10 ✦ Işıkla Kutsanıp Vahşetle Yüzleşen

731 59 104
                                    

Önceki bölümü yayınladıktan kısa süre sonra şehir dışına çıkmam gerektiği için bu bölümü geç tamamlayabildim. Ekimde de doktoraya başlayacağım için bölümler gecikebilir. Bu süreç biraz yorucu olacak ama sizin de desteğinizle Ölümcül Zarafet'te ilerleyebileceğimi sanıyorum. Lütfen oy verip yorum yaparak bana destek olmayı unutmayın.
İyi okumalar ♥

༻ ❘ Işıkla Kutsanıp  ❘ ༺Vahşetle Yüzleşen─ ── ⋆❈⋆ ── ─

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

༻ ❘ Işıkla Kutsanıp ❘ ༺
Vahşetle Yüzleşen
─ ── ⋆❈⋆ ── ─

Vahşi Av'dan 10 Yıl Önce, Vahşi Orman

Düşüncelere dalmışken annemin soyundan gelen yeteneğimi kullanıp parmaklarım arasında altın ipler oluşturdum. İplere şekil verip bazen anlamlı bazen anlamsız altın nesnelere dönüştürdüm. Birkaç metre ötemde bir vahşi peri uyuyordu ve bu benim için oldukça alışılmadık bir durumdu. Aramızdaki tanımlayamadığım bağ da işimi kolaylaştırmıyordu.

Altından bir ok ucunu, Periler Vadisi'nin sembollerinden biri olan yıldıza dönüştürdüm. Aklım ister istemez Periler Vadisi'ne ve bir zamanlar olacağımı sandığım kişiye kaydı. Nadiren de olsa bunu düşünürdüm. Genellikle Vadi'yi ve oradaki yaşamımı düşünmeye vaktim kalmazdı. Şimdiyse... Kyle uyanana kadar pek bir şey yapmaya niyetim yoktu.

Bir zamanlar tek düşündüğüm Periler Vadisi'nin liderlerinden biri olmaktı. Bunun için eğitilmiştim. Kanatlarımı kaybetmem lider olmamı engellese de büyükannemin sözleri aklımdan çıkmıyordu. Ne olursa olsun ben bir Luxan'dım. Vahşi Orman'da yaşadığım sürede de soyumdan vazgeçmemiştim. Zaten kökenimi inkar etmemin benim için bir anlamı yoktu. Vahşi Orman'da yaşayan vahşileşmiş bir soylu periydim. Kim olduğumu kabullenmiştim. Ayrıca hiç kimse benim kim olduğumu, soyumu ve nereden geldiğimi kullanarak bana zarar veremezdi.

Anton'un ardından herhangi biriyle yakınlaşmamak ve birine güvenmemek için kendime söz vermiştim. Bu sözü tutmadığım başka zamanlar olmuştu ama devamı yoktu. Anton bana iyi bir ders olmuştu, şimdiye dek. Ama sorun değildi. Kyle'a yaklaşmak beni endişelendirmiyordu. Zaten artık Anton'un karşısındaki bilgisiz ve tecrübesiz genç kız değildim.

Annem beni Vahşi Orman'a gönderene dek hayatımın Periler Vadisi'nde geçeceğini sanıyordum. Luxan lideri olmasam da hanenin önde gelenlerinden biri, muhtemelen de Luxana'nın danışmanı olacaktım. Büyükannem ölmeseydi işler biraz değişebilirdi, benim Marion ile evlenmemi istiyordu. Annem ve babamın evliliğinin aksine Periler Vadisi'ndeki soyluların evlilikleri nadiren çiftin isteğiyle olurdu. Hanelerin çıkarları ön planda tutulurdu. Annem ne kadar karşı çıksa da lider Luserna'ydı ve ölmeseydi şu an Marion ile evli olabilirdim. Vahşi Orman'da yaşarken bunun ne kadar saçma olduğunu düşündüm, ama bir yanım eskiden olduğum kişiyi düşünüyordu. Kanatlarımı kaybetmem lider olmamı engellemiş olabilirdi ama Luserna'dan kopmamıştım ve soylu haneler arasındaki ittifakları olağan buluyordum. Vahşi Orman'a gelmesem nasıl biri olurdum? Vahşi Orman'da Marion ya da Anton gibi biriyle olmaktansa lider olmak için savaşabilecek biriydim. Periler Vadisi'nde yaşasaydım farklı biri olur muydum? Bunu düşünmemin bana bir faydası yoktu. Diğer yandan dün karşılaştığım Kabus'un anlattıklarını düşünmem işime yarayabilirdi. Onun anlattıklarına bakılırsa çok daha büyük bir şeyin parçasıydım... altından nesneler oluşturmayı bırakıp çantama koyduğum ametist taşını çıkardım. Dün pek yardımı dokunmasa da o anda sezgilerimi güçlendirmesini istedim.

Ölümcül ZarafetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin