5.BÖLÜM: "Bir Kaşık Suda Boğulmak"

47 6 17
                                    

İyi Okumalar.

Bölüm Müziği: The Neighbourhood - Sweater Weather

Bölüm Müziği: The Neighbourhood - Sweater Weather

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

''Bir daha bana bu kadar yaklaşma.''

Söylediklerim onun tek kaşını kaldırmasına sebep oldu. ''Bu çok uygunsuz,'' dediğimde masadaki yemek kaplarını üstlerini kapatmaya başladım.

Tiger, Tiger. Ona iç sesimde bile böyle seslenmek çok garip geliyordu.

Başını sallayarak arkasını döndüğünde, ''Tıpkı bu kapalı kapı ardında benimle burada olman gibi,'' dedi dükkanın kasvetli havasını içine çekerken. ''Ama unuttuğun tek nokta ne biliyor musun, bunlar senin kendi tercihlerin.''

Tıpkı onun gibi ayağa kalktım. ''Yaşlı Maria'ya başka bir türlü ödeme yapamazdım.'' dedim omuz silkerek. Ona altın sunamayacağım için böyle bir seçenek sunmak zorunda kalmıştım.

''İyi, keyfine bak o zaman.''

''Seninle bu kirli yerde keyif alacağımı sanman çok gülünç.''

Birden bana dönmesiyle dudaklarımı birbirine bastırdım ve cümlemi geri almak istedim. ''Maria'nın sana ismimi çınlatmış olması yeterince beni gerdi,'' dedi üstüne basa basa söylerken. ''Şimdi de sen bu gergin ipin üstünde tepinmeye kalkma.''

"Evet, evet, o dediğinden. Süt inekten, bal arıdan." dedim geçiştirerek. Kaşları kavislendi ve bana ilk defa anlamadığını gösteren bakışlarla baktı. "Ne?"

Gülmek istemediğim için başımı çevirdim. Ona karşı koyamayacağımı biliyordum ama yine de üsteliyordum.

Daha fazla üstüne gitmek ve dediği gibi gergin ipin üstünde zıplayarak tepetaklak yere çakılmak istemediğim için diklenmekten vazgeçtim.

''Yaşlı Maira, benim ısrarım karşısında dayanamadı ve yalnızca baş harfini verdi.'' dedim amacım onu korumak değildi, yalnızca doğrular bunlardı. Yine de bu konuda ısrar etmemi bilmesi yanağımın ısınmasını sağladı.

"Peki, Kenyon, ikinci adın mı?" dedim bakışlarımı kaçırarak. Sert bir soluk verdiğinde irkildim. "Hayır, sadece bir lakap." Ona bu lakabı kimin verdiğini sormaya bu sefer cesaret edemedim.

''Temizliğe nerden başlayayım?'' dediğimde konuyu değiştirmek istedim. Israrımın sebebini sorup üstüme gelebilirdi ama bunu yapmadı.

Gerçi sorsa bile ona ne cevap vereceğimi ben de bilmiyordum. O sorunun cevabı bende de yoktu. Yalnızca öğrenmeyi çok istemiştim.

''Gözüme görünmeyeceğin ve ayağıma dolanmayacağın bir yerden başlayabilirsin.''

''İsabet olur,'' dedim elbisemin kollarını dirseğime kadar kıvırırken boş bulduğum bir kovaya doğru ilerledim. ''Defne, gül veya yağ bazlı kalıpların nerede?'' derken kovanın başına eğilmiş etrafa bakınıyordum.

GÜÇ SAVAŞLARIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant