirli mi olunurmuş canım dua etsin beyin frontal loplarını zedelemiyorum. 

Seungmin:
-Felix kaç yoksa Hyunjin'in gazabı üzerine olacak
Diye salona doğru bağırdı. O bağırır bağırmaz ben de koştum. Şimdi salonda Felix önde ben arkada bir koşuşturmaca başlamıştı. Ta ki Chan Hyung Felix'i belinden tutup yakalayana kadar. Yakalamanın etkisiyle Felix Chan'a bakmış ve birkaç saniye takılı kalmıştı. Artık emindim ve Felix'i nereden vuracağımı çok iyi biliyordum. Chan Hyung:
- Felix, Hyunjin! Neyiniz var sizin!??

- H-hyung kurtar beni bu cadıdan

- Hyung dün gece Felix osurdu ve lee know hyung'un yanında ben yapmışım gibi söyledi.

- HYUNJİN SENİ KÜÇÜK OROSPU!

-İntikam soğuk yenen bir yemektir Lixie

- Hmm pekala o zaman sanırım Lee know hyung gelmeden hemen önce konuştuklarımızı söyleseydim daha iyiydi anladım. Lee know hyuuung dün gece Hyunjwon dwodi

- Elimi ağzına sokmadan sus! İkimiz de uslu duracağız söz veriyorum.

- Felix hala ağzında olan elimle birlikte kafasını sallayarak onayladı.

Ama hala bir sorunumuz vardı. Lee know hyung sırıtarak bana bakıyordu...

Eveeet gece bölümü geldi.

Minho biraz puşt onun böyle olması hoşuma gidiyor.

İnatçı istediğini alan bir tip, yani gerçek minho gibi

Hepsini. Gerçek hallerinden pek uzaklaştırmadan yazmaya çalışıyorum.

Umarım seversiniiiiz 💚







Sen Başkasın /Hyunho✨Where stories live. Discover now